Davutoğlu'ndan korkutan açıklama

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen İstanbul Arabuluculuk Konferansı'na katılarak bir konuşma yaptı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Çevre ülkelerde çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu ülkelerde uluslararası tanınmış sınırların korunmasında zorluk var" dedi.

Bakan Davutoğlu, Hilton Oteli'nde düzenlenen ve 2 gün süren "3. İstanbul Arabuluculuk Konferansı"nın kapanış konuşmasında bölgesel sorunlara dikkat çekti. Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin de katıldığı Ukrayna'dan Suriye'ye, Libya'dan Irak'a kadar birçok sorunlu bölgede krizlerin çözümünün konuşulduğu toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Etrafımızdaki ülkelerde çok ciddi sorunlar var. Bu ülkelerde uluslararası olarak tanınmış sınırların korumasında zorluk var. Ukrayna, Suriye, Irak, Libya, Lübnan; pek çok ülke var etrafımızda. Bu ülkelerde çeşitli sorunlar var. Bu ülkelere saygı gösteriyoruz ve onlara katkı sağlamak istiyoruz. Fakat bir yönetim sorunu da var. Bu ülkelerde muhatabımızın kim olacağı çok önemli. Brüksel'de AB bakanlarının toplantısında bu zorlu bölgeden bahsediyorduk. Hem Türkiye hem de AB'nin bir komşusu olan bir bölge. NATO'da da birkaç gün önce bu konuları konuştuk. NATO'nun hemen sınırında olan bu kriz konusunda neler yapılabileceğini konuştuk. Şu anda üç kategori devlet var. Birincisi gelecek için vizyonu olan, gelecek için yeni fikirler geliştiren ve bunu iyi bir yönetişim ile birleştirmiş ülkeler. Bu ülkeler yükselecek, gelecekte çok daha önemli bir rolü olacak. Bir başka grup ülke daha var ki maalesef vizyon olmadığı gibi yönetilebilir de çok büyük sıkıntılar var. İşte oralarda çok daha kriz oluyor. Bunu söylememin nedeni artık arabuluculuğun doğasının değişiyor olması. Bu değişiklikleri anlamazsak sorunları anlamak ve çözmek mümkün değil. Ben bu sefer yakın zamandaki gelişmeler nedeniyle biraz krizlerin karakterlerinden de bahsetmek istiyorum. Yeni ve yaratıcı bir arabuluculuk faaliyetine ihtiyacımız var. Soğuk savaş zamanında krizler aslında bloklar arasında idi. Sorunları çözmek için önce bloğun liderini ikna etmek gerekiyordu. Devletlerarası krizlere baktığımızda ise mesela Mısır ile İsrail 1973'ten sonra iki devlet arasındaki ihtilaflar bile bloklar arası ihtilaflar mahiyeti taşıyordu. Mısır Camp David'den sonraki konumunu kaydırdı. Dolaysıyla bu donmuş blok içerisinde hapsedilmiş yapı vardı soğuk savaş sırasında" dedi.

Davutoğlu, "Arap Baharı'ndan sonra devlet içi bir krizden ziyade toplu içi bir kriz var. Bunlara bakmak lazım. Bunlara bakamazsak krizleri çözmek mümkün değil. Şu anda çok başarılı bir liderimiz var. Sayın Büyükelçi Apakan arabuluculuk konusunda önemli bir lider. Ukrayna'da AGİT misyonunun başında bir Türk diplomatının tarafların başına getirilmesini duyduk. Bu heyetin Rusya ile Ukrayna arasında önemli ilişkiler kurması açısından iyi" diye konuştu. Dones'teki gözlemcilerin kurtarılmasından duyduğu memnuniyeti de dile getiren Davutoğlu, "Telefonum hiç durmuyor. Gece 02.00'de bir mesaj geldi. İsviçreli ve diğer bakanlarla temas halindeydik. 4 gözlemcinin kurtarıldığı konusu konuşuluyordu. Ben Musul'daki diplomatlarımız ve kamyon sürücülerimizi düşünüyorum, uykum ondan kaçıyor. Dün akşam Dones'teki gözlemcilerin kurtarılmasıyla ilgili haber beni çok mutlu etti. Bu tür konuları Beyaz Saray ve Kremlin ile konuşarak gerçekleştirmek mümkün değil. Oradaki insanlarla konuşmak gerekiyor.

