Erbaş, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde kıldığı cuma namazının ardından farklı ülkelerden İslam alimlerinin de katılımıyla İsrail'in abluka altındaki Gazze ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah kentine düzenlediği saldırılara ilişkin basın açıklamasında bulundu.
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasındaki toprak kaymasına değinerek sözlerine başlayan Erbaş, toprak altında kalan işçilere bir an önce ulaşılması için Allah'tan yardım niyazında bulunarak, millete "geçmiş olsun" dileklerini iletti.
Filistin'deki katliama tepkilerini ifade etmek için bir arada olduklarını belirten Erbaş, İslam dünyasının farklı ülkelerinden ve Türkiye'den alimlerle Ayasofya-i Kebir Camii'nin önünden tüm dünyaya seslendiklerini söyledi.
Prof. Dr. Erbaş, işgalci İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik başlattığı, hiçbir insani, vicdani ve hukuki temeli olmayan saldırıların pervasızca devam ettiğine dikkati çekerek, İsrail'in uluslararası mahkeme kararlarını hiç umursamadığını ve bütün dünyanın gözü önünde çok büyük bir katliam ve soykırım suçu işlediğini hatırlattı.
Masum insanlara karşı işlenen katliam ve soykırıma destek veren birtakım güç merkezlerinin, "katiller sürüsünü" daha da cesaretlendirdiğini belirten Erbaş, "Şimdi de gözü dönmüş caniler, yüz binlerce insanın sığındığı ve güvenli bölge ilan edilen Refah şehrine saldırmaktadır. Bu da İsrail'in insanlık düşmanı ve saldırganlık üzerine kurulu gerçek karakterini ve azgınlığını en açık şekilde ortaya koymaktadır. Siyonist İsrail'in, Gazze'ye ve yüz binlerce masum insanın sığınağı olan Refah şehrine yönelik saldırıları derhal durdurulmalıdır. Refah Sınır Kapısı'ndan insani yardımın girmesi derhal sağlanmalı; elektrik ve su başta olmak üzere en temel ihtiyaçların Gazze'ye ulaştırılabilmesi ve yaralıların çevre ülkelerdeki hastanelere nakledilebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır." diye konuştu.
"Bu katliama karşı çıkmak, herkes için insan olmanın bir gereğidir"İsrail'in yaptıklarının "savaş suçu" olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Erbaş, "Başta Gazze olmak üzere Filistin halkının yurtlarından çıkarılması, topraklarının işgal edilmesi asla kabul edilemez. Gazze halkının bu ahlaksız işgal ve istila girişimine karşı verdiği mücadele dinen ve uluslararası hukuk açısından meşrudur. Her bakımdan desteklenmesi ümmetin üzerine farzdır. Zalim İsrail'in karşısında, mazlum Filistinlilerin yanında yer almak herkes için insani ve vicdani bir sorumluluktur. Gazze halkının yalnız bırakılması insanlık adına büyük bir utançtır ve tarihin affetmeyeceği bir davranıştır. Dolayısıyla Filistin'i ve mazlumları korumak için ne yapılması gerekiyorsa derhal yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Erbaş, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de Nisa suresinin 75. ayetinde "Ey müminler. Size ne oldu da 'Rabb'imiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip, bir yardımcı gönder.' diyen mazlum erkekler, kadınlar ve çocuklar için Allah yolunda mücadele etmiyorsunuz?" buyurduğunu hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Gazze başta olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun masum insanlara karşı işlenen zulüm ve işkenceyi durdurmak için gayret göstermek, maddi manevi elinden geleni yapmak her bir Müslümanın insani, vicdani ve dini görevidir. Gazze'de yaşanan vahşet ve soykırım, sadece Müslümanların değil bütün insanlığın ortak sorunudur. Bu katliam, esasen tüm insanlığa karşı işlenmiş bir cinayettir. Buna karşı çıkmak, herkes için insan olmanın bir gereğidir."
"Filistin, Gazze, Kudüs Müslüman yurdudur ve ilelebet öyle kalacaktır"İsrail'in, dünyanın huzur ve barışı, insanlığın geleceği için büyük tehdit ve tehlike haline geldiğine işaret eden Erbaş, "Bu vahşet durdurulmadığı takdirde sadece Gazze'de değil, daha geniş bir coğrafyada daha büyük trajedilerin yaşanması kaçınılmazdır. Uluslararası kamuoyu ve kuruluşlar, bu insanlık dışı işgali durdurmak için gereken önlemleri mutlaka ve derhal hayata geçirmelidir. Bu minvalde İsrail savaş suçlusu ilan edilmeli ve Gazze'de hak, hukuk ve adalete uymayan saldırıları sebebiyle zalimlere hesap sorulmalıdır. Siyonist İsrail şunu bilmelidir ki dinen ve aklen hiçbir geçerliliği ve gerçekliği olmayan arz-ı mevud hayallerine asla ulaşamayacaktır." diye konuştu.
Prof. Dr. Erbaş, tarihte hiçbir zalimin insanların canına, malına, yurduna, yuvasına kastederek emellerine ulaşamadığını belirterek, "Nasıl ki geçmişte Hazreti Musa ve yolundan gidenlere yaptıkları zulüm, zalim Firavun'un sonunu getirdiyse, Gazze'de, Filistin'de döktüğü kan da zalim İsrail'in sonunu getirecektir. Müslümanlar başta olmak üzere onurunu ve vicdanını kaybetmemiş insanlık, siyonizmin kirli planlarına karşı dimdik ayakta durmalıdır. Filistin, Gazze, Kudüs Müslüman yurdudur ve ilelebet öyle kalacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Haksızlık ve zulme karşı sivil protestolara, boykotlara devam edilmesinin önemini vurgulayan Erbaş, şunları kaydetti:
"Bu yüzden İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına karşı dünyanın dört bir yanında gösteri yapan fikri hür, vicdanı hür, cesur insanlara İstanbul'dan en kalbi hürmet ve muhabbetlerimizi gönderiyoruz. Bilinmelidir ki bugün zalimin karşısında durmazsak ve haksız bir şekilde yurtlarından edilmek istenen, katliamlara maruz kalan Filistinli kardeşlerimize yardım etmezsek, bu ateş mutlaka bize de dokunacaktır. Dünyanın herkes için yaşanabilir bir yer olabilmesi, iyilerin cesaretine bağlıdır. Bu sebeple insanlığın onurunu kurtarmak için bütün farklılıklarımızı bir kenara bırakarak haksızlık ve zulüm karşısında tek yürek, tek vücut olalım. İnanıyoruz ki nihai zafer mutlaka iyilerin ve inananların olacaktır ve zafer yakındır."
Basın açıklamasına eski Diyanet İşleri Başkanları Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Dr. Tayyar Altıkulaç ile İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş, İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mürteza Bedir ve 29 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu ile farklı ülkelerden gelen İslam alimleri, akademisyenler, Uluslararası Müslüman Alimler Derneği (UMAD) üyeleri ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.