Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Ervanur Kara, Yalova'dan 5 yıl önce atandığı, Diyarbakır'ın 'Masallar diyarı' olarak nitelendirdiği Sur ilçesinde sırasıyla Tevfik Fikret Ortaokulu, Mimar Sinan ve Kırklardağı ilkokulları ile Bağıvar Ortaokulunda görev yaptı.
Görevi süresince öğrencilerinin yanı sıra kentle de bütünleşen Kara, terör saldırılarının neden olduğu psikolojik travmayı atlatmaları amacıyla öğrencileri için çeşitli projeler hayata geçirdi.
Kara, bu kapsamda Tevfik Fikret Ortaokulu'nda bir koridoru, Bağıvar Ortaokulu'nda da bir salonu idarenin desteğiyle kütüphaneye dönüştürdü.
Kütüphaneleri, başlattıkları kampanyalarla Türkiye'nin dört bir yanından koli koli gönderilen kitaplarla dolduran Kara, bu sayede umut aşıladığı öğrencilerini kitap okumaya yöneltti.
Kara, öğrencilerini terörün neden olduğu şiddet ortamından uzaklaştırmak için 'mektup arkadaşlığı' projesini hayata geçirerek, Türkiye'nin farklı bölgelerinden vatandaşlarla Surlu çocukları bu mektuplar sayesinde buluşturmayı başardı.
Terör saldırıları nedeniyle evlerini ve ilçeyi terk etmek zorunda kalan öğrencileriyle irtibatını kesmeyen Kara, onların ders durumlarını takip etti, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı, TEOG sistemi kapsamındaki sınavlara giren öğrencilerine eğitim desteği sundu.
Diyarbakır'daki görevinin ardından İstanbul'a atanan Kara, kentten ayrılacak olmanın hüznünü yaşıyor.
'Heybemde üç, beş çocuk gülümsemesi' Kara, 2015 yılında Sur ilçesinde terör saldırılarının yaşanmaya başladığını anlatarak, 'Diyarbakır'ın en kötü zamanlarına şahit oldum. Bu süreçte tek gayem, derdim öğrencilerimin bundan etkilenmemesi için onlara 'Nasıl ümit dağıtabilirim' olmuştu. Bir şekilde bana ulaşan arkadaşlar oldu. Kampanyalar başlattık ve kütüphane kurduk. Bu, öğrencilerim ve benim için de gerçekten büyük bir umuttu. Okula her gün koli koli kitap götürmek, kolilerce umuttu. Bu bize güç verdi.' diye konuştu.
Kara, görev yaptığı 5 yılı değerlendirirken, 'Heybemde vesilesi olduğum üç, beş çocuk gülümsemesi. Değer mi? Vallahi değer. İnsanoğlu kuş misali. Vakit dolup uçup gitmeden şu diyarlardan, heybemizi güzellikle doldurmayacak isek yaşamanın ne anlamı var ki?' şeklinde konuştu.