Devletimin ve Milletimin itibarı bir çöp kutusuna sığdırılamaz!

USMED Avrupa Başkan Mehmet Ardıç yaptığı yazılı açıklama ile sosyal medya üzerinden Avrupa'daki vatandaşlarımıza yapılan itibar suikastlerine isyan etti...

Uluslararası Sosyal Medya Derneği Avrupa Başkanı Gazeteci Mehmet Ardıç Almanya ve Avusturya gibi ülkelerin köpürttüğü Türk düşmanlığı üzerinden gurbetçilerimize yöneltilen haksız ithamları yaptığı yazılı açıklama ile cevap verdi...

İşte o açıklama:

Sosyal medyadaki itibar katillerine sesleniyorum; ne devletimize ne de Avrupalı Türklere haksızlık yapmayın.

Günlerdir sosyal medyada devletimizi ve Avrupalı Türkleri hedef alan itibarsızlaştırma paylaşımlarını üzüntüyle takip ediyorum. Avrupa'ya açılan gümrük kapılarımız güzergahında yaşanılan bu toplumsal krizi maalesef yönetemedik ve sosyal medyadaki itibar katillerine malzeme vermiş olduk. Hem ülkemizin hem de necip milletimizin ülke dışındaki itibarına, genel temizlik hassasiyetine hiç de yakışmayan paylaşımlarda bulunduk.

Daha geçenlerde Almanya'nın sokaktaki çöp kutularının üzerine "MEHMET ÇÖPÜNÜ ÇÖP KUTUSUNA AT" yazmasını eleştirip "Almanya ırkçılık yapıyor" derken şimdi ise ülkemizden ayrılarak düştüğü gurbet yolunda sıkıntılar yaşayan, yetersizlikler ve imkansızlıklar sonucu ortaya çıkan ve alışıldığın dışındaki görüntüleri ne yazık ki kendi elimizle sosyal medyada ifşa ettik.

Yarım asırdır memleketlerinde "Almancı", yaşamış oldukları ülkelerde "yabancı" ismi ile adlandırılan ve hatta ötelenen Avrupalı Türklere karşı dönüş yolunda çevreyi kirlettiklerine dair yapılan eleştirileri yersiz ve haksız buluyorum.

Yıllardır ülkelerine döviz kazancı sağlayan bu insanlarımız, çevreyi kirlettikleri iddia edilerek haksızca suçlanan Avrupalı Türklerimiz, yıl boyunca belki iki yılda bir, vatanlarından binlerce kilometre uzakta, izin parası biriktirip, çocuklarının okul ve aile bireylerinin iş tatillerini aynı ana denk getirmeye gayret edip büyük bir heyecanla Türkiye'ye gelme hayali kurmaktalar. Hayalleri ve umutları herzaman Türkiye olan, bu insanlar kimi zamanlarda izin ve tatil için uçağın içinde yolcu olarak, kimi zaman ise vefat ettiğinde uçağın altındaki bir tabut içersinde Türkiye'ye dönmektedir. Yıllar önce boyları, posları, hastalıkları, ellerinin nasırları, gücü, kuvveti Alman, Fransız, Hollanda, Belçika konsoloslukları çalışanları gözetiminde kontrol edilip tahta valizlerle ülksine gönderilen "ALMANCILAR" şimdi kendi ülkelerinde çevre kirliliği oluşturmakla için suçlanıyorlar.

Tahta valizleri ellerinde, bir zamanlar Türkiye'deki işsizlik nedeni ile memleketlerini, eşlerini, analarını, babalarını, çocuklarını geride bırakarak, ekmek parası için Avrupa yollarına düşmek zorunda kalan ve Avrupa'yı yurt edinen vatandaşlarımıza ve onların torunlarına karşı eleştiri yaparken biraz elinizi vicdanınıza koyunuz.

ERDOĞAN GURBETÇİLERE KİMLİK KAZANDIRDI

Bunu yaparken'de örnek almanız gereken kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Neden mi ? Çünkü Devlet Başkanımız Erdoğan, 50 yıldır ülkelerinde "Almancı", oldukları ülkelerde "yabancı" olarak adlandırılan insanlarımıza bir kimlik kazandırıp; "Onlar Avrupa'da yaşayan Türkler değil Avrupalı Türklerdir" deyip bir kimlik kazandırmıştır.

Cumhurbaşkanımızın bu sahiplenişi ve kimlik kazandırmasına karşın, Avrupalı Türklerin gurbete dönüş yolunda 24 saate varan bekleyişler içersinde yaşadıkları çile dolu saatleri, sıkıntılar göz önünde bulundurulmadan çevreyi kirletme ile itham edilmeleri "Yeni Türkiye"ye yakışmamaktadır.

Avrupalı Türkleri eleştirirken empati yapınız; izin gününüz bitmiş anne, baba, çocuk, memleket eş dost hasretini heybenizin bir tarafına koymuşsunuz, heybenin diğer tarafına Türkiye'yi tanıtmak maksatlı Avrupalı dostlarınıza almış olduğunuz hediyelik eşyalar, biraz da oralarda bulamayacağınız şimdikilerin tabiri ile bio yiyecekler... Ne taraftan bakarsanız bakın yükünüz ağır.

Yukarda saydıklarım görünürde yük olanlar. Bir de kafada görülmeyen psikolojik yükleriniz var; "Bulgardan mı gitsem? Yunandan mı? Nerde trafik azdır? Hafta sonumu çıksam? Bayrama da az kaldı, ama herkes bayram sonrası çıkar. Hem işe de geç kalırız, ben idare ederim de hanımın çalıştığı fabrika izin vermez; hatta işten çıkartabilir. Bulgar çorba parası ister, vermesek tüm yükü boşaltır şimdi. Daha bunun Sırbistan'ı, Hırvatistan'ı, Macaristan'ı, Slovenya'sı var" . İşte böyle bin bir türlü düşünceleriniz varu2026

Diğer yandan yapılan binlerce kilometre boyunca Türk olduğunuz için gümrüklerde yaşadığınız yabancı düşmanlıkları var.

Açıklamamı kısa tutmak maksatlı bu problemleri ve olasılıklara genişçe değinemiyorum. Ki yollarda gerekli sayıda benzin istasyonu yok, tuvalet yok, çöp konteynırları yok. Üstelik trafik ilerlemiyor, uykusuzluk hafsafhada ve küçük çocuklar durmuyor.

Devletimizi ve Avrupalı Türkleri bu istisnai durum sonucu yaşanılan krizden ötürü eleştirenler, bu söylediklerimi kendinizin yaşadığını düşünün ve dönüş yolundaki imkansızlıkları hesaplayın.

Çevre kirlenirse temizlenir elbette, ülkemiz özellikle son yirmi yıldır bu konuda bütün donanımlara sahiptir ama siz Avrupalı Türklerimize karşı yüreğinizi kirletmeyin yeter.