Dışişleri Bakanı Fidan, NATO'daki Türkiye-Finlandiya-İsveç toplantısını değerlendirdi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsveç'in NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili, "terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren" eylemlerine izin verdiği sürece yaptığı mevzuat değişikliklerinin Türkiye için manasının kalmadığını söyledi.

Fidan, Türkiye-Finlandiya-İsveç Daimi Ortak Mekanizma Toplantısı'nın Brüksel'deki NATO karargahında yapılan beşincisinin ardından basına açıklamalarda bulundu.

Toplantıda tarafların Finlandiya ile İsveç'in özellikle terörle mücadele alanında Madrid'deki NATO Zirvesi sırasında imzalanan Üçlü Muhtıra temelinde attıkları adımların gözden geçirildiğini aktaran Fidan, "NATO'ya katılma arzusundaki ülkelerin terörizmle mücadele konusunda sağlam tavır sergilemeleri şarttır." dedi.

Fidan, "İsveç mevzuat değişikliği anlamında adımlar attı ancak mevzuat değişikliklerin fiiliyata yansıması gerekiyor." ifadesini kullanarak, Üçlü Muhtıra'nın gereklerinin harfiyen yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Fidan, NATO'ya üyelik için müstakbel müttefiklerin Türkiye'ye askeri malzeme ihracatında yaptırım ve kısıtlama uygulamalarına son vermelerinin gerektiğinin de altını çizdi.

''Mevzuat değişiminin Türkiye için bir manası kalmaz''

İsveç'te terör örgütlerinin faaliyetlerinin devam ettiğine dikkati çeken Fidan, "PKK, FETÖ gibi terör örgütleri ve bunlarla bağlantılı yapılar, İsveç sokaklarında gösterilerine devam edecekse eleman devşirebilecekse mali kaynaklara erişim sağlayabilecekse mevzuat değişiminin Türkiye için bir manası kalmıyor." dedi.

Fidan, "Öte yandan Kurban Bayramı'mızın ilk gününde milyarlarca Müslümanın kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'e alçakça saldırılmasına izin verilmesi, göz ardı edebileceğimiz bir durum değildir. Üstelik bu ilk kez de olmuyor. Terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren eylemlere izin veren bir ülkenin terörle mücadeleye nasıl katkı getireceği tartışmaya açık hale geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

İsveç'in taahhütlerini yerine getirdiği iddiasını ayrıca incelemek gerektiğine işaret eden Fidan, "zaman baskısının" bir metot olarak kullanılmasını tasvip etmediklerini kaydetti.