''Doğu Türkistan ikinci Endülüs olmak üzere''

Doğu Türkistan''da gerçekleştirilen zulümlere dair bir paylaşımda bulunan Muhammed Emin Yıldırım, "Doğu Türkistan ikinci Endülüs olmak üzere" dedi.

Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım hoca, sosyal medya hesabı aracılığıyla Doğu Türkistan'a dair bir paylaşımda bulundu.

Çin güçlerinin Doğu Türkistan'da uyguladığı zulme dikkat çeken Muhammed Emin Yıldırım, "Doğu Türkistan ikinci Endülüs olmak üzere" ifadelerini kullandı.

Muhammed Emin Yıldırım, söz konusu paylaşımında, Doğu Türkistan'da gerçekleştirilen zulümler karşısında başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünyanın sessiz kaldığını kaydetti.

Muhammed Emin Yıldırım hocanın söz konusu paylaşımı şu şekilde:

Doğu Türkistan ikinci Endülüs olmak üzere..

Nüfusu yaklaşık 30 milyon olan Doğu Türkistan'ın 4,5 milyonu kamplarda ve hapishanelerde..

21. yüzyılda dünyanın gözü önünde bir millet yok ediliyor ve başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünya sadece seyrediyor.

Allah yardımcıları olsun.

Çin'den İnsan Hakları İhlalleri

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çin'in ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Müslüman Uygur Türklerine sistematik insan hakları ihlallerinde bulunduğunu bildirdi.

New York merkezli İnsan Hakları İzleme örgütü daha önce Sincan'da yaşamış ve oradan ayrılmış kişiler, gözaltına alınanlar ve onların yakınları ile yaptıkları mülakatlar sonucu hazırladığı 117 sayfalık raporu, Çin hükümetinin, Müslüman Uygur Türklerine karşı toplu keyfi gözaltı, işkence ve kötü muamelesini ortaya koydu.

Hakaret ve kısıtlamalara maruz kalıyorlar

Raporda, "Bölgede yaşayan 13 milyon Müslüman Uygur Türkü siyasi telkine, kolektif cezalandırmaya, hareket, iletişim ve dini kısıtlamalara maruz kalıyor." ifadesi yer aldı.

HRW Çin Direktörü Sophie Richardson, ''Çin hükümeti, Sincan'da onlarca yıldır görülmemiş bir boyutta insan hakları ihlalleri işliyor.'' değerlendirmesinde bulundu.

İhlallere son verilmesi çağrısı

Richardson, Sincan'da Müslüman Uygur Türklerine yönelik baskının Birleşmiş Milletler (BM) ve ilgili devletler için önemli bir sınav olduğunu belirterek, bu ihlallere son verilmesi için Çin'e yaptırım uygulanması çağrısı yaptı.

Çin hükümetinin Uygur Türklerine karşı baskısının 2016 yılından beri ''dramatik şekilde'' arttığına dikkat çekilen raporda, Çinli yetkililerin keyfi toplu gözaltıları artırdığı ifade edildi.

Yabancı ülkelerle bağlantılı olduğu ve WhatsApp gibi yabancı iletişim araçlarını kullandıkları gerekçesiyle siyasi eğitim kamplarında tutulduğu tahmin edilen bir milyon Uygur Türkü'nün Mandarin Çincesi öğrenmeye ve Çin Komünist Partisinin propaganda şarkılarını söylemeye zorlandığı ve öğrenemeyenlerin cezalandırıldığı kaydedilen raporda, kamplardaki Uygur Türklerine adil yargılanma hakkı tanınmadığı ve aile ve avukatlarına erişimlerinin olmadığı belirtildi.

Dini uygulamaların emsalsiz şekilde kontrol altında tutulduğu ve yetkililerin bölgede İslam dinini yasakladığına işaret edilen raporda, halkın devamlı gözetim altında tutulduğu ve birbirlerini ''ispiyonlamaya'' teşvik edildiği aktarıldı.

Uygur Türklerine yönelik başlatılan kampanyanın aileleri de birbirinden ayırdığına değinilen raporda, sınırdaki sıkı pasaport kontrolleri nedeniyle çocukların ailelerinden ayrı kaldığı ve Çin hükümetinin Türk Müslümanların yurt dışındaki tanıdıkları ile iletişim kurmasını engellediği ifade edildi.

Çin suçlamaları reddediyor

Çin ise suçlamaları kabul etmiyor. Çin Dışişleri Bakanlığı, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlalleri gerekçesiyle ABD'li yetkililerin Çin'e yönelik yaptırım talep etmelerine tepki göstermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, ABD'li yetkililerin Pekin yönetimine Sincan'da insan hakları ihlalleri yaptığı gerekçesiyle yaptırım talep etmelerine ilişkin, Çin'in insan hakları kayıtlarının ABD'den daha iyi durumda olduğunu savunarak, Çin'deki etnik azınlıkların dini özgürlüklerinin kanunlarla korunduğunu savunmuştu.