Üniversite gençliği üzerinde yapılan “İntihar ve dini yönelim arasındaki ilişkiyi incelemek” konulu araştırma deizm ile intiharın yakın ilişki içinde olduğunu gösterdi. Araştırmanın yürütücüsü Prof. Dr. Ahmet Onay Allah’ın yaratma gücünü dışlayan fikirlerin insanlığa zarar verdiğini belirterek İslâm inancına sahip bir gençliğin bu oyunu bozacağını kaydetti.
İSLÂM İ DEĞERLER HAYATİ ÖNEMDE
Gençliği sanal mecralarda kaybeden dünya insanlarının bundan kurtulmak için inanca sarılması gerektiğini ifade eden Sosyolog Serkan Yorgancılar, İslâm inancını Türkiye’yi koruduğunu ve İslâm değerlerini yaşatmanın gençlik ve tüm toplum için hayati değerdi olduğunu söyledi.
İNANÇ SAĞLAMLAŞTIRILMALI
Daha seküler bir dindarlık anlayışının deizm ile son dönemde gösterilmeye çalışıldığını söyleyen Sosyolog İsmail Öz, bunun intihar eğiliminde bir artışa neden olduğunun görüldüğünün altını çizdi. Öz, “Özellikle ateizmi belirlemiş kişilerde intihar eğilimi arttığı görülüyor. Bir toplum ayakta kalabilmek, kendisin var edebilmek ve ileriye taşıyabilmek için mutlaka sağlam bir inanç ve itikat üzerine hareket etmesi gerekiyor” diye konuştu.
NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
İlahiyatçı Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Onay başkanlığındaki ekip tarafından 2018 yılında yapılan üniversite öğrencileri üzerinde yapılan “İntihar ve dini yönelim arasındaki ilişkiyi incelemek” konulu araştırmanın sonuçları yayınlandı. Araştırma sonuçlarına değinen Prof. Dr. Onay, araştırmanın en dikkat çekici yanının öğrencilerin dini yönelim ile intihar eğilim arasındaki ilişkinin olduğunu söyleyerek deizme yönelik bir anlayış içerisinde olan gençlerde intihara meyilli olduğunun görüldüğünü söyledi. Araştırmanın sonuçlarına ilişkin Milat’a değerlendirmede bulunan sosyologlar önemli değerlendirmelerde bulundular.
Deizme yaradılışı anlamıyor
Prof. Dr. Onay, deistik anlayışın nasıl oluştuğu ve temellendirildiğine bakılmasının önemli olduğuna vurgu yaparak, diyanet yayınları da dahil pek çok dini yayında Allah tasavvurunun ve uluhiyet anlayışının batının pozitivist anlayışıyla kurgulandığını belirtti. Onay, deist gençliğin Allah’ın yaratma gücünü anlamadığını belirterek, “Allah’ın kudreti, azameti ve O’nun bir şeye ‘ol’ deyince olması inancının, anlayış ve kurgudaki yeri sadece sembolik ve nostaljik bir anlam ifade etmektedir. Bir örnek vermek gerekirse, İngiltere, Danimarka vb. ülkelerde halen kral ve kraliçeler vardır ancak bunların varlıkları sembolik ve nostaljiktir. Bunlar güçlü, muktedir ve eylemli birer kral ve kraliçe değildir. Her şey parlamentoların ve seçilen başkanların elindedir. Aynı şekilde, deistik anlayışta da; bilim, teknoloji vs. vasıtaları elinde bulunduran insanoğlu başarı, başarısızlık vb. her şey insanın kontrolündedir. Binaenaleyh bu kurgu içinde Tanrı’nın eylemlerine pek de yer kalmamaktadır. Bu husus açık açık ifade edilmese de pozitivist anlayışın kurguladığı Allah tasavvuru ile örtük olarak öğretilen de budur” ifadelerini kullandı.
