Dönüşen Dünyada Stratejik Sektörler Ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesi vizyon toplantısı

Türkiye'nin Gelişim Merkezi TÜGEM ve Stratejik Araştırma, Düşünce ve Koordinasyon Merkezi SADKOM Platformları ortak bir organizasyonla "Dönüşen Dünya'da Stratejik Sektörler ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesi" konusunda geniş katılımlı bir odak grup toplantısı gerçekleştirdi.

TÜGEM Platformu Başkanı Raşit Yemişen, T.C. Sağlık Bakanlığı Emekli Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Çelik, KOSGEB İkitelli Müdürü Özay Cebeci, İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan V. Doç. Dr. Nihat Alayoğlu, Haber7 Yayın Koordinatörü Osman Ateşli, Milat Gazetesi'nden İsmail Zelvi ve çok sayıda katılımcının yer aldığı toplantıda ekonomiden sanayiye, eğitimden teknolojiye birçok önemli konu masaya yatırıldı.

Dijitalleşme, Endüstri 4.0., Yapay Zeka ve Big Data gibi kavramların daha çok gündemde tutulmasının ve kendi yerli ve milli modellerimizi bir an evvel ortaya çıkarmamızın gerekliliğine vurgu yapılan toplantıda ayrıca, gönül coğrafyamızla Ortak Pazar formülü ve alım garantili mekanizmaların oluşturulması, bölgesel teşvikten ürün teşvikine geçilmesi gerekir. Toprak fiyatlarının, teşvik sistemi ve mevzuatların sanayiciye ve ürüne göre yeniden düzenlenmesi, kamunun ürettikleri ile piyasanın istek ve ihtiyaçlarının, ülke ekonomisinin ve sınai hayatın gereksinimlerinın aynı seviyelere getirilebilmesi ve anlaşılabilir ve uygulanabilir olması gerekmektedir, denildi.

Toplantı sonuç bildirgesi şu şekilde oluştu;

Kamunun ürettikleri ile piyasanın istek ve ihtiyaçları, ülke ekonomisinin ve sınai hayatın gereksinimleri aynı seviyelere gelememekte, hibe, teşvik ve krediler bu nedenle yeterli seviyelerde kullanılamamakta ve bu destekler, piyasanın da ihtiyaçlarını giderememektedir. Bu nedenle bürokrasi sivil toplum ile iç içe, bütünleşik olarak çalışmalı, reel ticari ve sınai hayattan uzak kalmamalıdır.

Firmalarımız; finansal ve teknolojik okur-yazarlık konusunda kendilerini geliştirmelidir. Yarını göremeyen bugünü yönetemez.

Firmalarımız şu beş ana başlık ile yönetilmelidir;

Spesifik, belirli, ölçülebilir olmak,

Ulaşılabilir, elde edilebilir olmak,

Realistlik, gerçekçi olmak, ütopik olmamak,

Zamana bağlı, planlı çalışmak,

Çıktıları sorgulamak, kontrol ve denetleme,

Dijitalleşme, Endüstri 4.0., Yapay Zeka, Big Data gibi kavramları daha çok gündemde tutmalı, örnek modeller ortaya çıkarmalıyız. Firmalarımızı bu konularda, bilgi, farklılaştırma, özgüven artırımı, uyum ve sürdürülebilir olma anlamında bir an evvel daha donanımlı hale getirmeliyiz. Teknoloji dikkate alınmadığı sürece aradaki makas daha da açılacak ve yakalanması pek mümkün olmayacaktır.

Yaklaşık 4 milyon işsizimizin olduğu bir tabloda, meslek lisesinden mezun olan öğrencilerimizin ortalama yüzde 17'si, öğrendiği mesleğe devam ediyor, geri kalanı ağırlıklı olarak güvenlik veya tezgahtar olarak çalışma hayatına devam ediyor. Kamu ve Özel Sektör karşı karşıya değil yan yana durmalı, Kamu, Üniversite, Sanayi, Özel Sektör ve Mesleki ve Teknik Liselerin işbirliktelikleri ivedilikle artırılmalıdır.

İş dünyası, akademisyenler ülke için yapsınlar, üretsin istiyorlar ancak çıktılar şirket için oluyor. Bu anlayış oldukça bu işbirliği gelişemeyecektir. Akademisyenlerimizin kendilerini reel dünyanın gereksinimlerine göre geliştirmeleri gerekmekte, sanayicimizin de bilginin değerini anlaması ve bu değeri akademisyenlere vermesi gerekmektedir.

Bölgesel teşvikten ürün teşvikine geçmemiz gerekir, toprak fiyatlarının, teşvik sistemi ve mevzuatların sanayiciye ve ürüne göre yeniden düzenlenmesi gerekir.

Yakın gelecekte; tüm nesneler bilgisayar olacak, tüm bilgisayarlar da kodlarla yönetiliyor. Kodu elinde tutan dünyayı yönetecek, fiziksel işçilik azalacak, bilgi işçiliği artacak, geçici işler yaygınlaşacak, ticari aracılık sektörleri, sekreterlik, evrak kayıt ve muhasebecilik gibi birçok meslek yok olacak, teknolojiyi anlayabilen ve kullanabilenler önde olacaklardır.

