Ali Babacan katıldığı programda soruları yanıtladı

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Bugün PKK bir terör örgütüdür, Avrupa Birliği (AB) de ABD de bunu böyle tanımlamış durumda. Uluslararası pek çok kuruluş tanımlamış durumda. PYD/YPG her ne kadar kök olarak benziyor olsa da AB'nin de ya da pek çok ülkenin 'terör örgütü' diye tanımladığı bir yapı değil." dedi.

Babacan, Youtube üzerinden yayınlanan Mevzular Açık Mikrofon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

İktidar olmaları halinde yapacakları her şeyin planlamasını "Türkiye'nin Devası" adı altında kitaplaştırdıklarını ve bütçesini hazırladıklarını belirten Babacan, bu çalışmanın Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu söyledi.

Millet İttifakı'nı, parlamenter sistemi hayata geçirmek amacıyla oluşturduklarını ifade eden Babacan, 6 parti olarak 2 bin 300 maddeden oluşan "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"ni imza altına aldıklarını anımsattı.

Bunun hemen arkasından 84 maddelik anayasa değişikliği önerilerini imza altına aldıklarını vurgulayan Babacan, iktidara gelmeleri durumunda yapacaklarını da konuştuktan sonra ortak cumhurbaşkanı adayını belirlediklerini dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda toplumda daha önceden bir beklenti oluştuğunu aktaran Babacan, önce 5 parti ardından da 6 parti tam mutabık kalarak adaylarını belirlediklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı adayıyla beraber geçiş sürecine ilişkin maddeleri de açıkladıklarını anımsatan Babacan böylece bütün belirsizlikleri aydınlattıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı seçiminde ikinci tura kalması durumunda Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'yi parti olarak destekleyip desteklemeyecekleri sorusu üzerine Babacan, "Sayın İnce'ye hiçbir şekilde güvenip de oyumu vermem, bu benim şahsi kanaatim. Tercih edenlerin de tercihlerine saygı duyarım. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." diye konuştu.

Terörle mücadele konusunda bir soru üzerine Babacan terörle herkesin mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

Babacan şunları kaydetti:

"Bugün PKK bir terör örgütüdür. Bunu sadece biz demiyoruz, AB de ABD de bunu böyle tanımlamış durumda. Uluslararası pek çok kuruluş tanımlamış durumda. PYD/YPG, her ne kadar kök olarak benziyor olsa da AB'nin ya da pek çok ülkenin 'terör örgütü' diye tanımladığı bir yapı değil. İkisi arasında fark var. Kök aynı mı, evet. Örgüt yapısına baktığınızda kökü aynı yerlere doğru çıkıyor olabilir ama burada önemli olan ne biliyor musunuz? Terör örgütünün bir yapısı var, terörizmin bir tanımı var, sadece bizim özel tanımımız değil, uluslararası bir tanım. Dolayısıyla biz bir terör örgütüyse sonuna kadar mücadele ederiz ama terör örgütüyle mücadele etmenin yolu da sadece silah kullanarak olmuyor. Sadece silah kullanarak biz PKK'yı bitirebilseydik çoktan bitmesi lazımdı. Dolayısıyla terör örgütüyle olan mücadelede tabii ki caydırıcı gücünüz olacak ama çatışma çözümü denen, dünyada gittikçe yaygınlaşan, çok güzel örneği ortaya çıkan bir alan var. Bu alandan da istifade etmemiz gerekiyor."

Örgütün var olduğu ülkelerle olan siyasi diyaloğun ilerletilmesi gerektiğini kaydeden Babacan, "Çatışma çözümü diplomasi demek, terörün kök sebeplerine inmek demek, varlık sebebine inmek demek. Hukuki meşruiyeti olamaz ama bazen terör örgütlerinin bir miktar toplumsal meşruiyeti olabiliyor. O toplumsal meşruiyetin derinlerine inip ona göre mücadele çizgisini oluşturmak gerek, dolayısıyla biz burada kapsamlı bir mücadeleden bahsediyoruz. Tabii ki elinde silah olan örgüte karşı silahlı caydırıcı gücünüz olacak ama yetmiyor. Tek tek teröristleri etkisiz hale getirerek bir terör örgütünü yok edemiyorsunuz. Bu konuda çok daha kapsamlı yaklaşım olması gerektiğini biz kendi programımızda da yazdık, Ortak Politikalar Metni'nde de hepsi yazılı. 6 partinin ortak bir duruşu var." değerlendirmesinde bulundu.