Açıklamada, büyük üzüntü duyulan bu durumun kınandığı belirtilerek, "Konferansa katılan o Araplar, İsrail'in tüm yaptıklarını ve Kudüs'te, Batı Şeria'da ve diğer yerlerde yapıyor olduklarını unuttular." değerlendirmesinde bulunuldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu gelişmeleri "tarihi bir sıçrama" olarak nitelendirdiği ve ABD Dışişleri Bakanından İsrail ile Arapların ortak çıkarları için çalışma yapmasını istediği kaydedildi.
Bazı Arap yetkililerin diplomatik ifadelerle işgal gücünün Filistin ve Suriye'de yaptıklarını onayladıklarına, abluka altındaki direnişçilerin yaptıklarını ise kınadıklarına işaret edildi.
Bu yapılanların ABD ve İsrail'i, İran'ı vurmaya ikna amacı güttüğü savunulan açıklamada, "Kudüs ve Filistin'den feragat edilmemesi" çağrısında bulunuldu.
Açıklamada, İran'ın vurulması halinde Körfez ve Arap Yarımadası'nın yıkıcı bir kaosa sürükleneceği belirtildi.
Bölgenin de içinde bulunduğu İslam dünyasının güvenliğinin kesinlikle, parlamentosunda "Nil'den Fırat'a" şiarı bulunan işgalci düşmanla iş birliği üzerinden gerçekleşmeyeceği, düşmanın Hayber ve Medine topraklarına geri dönmeyi arzuladığı ifade edildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Siyonist projenin, kendi güvenliği ve istikrarını sağlayıp ümmetin sorunları ve savaşlarıyla meşgul olması için parçalanacağı yaratıcı bir kaos üzerine çalıştığı gizli değildir. Düşmanla ortaklık ve iş birliği büyük bir tehlikedir. Ümmetin alimleri 1950'lerden bu yana Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de, Fas'ta ve diğer ülkelerde bu türden davranışları büyük ihanet olarak kabul etmişlerdir. Arap dünyası Yemen'de, Suriye'de, Libya'da ve diğer yerlerde yıkıcı savaşlardan büyük sıkıntı çekmekte olup, bu savaşlar o ülkelerin halklarına hayır getirmemiştir. Tarih büyük davalardan vazgeçmenin ümmetin parçalanması ve halklarıyla liderleri arasındaki güven kaybının artmasına neden olacağına tanık olduğu gibi tarih hiçbir zaman affetmeyecektir."