Depremde evlerini ve ahırlarını kaybeden besici aile, bu süreçte doğan 3 buzağılarına Afad, Keder ve Umut isimlerini verdi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkım yarattığı Hatay'da, besiciler de birçok olumsuzlukla karşı karşıya kaldı.
Oğlakören Köyü'nde besicilik yapan Beyazıt ailesi, depremde evlerini ve ahırlarını kaybetti.
Besici Bünyamin Beyazıt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşi ve çocuklarıyla bir aile mesleği olarak besicilikle uğraştıklarını söyledi.
Köyde besi hayvancılığı ve süt üretiminin yaygın olduğunu dile getiren Beyazıt, "Depremden önce herhangi bir sorun yoktu. Herkes hayvanlarıyla, işiyle mutluydu. Bir düzeni vardı. Bu, depremden sonra büyük bir zarar gördü." dedi.
İnsanların, evlerini, ahırlarını kaybettiğini anlatan Beyazıt, bunun kendileri ve hayvanları için alışılmadık bir durum yarattığını ifade etti. Beyazıt, şöyle konuştu:
"Bir anda halkımız hazırlıksız yakalandı. Hayvanlarımız bu sürece uyum sağlayamadı. Devletimiz sağ olsun bize insani amaçlı yardım gönderdi, insan odaklı yardımlarda herhangi sıkıntı yaşamadık. Ancak hayvanlarımızı besleme, süt üretimi, sütü satmada büyük sorunlar yaşadık. Çoğu üretici ahırları yıkıldığı için hayvanları barındırma sorunu yaşadı. Çoğu ineklerini, danalarını sattı. Şimdi sütü pazarlamakta sorun yaşıyoruz. Sütün alıcısı çok az, gelenler de istediği fiyatı verip alıyor. Bu bizi kurtarmıyor, hayvanın yaşam döngüsünü sağlayacak nitelikte değil. O yüzden sıkıntı yaşıyoruz. Ahırlarımız yıkılmış durumda. Sütü satamıyoruz, yem bulmakta sıkıntı yaşıyoruz."
- "Hayvanlarını satmayanlar direniyor"Beyazıt, endişelenen, ahırları yıkılan, yem bulmakta sıkıntı yaşayan köylülerin sattığı hayvanları, şehir dışından gelen tüccarların, yarı fiyatına, üçte bir fiyatına aldığını vurguladı.
Bunun yanında yıkılan ahırlar nedeniyle çok sayıda hayvanın da telef olduğunu dile getiren Beyazıt, "Satmayanlar da bir nevi artık direniyor. Bu mesleği devam ettirmek için çaba gösteriyor. İnşallah devletimiz her zaman olduğu gibi desteğini sürdürür. Bu mesleği bırakmak zorunda kalmayız." diye konuştu.
- Deprem günü doğan buzağının ismi "Afad" olduHayvanlarına bugüne kadar isimler verdiklerini ifade eden Beyazıt, deprem günü ve sonrasında doğan buzağıları için de bu geleneği sürdürdüklerini belirtti.
Beyazıt, şunları kaydetti:
"Deprem günü doğum yaptı bir ineğim, yavrusuna Afad ismini verdik. 3-4 gün sonra bir ineğim daha doğum yaptı. Onun dişi danası oldu, Keder ismini verdik. Bir hafta sonra bir inek daha doğum yaptı, ona da erkek danası oldu Umut ismini verdik. İçimizdeki umudu beslemek istiyoruz. İyi şeyler düşünmek istiyoruz. Hatay'ın eski güzelliğine dönmesini, köyümüzün çalışkan insanlarının tekrar gelip üretmeye devam etmesini istiyoruz. O amaçla Umut ismini verdik. Keder ismini verdiğimiz zaman hakikaten de önümüzü göremiyorduk. Evimiz enkaz olmuştu, yılların birikimi yıkılmıştı, yakınlarımızdan kaybettiklerimiz vardı, şehir yıkılmıştı. O an önümüzü göremiyorduk, geleceğimizle alakalı ışık göremiyorduk. Bu nedenle o yavruya Keder ismini verdik. O zaman bütün halk, Türk milleti üzüntülüydü, köyümüzde kimse önünü göremiyordu. Bu nedenle böyle bir isim tercihinde bulunduk."
- Süt verimi yarı yarıya düştüBünyamin Beyazıt, insanların değişen koşullara uyum sağlayabildiğini ancak hayvanların alıştıkları standartlar değiştiğinde verimlerinin çok azaldığını söyledi.
Deprem sonrasında süt veriminin yarı yarıya gerilediğine işaret eden Beyazıt, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hayvanlar alıştıkları ortamı bıraktılar, stres içindeler, süt verimi düştü. Bu faaliyetin devam etmesi için barınaklarının eski halini alması, ahırlarının yapılması lazım. İstedikleri yeme, istedikleri miktarda ulaşmaları lazım. Sütü değerinde satmalıyız. Ürünlerimizi paraya çevirebilmeliyiz. Gerek veterinerlik hizmetleri gerek ilaç destekleri yerinde ve zamanında olmalı. Devletimizin bu noktada yardımlarını bekliyoruz. Çoğu süt alan firma köyümüze uğramaz oldu, çoğunun mandırası yıkıldı. O yüzden gelenler de istediği fiyata alıyor. Şu durumda zarardayız."
- En çok ihtiyaç duyulan 3 şeyHayvanlarının yarısını köyde boşalan bir ahıra naklettiğini ifade eden Beyazıt, süt veren diğer ineklere de bahçede kurdukları çadırda baktıklarını belirtti.
Beyazıt, "Üreticilerin en çok ihtiyaç duyduğu şeyler yem, ilaç ve süt tankı. Bu 3 şey olursa Oğlakören'deki üretim eskisi gibi devam eder, insanlar burayı terk etmez. Köy halkımız üretmeyi seven bir halk. Eskiden beri çalışkan bir halk. Köyümüz hiç göç vermedi. Yıllardır aynı nüfus, ancak memur olanlar gitti. Kendi ekmeğini çıkaran bir köy. Bundan sonra da böyle olmasını diliyorum." dedi.