Firmalarımızın özellikle pazarlama, markalaşma ve uluslararasılaşma sorunu var. Bu konuda özellikle kalkınma ajanslarının ve bazı ticaret odalarının sağladıkları destekleri yerinde buluyoruz. Ancak, bu destekler artırılmalı ve geniş kitlelere yayılabilmelidir.

Katma değeri yüksek, ileri teknolojili ürünlere yoğunlaşmamız, üretimlerini hızlandırmamız ve ihracatını gönül coğrafyamızla Ortak Pazar formülü ve alım garantili mekanizmalar ile yaygınlaştırmamız gerekmektedir.

Ar-Ge ve İnovasyon olmadan etkili ülkeler liginde olamayız. Ar-Ge ve İnovasyon'da ihtilal yapmamız ve bunu bir kültür olarak yaygınlaştırmamız gerekir.

Kiradan gelir elde eden Teknoparklar yanlış kurgulandı. Üniversite enstitüleri teknopark gibi çalışmalıdır.

Endüstri 4.0 gibi, kendi kültürümüze uygun yerli ve milli modeller üretmemiz gerek.

Milli ve yerli ifadelerini kullanırken kamunun da alımlarını yerli ve milli ürünler üzerinden yapması gerekmektedir.

Milli ve yerlilikte; üretimden ziyade kullanımı, tasarımı ve mülkiyetinin olması önemlidir.

Yatırım ortamının iyileşmesi insan olan yatırımla başlar. Teknolojinin değişimi için dahi insan gereklidir.

Türkiye'de iki şey olmadan mesleki eğitim olmaz.

Sektörlerin kümelendiği yerlerde mesleki eğitim olmalı

Meslek lisesi mezunu olanların özlük hakları iyileştirilmeli, kaliteli ve nitelikli bireyler olarak tercih edilmeleri gerek.

Özgüven sahibi olsunlar diye çocukları ukala, çokbilmiş, saygısız ve egoist yetiştiriyoruz.

Ülkelerin kaderini eğitim belirler.

Eğitim sisteminin, eleştirel bakan, düşünen ve sorgulayan gençler yetiştirmesi gerekir.

Ürettiğimiz teknolojinin bizi esir almasını istemiyorsak, teknolojiyi irfan ve hikmet ile geliştirmeli, gelecekte öz değerlerin korunduğu, insanın değerli olduğu teknolojik gelişimde öncü rol oynamalıyız. Bunun için eğitim yeniden yapılandırılmalı, iletişim, vicdan, hikmet, ahlak ve diğer değerlerin öne çıkarıldığı, kod yazmanın öncelendiği bir dil öğrenimi yaygınlaştırılmalıdır.

Çocuklarımızı ilgi alanlarına göre yetiştirmiyoruz. Fatihi Fatih yapan hocaları da yetiştiremiyoruz.

Big Data'yı bizimde ülke olarak, karıştırmak değil düzeltmek için etkin kullanmamız gerekiyor. O zaman toplumlar ve uluslararası siyaset üzerinde etkili oluruz. Ne kadar büyük data muhafaza edebilirseniz o kadar iletişim ve uygulama alanını genişletirsiniz.

Küçük firmalar, büyük verileri nasıl etkin kullanabileceklerini bilmiyorlar. Bu nedenle bu konuda önlerini açıcı, vizyon katıcı etkinliklerin sayılarının artması gerekmektedir.

Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisi de planlama sorunudur. Uzun yıllara uygun stratejiler geliştirilmeli ve planlamalar yapılmalıdır.

Algının yönetiminde en önemli mecralardan biri olan medyada yerlilik ve millilik hassasiyeti tam gelişmediği görülmektedir.

Her nerede olursa olsun ehliyet ve liyakat şarttır.

Önce yapmaya odaklandığımız şeye inanmalı, sonrasında da inandığımız o şey için haklı gerekçelerini üretmeliyiz.

Tarım ve Hayvancılık konusu Milli Güvenlik sorunu haline gelmiştir. Tarım ve Hayvancılıkta yüksek ölçekte neredeyse dışa bağımlıyız. İnsanları doğduğu yerde doyurmayı başarabilmeliyiz.

Yenilenebilir enerji konusunda en önemli sorunumuz enerji açığı, dışa bağımlılığı azaltmamız gerek.

İyi edebiyatçılara ve sanatçılara ihtiyaç var. Kalkınma için sanatta, estetikte, edebiyatta da muhakkak olmamız gerek. Bir işin ruhu yoksa o iş kalıcı olmaz.

Asgari müşterek sorunu en önemli sorunlarımızdan biri. farklı düşünebiliriz ancak asgari müştereklerde buluşmayı bilmeliyiz.

Birlikte, ortak iş yapma kültürü konusunda başarılı olamıyoruz. Birleşirsek başarıları büyütebiliriz. Şirketlerimizi evlendirip Avrupa'dan firmalar satın almamız stratejik olarak gerekmektedir.

Kurumlar arasındaki koordinasyon birbirlerini destekleyecek şekilde işlemeli.

Stratejik ürün ve sektörler; Temelde bütün sektörlerin stratejik öneme sahip olduğu günümüzde öncelikli olarak aşağıdaki sektör ve ürünler sıralanabilir;

Havacılık ve Savunma Sanayi,

Yazılım,

Sağlık,

Eğitim,

Danışmanlık,

Küçük Uçak Sektörü,

Yenilenebilir Enerji,

Sensör, Kamera ve Lens Teknolojileri,