Destek yüzde 98

Bingöl eski milletvekili Hüsamettin Korkutata, bölgede edindiği izlenimleri Milat'a anlattı. Korkutata'nın izlenimlerine göre barışa destek yüzde 100'e yakın. Kürtlerin Başbakan Erdoğan'a güvendiklerini ve süreci kararlı ve cesur şekilde yürüteceğine inandıklarını söyleyen Korkutata, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Başbakan'ın bu konuda risk aldığını belirtti.

İSMAİL UĞUR / ANKARA

Bingöl eski milletvekili ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Hüsamettin Korkutata, bir süredir bulunduğu Doğu ve Güneydoğu'da çözüm sürecine ilişkin edindiği izlenimlerini anlattı.

30 YIL SONRA GELEN HUZUR

- Bölge insanının şu andaki morali nasıl? Kendilerini huzurlu hissediyorlar mı?

Bu süreç başladığı günden bu tarafa bölgede yaşayan insanlar son derece huzurlu ve rahat içinde. İnsanlarımız 30 yıldır ilk defa babalarının yaylada diktiği armut ağacının altına gidiyor. Dedelerinin ve ninelerinin hatıralarının olduğu yerlere gidiyorlar. Daha önce gidilemeyen yaylara bugün insanlar ağaç dikiyorlar, çeşme yapıyorlar. Bunlar bölge insanı için o kadar büyük ve anlamlı şeyler ki, bunlarla birlikte geleceğe güvenle bakmaya başlıyorlar.

KÜRTLER ERDOĞAN'A GÜVENİYOR VE İNANIYOR

- Bölge insanının Başbakan'ın tutumuna ilişkin değerlendirmesi nasıl? Kürtler Başbakan'ı samimi buluyorlar mı?

Daha önce birçok insan bu meseleyi çözmek istedi ki bunun başında merhum Erbakan gelir, yeterince gücü ve desteği bulamamış ya da bu cesareti gösterememiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakan, Tayyip Erdoğan 'zehir olsa içeceğim, ne pahasına olursa olsun ben bu meseleyi çözeceğim' diyerek bu büyük cesareti göstermiştir. Başbakan büyük bir riskin altına girmiştir. Onun için ben bölgede hep diyorum; eğer Tayyip Bey böyle bir riskin altına girmişse, bizim de Kürtler olarak bütün beynimizi, varlığımızı bu taşın altına koyma mecburiyetimiz vardır. Bu meselenin halledilmesi yıllarca acı çekmiş insanlar olarak en çok Kürtleri mesut eder.

SÜRECE DESTEK YÜZDE 98

- Bölge insanının çözüm sürecine destek oranıyla ilgili bir değerlendirmeniz olur mu?

Çözüm sürecinde yaşanan bu huzurlu ve güven ortamı nedeniyle bölge insanının hem umudu hem de sürece desteği inanılmaz derecede artmıştır. Bölge insanının kahir ekseriyeti, benim gözlemime göre yüzde 98'i çözüm sürecinden ve barıştan yana bir tavır ve umut içindedir. Bölge insanı artık barış istiyor, kardeşlik istiyor. Fazla bir arzuları da yok. Türkiye'nin parçalanması, bölünmesi ya da ayrı bir eyalet kurulması gibi bir arzuları yok. Sayın Başbakanın ve Cumhurbaşkanının da dediği gibi; Çankaya'da oturan bir insanın hakkı ve hukuku ne ise bölgede yaşayan bir insanın da hakkı hukuku o olsun. Ankara'da yaşayan bir insanın adalet karşısındaki durumu ne ise Hakkari'de yaşayan da aynı olsun. İstedikleri şey sadece eşit vatandaş olmak ve adalet içinde yaşamak. Bunları isterken ve beklerken de çok büyük bir umut taşıyorlar ama süreç uzadıkça bu umutlar da yerini tereddütlere bırakıyor.

UZUN VE SABIR GEREKTİREN BİR SÜREÇ

- Sürecin işleyişini nasıl görüyorsunuz? Ciddi bir sıkıntıdan söz edilebilir mi?

Çözüm sürecinde hem bölge insanının hem de hükümetin bazı tereddütleri olabilir. Yıllardan bu tarafa devam eden kronikleşmiş bir sorunun çözümünün hemen öyle bir anda olmasını bekleyemeyiz. Bazı aksamalar ve bir takım sorunlar yaşanabilir ama bunlar süreci etkileyecek boyut da değildir. Önemli olan burada halkın önüne net bir yol haritası koyarak sağdan soldan yapılacak dedikodu ve provokasyonların önüne geçmektir. Doğu ve Güneydoğu Kalkınma Vakfı'nın çalışmalarında gördüm ki vatandaşın büyük bir kısmı bu oyunlara gelmiyor, provokasyonlara ve tahriklere kapılmıyor. Süreci baltalamak isteyenlerin yaptıkları çağrılara aldanmadı. Bunu iyi görmek lazım ve provokatörlere fırsat vermemek için süreci hızlı ve salim bir şekilde somut adımlarla yürütmeye devam etmek gerekiyor.

