Dinlendiren yürüyüş

Yolcu olmak gelip geçiciliği belirtmekle birlikte, aynı zamanda sorumluluk bilincinde olmanın şuuru ile dikkat çeker. 'Dünyada garip bir yolcu gibi ol' demiş büyüklerden biri. Hem yolcu hem de garip olmak yaşamanın hakkını vermektir diye anlıyorum ben bunu.

Bir de gariplik meselesi var. Ben bundan da 'Hüzün Peygamberi' nin ümmeti olmakla bir bağ kuruyorum. Gariplik ve hüzün ayrı kavramlar değiller sanki. Gariplik olgusu ayrı bir yazı konusu olabilecek kapsamda. Biz burada yolcu/luk kavramı üzerinde duralım. Yürümek ve yolculuk tam olarak aynı olgular değildir. Yolcu olmak bir yola başlamak demektir. Başlamak yeterlidir. Gerisi ne olur bilinmez ne olduğu da yolculuk kimliğini değiştirmez. Yol yürüyenindir. Menzil niyetleneninu2026 Yürüyen yani yolcu da yolundur. Öyleyse yolcu olmak aitlik getirir; yola ve varmaya niyetlendiğin menzile aitliktir yolcu olmak. Yürümekse illaki yol üzerinde yapılır. Yol dışındaki yürüyüş olsa olsa, düzensiz hareketler silsilesidir.

Dünyada varmak diye bir şey yoktur

Dünya sadece yürümek yoludur; sadece niyetlenmek yeriu2026 Dünya hayatının kendisi bir yoldur denebilir burada da. Yürümek varmaktan daha kutsaldır; onun içinde hiç varanların övüldüğü olmamıştır büyüklerce. Ancak yürüyenler ve niyetlenenler övgüyü hak etmişlerdir. Hac yolundaki karıncanın hikayesinde de buna vurgu vardır. ' varamasam da onun yolunda ölürüm.' İfadesi de gösteriyor ki, halis niyetle yürümektir asıl olan. Varmak ise olsa olsa bu halis niyetten dolayı bir ödüldür. Bu ödülün de verilme yeri dünya değildir. Yürümenin gereğini yerine getirdiğimizden emin olunana kadar bu ödül gizli tutulur hep. Yürümenin sorumluluğunu yerine getirdiğimizi anlaşılması ve sen bu ödülü hakkettin denmesi de ancak ahrette mümkün olacaktır. Öyleyse yürümenin sonu da yine baki olana kavuşunca olacaktır. Diğer türlü bu dünyada bulunduğumuz her an yürümeye dahildir. Ve yürümek tercihen yaptığımız bir eylem olmakla birlikte tercih dışında da yaşıyor olmamız zaten bir yürüyüş şeklidir. Sezai Karakoç, 'durmakta yürümeye dahildir.' Der. Varmanın bedelidir yürümek. Varmak ahrettedir diyebiliriz. Öyleyse dünyada ki yürüyüşümüz ahretteki varışımızı, vardığımız menzilin güzelliğini belirleyecektir. O halde yürümek varmaktan çok daha önemli ve belirleyicidir. Yürüyüşlerdir kimliğimizi belirleyen. Yürüyüştür kimliğimizin ortaya çıkmasını sağlayan. Hangi kaviste hangi adımı, hangi ayağımızı atacağımızı bile ancak o anı yaşarken biliriz. Öncesinde bildiğimizi söylediğimiz yürüyüşler sadece bir zandan ibarettir. Gerçeği yansıtacak olan yürüyüş esnasındaki halimizdir. ' olmak diye bir şey yoktur. Ancak hal vardır.' Sözünü burada belirtmeyi uygun görüyorum.

Ebedi mekanımız belirleyen yürüyüş

Bazen de yol da bırakırız kendimizi. Eksiliriz yürüyüş esnasında. Yolun yükü oluruz farkında olmadan. Hangi yolda, hangi kaviste bilmeyiz ama azalmışızdır; bunu da ancak yürüyüş notlarını tutmasını biliyorsak fark ederiz. Yürüyüş notu nasıl mı tutulur? Kendini bilmekle diyorum ben buna. Kendini bilmek yürüyüşün her anını bilinçli yaşamamız demektir aynı zamanda. Bana göre yürümenin en dikkat edilesi noktası burasıdır. Yolda azalma tehlikesi. Nice baba yiğitler görürüz, nice ayağına güvenenler; yolun hakkını vermek için benden daha iyisi yoktur tavırlarını her hallerinden okursunuz bunların. Ancak azaldıklarının bile farkında olmamak en büyük hezimetleri olur. Yolun ağırlığı olduklarını fark etmedikleri içinde yolun lekesi olma durumuyla karşı karşıya kalırlar. Rengimizi yürüyüş esnasında kazanırız. Ve yürüyüş esnasında biliriz kendimizi ve dost dediğimizi. Yürüyüştür ebedi mekanımız belirleyenu2026