Dine yaklaşmak intiharı önler
Sosyolog İsmail Öz, yapılan akademik çalışmalarda intihar için pek çok ölçüt olduğuna söyleyerek araştırmada çıkan Deizm ile intihar arasında yüksek bir ilişkinin çok önemli olduğunun altını çizdi. Öz, Türkiye’de İslâm inancına sadakatle bağlı bir insanın intihara yönelmesinin beklenmeyeceğini kaydederek şunları söyledi: “Kendi nefsine kıyanın mutlaka cezalandırılacağı inancına bağlı birisi intihara meyletmez. Daha seküler bir dindarlığın bu anlamda intiharlarda da bir artışa neden olduğu görülüyor. Özellikle ateizmi belirlemiş kişilerde intihar eğilimi arttığı görülüyor. Bir toplum ayakta kalabilmek, kendisin var edebilmek ve ileriye taşıyabilmek için mutlaka sağlam bir inanç ve itikat üzerine hareket etmesi gerekiyor. İnsanların kendisini ifade etme biçimi olarak dini bir hayatları olması gerekiyor. Toplumun İslam inancını bozmaya çalışan çevreler deizm gibi oyunlarla gençliğin kafasını bulandırmaya çalışıyor. Dindarlık harcı ile yoğurulan bu toplum öz değerlerine döndüğü müddetçe bu gibi yapılara prim vermeyecektir.”
Değer sorunları yaşanıyor
Uluslararası Sosyal Hizmet Araştırmaları Merkezi (USAM) Başkanı, Sosyolog Serkan Yorgancılar, toplumun birçok sorunu beraberinde yaşadığına değinerek küreselleşmenin getirdiklerinin ve sanal dünyanın tüm insanlığın etkilediğini söyledi. Küresel sorunların nedne olduğu sorunlara değinen Yorgancılar, “Toplumumuzda boşanmalar artıyor, aileler mutsuz, çocuklar huzursuz, kadına şiddet bir türlü istenilen düzeylere indirgenemiyor, cinsel istismarlar korkutucu boyutlara doğru ilerliyor, cinsellikle ilgili sorunlar zaten hiç konuşulamıyor, alkol-sigara gibi zararlı madde tüketimi gün geçtikçe artıyor, trafikte yaşananlar barbarlık düzeyinde çeşitlenerek çoğalıyor, intiharlar çoğalıyor. Dolayısıyla sadece gençler değil ebeveynler de “derinleşmiş bir değer krizi” yaşıyorlar. Gündelik yaşamda karşılaştıkları her sorun değer krizini daha da derinleştiriyor ve bu da güven sorununa sebep oluyor. İnsanlar kardeşine güvenmiyor, ailesine güvenmiyor, sisteme onlara hiç güvenmiyor. Eskiden akrabalık/komşuluk ilişkileri güçlüydü, mahalle kültürümüz vardı. Artık toplu konut kültürsüzlüğümü var” şeklinde konuştu.
“İslâm sarılmak bizi kurtarır”
Yorgancılar güçlü değerleri olan, değer dünyaları yaşamlarına bir amaç ve anlam katan toplumlarda intiharların daha az olduğuna da vurgu yaparak, “İnancın, intiharları azalttığı, zorluklara karşı direnci yükselttiği bilinen bir gerçektir. Bu anlamda yeni nesillerin toplumsal bağları güçlendiren geleneksel bağlardan koparılmaması ve ahlaki değerlerin gençlerde yeşertilmesi önemli bir husustur. İslam düşüncesi yeniden güçlenerek, toplumun ve gençliğin gidişatı üzerinde belirleyici olmaya başlamalıdır. Bunun için ciddi çabalar gerekiyor. Düşünsel ve entelektüel arayışlar gerekiyor, sanatsal ve edebi dirilişlere ihtiyaç var. Bunları devletten bekleme yanlışını acilen terk etmeliyiz” değerlendirmesini yaptı.