FAİLİ MEÇHULLER MUTLAKA AYDINLATILMALI

- Çete davaları Fırat'ın ötesine ulaşırsa, Türkiye nasıl bir manzarayla karşılaşır?

Doğu ve Güneydoğu'daki faili meçhullerin üzerine tam gidilemedi henüz. Üzerine gidilirse, devletin vebali ve günahı önüne konur. Biz faili meçhul cinayetler komisyonundayken devletin vebali olan birçok olayı dile getirmiş ve raporlaştırmıştık vekilliğimiz döneminde. Ama hiçbir hükümet bu raporların üzerine gitmedi. Biz bunları suç duyurusu olarak yargıya da taşımıştık ama hiçbir savcı ya da hakim bunlara cevap veremedi. Şimdi Ergenekon davasıyla başlayan süreci umut verici buluyorum. Zaman içinde bütün faili meçhulleri masaya yatıracak bir gelişmeye doğru uzanır inşallah. Bu çözüm sürecinin sağlıklı ve şeffaf şekilde yürüyebilmesi için de bölgede yaşanan faili meçhullerin de bütün yönleriyle araştırılması ve gereğinin yapılması gerekir.

SİVİL ANAYASA SÜRECİ SAĞLAMLAŞTIRIR

- Sivil Anayasa süreci nasıl etkiler?

Çözüm süreciyle ilgili gerek siyasi gerek de ekonomik anlamda bölgeye çok büyük şeyler yapıldı. Daha önce hiç olmadığı kadar bölgeye önem verilmeye başlandı. Bunlar gerçek ama şunu da görmek lazım; verilen bir takım hakların kanuni altyapısı maalesef yok. Bugün TRT Şeş kanalı açıldı. Güzel bir hizmet oldu ama yarın başka biri geldiğinde bu kanalı rahatlıkla kaldırabilir. Anadilde eğitim ve okul açılabilmesi konularında da yeterli bazı yasal düzenlemeler bulunmuyor maalesef. Temel haklar konusunda bütün Türkiye'yi rahatlatacak en önemli gelişme sivil bir Anayasanın hazırlanması olacaktır.

DERİN DEVLET HENÜZ TAMAMEN ÇÖKMEDİ

- Doğu'da terörü de azdıran devletin derin yapıları ve bunların unsurları Ergenekon süreciyle birlikte çöktü mü?

Hayır, tamamen çöktü diyemiyorum maalesef. Ergenekon davasıyla çok büyük bir darbe vuruldu ama tümden çökmedi. Devlet yıllar yılı Özel Harp Dairesi'ni ve JİTEM'i bu işlerde kullandı. Bunlardan binlercesi devletin ve ordunun içinde hala var zaten. Birden bire bu insanların fikirlerini değiştirmeleri mümkün değil.

SÜREÇ İYİ GİDİYOR

- Süreçle ilgili partilerin ve kurumların tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaşanan süreçte hem Başbakan Erdoğan'ın hem BDP'nin hem de asker ve polisin tutumu son derece olumlu ve iyi. Süreç zaten tam bir orkestra gibi işletildiğinde başarıya ulaşır. Bu orkestranın her tarafı şu anda çalışıyor. CHP ve MHP olumsuz bir tavır takınsa da süreç çok olumlu bir çizgide devam ediyor. Sanıyorum onlar da yavaş yavaş sürecin olumlu havasına ayak uyduracaklardır. Süreci götürecek cesaretin hem hükümette hem de BDP kanadında var olduğuna inanıyorum. Bu olumlu tutum insanlarımızı barış ortamına daha yaklaştıracaktır. Eğer biz bu fırsatı değerlendirmezsek yarın çocuklarımız bizim yakamıza yapışacaklar ve bundan sonra akan her damla kan da bizim vebalimiz olacak.

ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

1. Bölgede terörün en üst seviyede olduğu zamanlarda görev yapan insanlar hala oralarda görev yapıyorsa başarılı olamıyorlar. Çözüm sürecini iyi anlayabilmiş, bölge halkının kültürüne, inancına ve hassasiyetlerine karşı duyarlı olan insanları görevlendirmek gerekiyor. Orada devleti temsil edenlerin halkla kaynaşması, halkı anlaması ve şefkatle yaklaşması gerekiyor.

2. Bölge gençleri için sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerin yapılacağı gençlik merkezleri açmak gerekiyor.

3. Bölgede bazı güçler gençleri hareketlendirmeye ve zararlı eylemlere yöneltebiliyor. Özellikle işsiz gençleri hedef alıyorlar. Devletin işsizliğe çözüm olacak tedbirleri uygulaması ve bölgede yeni istihdam alanları oluşturması çözüm sürecine çok önemli katkılar sağlayacaktır.