Düşmenin mümkün olduğu bir yol

Nitelik azalması yaşarız, zaman zaman da nicelik azalması olur. Her ikisi de yürümenin parçalarıdır. Ve iki azalmada yürüyenin ayaklarını sağlam atması yürüyüşüne sahip çıkması için verimli diyebileceğimiz unsurlardır. Yolculuğun başındaki konumumuzu sonuna kadar korumak mıdır asıl olan? Bir bakıma öyledir diyebiliriz ama esas olan 'hal'i korumaktan çok hal değişimlerini aşa aşa kimlik kazanmaktır. Ya da kimliğini muhafaza etme yolunda değişimleri, düşüşleri bile yolculuğun bir parçası olduğunu unutmadan hedefi şaşmamaktır. Tek bir karar ve hiçbir sarsıntı yaşamadan yapılandır asıl yolculuk demek yolun şartlarını bilmemektir. Yolcunun da kendini gereği gibi değerlendirmesine engeller bu bakış açısı. Düşmekte, sarsılmakta yolun kurallarındandır. Ama yolun bizden istediği ne olursa olsun kalkmasını bilmemizdir. İlk insandan bu yana yolcunun sarsılma meyli vardır; ve bu insan sarsılmanın ardından kendini daha taze bir donanımla donatım kalkmasını bilecek şekilde de dizayn edilmiştir.

Yürümeye dahil duruşlar yaşanacak

Peki insanın yolcu olmamak gibi bir tercihi yok mudur? Aslında yoktur denebilir; ama tercihli yolcu olma durumu tamamen farklı bir şey. Bu yolun başında buldum kendimi bari yürüyeyim de olsun bitsin.' Gibi bir yolculuk değil bizim yolcu sıfatını kazanmamıza sebep olan. Yolun hakkını vermek ve bu dünya hayatının rehavetine kanmamak, dalmamak için yol seçip yolcu olmaya niyet etmektir asıl olan. İnsana yolcu kimliğini kazandıran da işte bu tercihtir. Yolculuk rahatlık demek midir? Hayır değildir. Yolcuysan yorulacaksın. Yolcuysan emek vereceksin. Yolcuysan terleyeceksin. Yolcuysan ayağın ağrıyacak kimi zaman. Belki şaşacaksın hangi yöne gitsem diye. Şaşacaksın belki de dönmek adına istekler oluşacak içinde. Yürümenin sorgusunu yapıp oturup bekleyeceksin, duracaksın yol ortasında. İşte bu noktada Sezai Karakoç'un 'durmak da yürümeye dahildir.' Sözünü hatırlayacaksın. Yürümeye dahil duruşlar yaşayacaksın yani. Yürüyüşünü tökezleten, yavaşlatan duruşlar değildir.

Yürüyüş, hedefi olanların işidir

Yürüyüş ancak hedef belirlendikten sonra yapılacak bir eylemdir. Demek ki yürüyüş ancak hedefi belli olanların işidir. Yoldan dönmekte bir yürüyüştür; insanı yoran bir yürüyüş. Biz daha çok dinlendiren yürüyüş üzerinde dursak da, birde insanı yoran yürüyüşler vardır. Şüphe insanı yoran bir yürüyüştür. Tereddüt girmişse içine yorulmaya başlamıştır insan. Acabaların kemirmesi, gerisinde bıraktıklarının olumluluğu üzerinde kafa yormalar başlamışsa insan yoran yürüyüşe başlamış demektir. Öyleyse esaslı bir yolcunun gelişi güzel bir yolculuk etmemesi için kendinden önceki yolun hakkını vererek yürümüş olan yolcuların yol serüvenlerini bilmesi gerekli bilinçtir. Hatta yolculuğun kurallarındandır diyebiliriz bunun için. Önemli olan aynı tarafa yürümek değil aynı hedefe yürümektir. Yolcunu yorulması, düşmesi, sarsılması olağan ve hatta yolcu olmanın şartlarındandır demiştik. Öyledir, ancak yolun ve yolun sonunda gidilecek menzilin korunması gereklidir. Yani yolcunun değil ama yolun korunması, yorulmaması daha gerekli, daha elzem bir şeydir. Daha doğru ifadeyle yolun namusunu korumak esas olandır. Yolcunun bütün hallerinden kendi sorumluyken yolun da konumundan yine yolcu sorumludur. Şartlarını fiiliyata döken ve sorumluluk alan yolcudur, yol değil.

Yolcu olmak besleyicidir,öğreticidir

Musa'nın kıssasında yolculuk vurgusu vardır. Yolculukta yol arkadaşının olabilirliğini ve yolculuğun şartlarına uyulması gerektiğini anlıyoruz. Yolculukta bilen ve öğrenen ikilisi de olabilir. Yani yolculuk esnasında bir bilen seçebiliriz kendimize öğrenmek adına. Ya da bir bilmeyene öğreten olmayı seçebiliriz. Aslında yolculuk sırasında her birimiz hem bilen hem de öğreten olma durumuyla karşı karşıya kalırız. Sanırım olması gerekende budur. Yine Musa'nın yolculuğu bize yürüyüş sırasında anlamakta zorlanacağımız durumlar ve olaylarda karşılaşabileceğimizi gösterir. Öyleyse yol boyu bir öğrenme, anlama fırsatlarıyla karşılaşabiliriz. Yolcu olmak birçok yönden de besleyicidir, öğreticidiru2026

Emine EKİCİ

emineekici1@gmail.com