En küçük başarılar için bile. Dolayısıyla gerçekten işlerin doğası değişiyor. Bir kez daha bu çerçevede bu kurtarma operasyonuna katılan herkese teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Operasyon değil aslında bu bir arabuluculuk faaliyeti. Dört yıl önce bu arabuluculuk faaliyetini başlattığımızda böyle bir girişim başlatmanın zamanının doğru olduğuna karar verdik. Bu arabuluculuk konusunda bütün akademisyenler, entelektüeller bir araya gelebilir, yaratıcı fikirlerini ortaya koyabilir, yeni metotlar geliştirebilirler" dedi. Suriye'deki krizden örnek vererek sözlerini sürdüren Bakan Davutoğlu, "Suriye noktasında kriz öncesi, kriz esnası ve sonrası olmak üzere bu üç noktada arabuluculuk noktasında başarısız olundu. Devlet içi, toplum içi ilişkiler başarı tesis edildiğinde krizin öncesinde önleyici adımlar atabiliyorsunuz. Taraflara ulaşabiliyorsunuz. Krizin ortaya çıkmasını engelleyebiliyorsunuz. Ama kriz öncesi seviyeyi kaçırırsanız ve kriz başlarsa ikinci seviyeye çıkmak gerekiyor. Devletlerarası iletişimi kurabilmek ve krizi engelleyebilmek açısından bu fırsatı yakalamak gerekiyor.

Ama bu krizi muhafaza edemeseniz bu küresel bir sorun haline gelebiliyor. Bundan sonra bunu yönetmek mümkün olmuyor. Şu an Irak'ta bir kriz var. Ben gerçekten çok üzgünüm. Hayal kırıklığına uğradım. Irak'ta geçtiğimiz 11 yıl içerisinde olup bitenler bizi çok üzüyor" şeklinde konuştu. Hilton Oteli'nde dün başlayan ve bugün sona eren "3. İstanbul Arabuluculuk Konferansı"nın kapanış konuşmasında bölgesel sorunlara dikkat çekildi.

KRİZ KAPIMIZDA

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "BM Güvenlik Konseyi'nin doğru zamanda doğru insani, evrensel değerlere atıfta bulunarak hayata geçiremediği inisiyatiflerden dolayı bu noktaya gelmiş bulunuyoruz. Irak ve Suriye girift bir biçimde birbirine bağlanmış durumda. Şu anda büyük bir kriz kapımızda ve biz komşular olarak bundan etkileniyoruz" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen İstanbul Arabuluculuk Konferansı'na katılarak bir konuşma yaptı. Hilton Oteli'nde düzenlenen konferansta konuşan bakan Davutoğlu, Ukrayna, Irak ve Suriye'de benzer oluşumlar olduğunu belirterek "Suriye için Cenevre 2 toplantıları kaçmış bir fırsattır.

Ben oradaydım, İbrahimi bu olaydan sonra BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu. Başarısızlığın sebebini açıkladı. Başarısızlık Cenevre 1 bildirgesi ile ilgili değil, Cenevre 2'nin fedakarlıkta bulunma azminin eksikliği ile ilgili dedi. Cenevre 1 bir geçiş hükümeti kurulmasını öngörüyordu. Ancak paydaşlar bu geçiş dönemini duymak bile istemediler. Rejimin temsilcileri de "teröre karşı mücadele edeceğiz" ve muhalifler "teröristtir" dedi" diye konuştu.

'ESED SONSUZA KADAR LİDER OLARAK KALACAĞINI DÜŞÜNÜYOR'

Türkiye'nin arabuluculuğu konusunda da Filipinliler örneğini veren Bakan Davutoğlu, "Herkes yüz yüze konuştu ama Suriye'de bu olmadı. Beşşar Esed bunun Suriye'de olmasına izin vermedi. Çünkü muhatapları olsun istemedi. Esed, sonsuza kadar lider olarak kalacak düşüncesini taşıyor" şeklinde konuştu.

Irak'taki kriz

Irak'taki krizden dolayı çok üzgün olduğunu ve hayal kırıklığına uğradığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"2006'da kimse bizden talep etmemesine rağmen İstanbul'da tüm Sünni direnç gruplarını bir araya getirmek amacıyla bir inisiyatif üstlendik. 4 ay boyunca ben kişisel olarak, başdanışman olarak müdahildim ve Sünnilerin tüm liderleri, siyasi arenadan dışlanmış olan bütün paydaşlar, o dönemde dışlanmış olanlar 4 ay boyunca bu toplantılara dahil edildi ve tüm Sünni menşeli direnç gruplarının temsilcilerini bir araya getirdik. Seçim sürecine dahil oldular bu inisiyatif sayesinde. Sünnilerin aşırı radikal grupları, bu süreçten çekildi.

Şiiler, Sünniler, İranlılar ve Amerikalılar çok mutluydu. Bizler gerçekten geleceğe dönük olarak çok umutluyduk. 2009'da yeniden aynısını yaptık. Geçen 4 yıl içinde bütün Sünni liderler, ılımlı Sünni siyasetçiler sistemden izole edildi ve politik hayatın dışında bırakıldı. Sünnilerin topluluk kimliği, ulusal kimliğinden daha önemli hale geldi. Kriz yönetimi, Bağdat'taki liderlerin elinden çıkmıştı artık. Eğer Sünni liderlerin, Sünni kitleler nezdinde bir güvenilirliği olsaydı ve siyasi hayatın dışında bırakılmasalardı, kriz Bağdat'ta kendi aralarında akılcı bir müzakereyle sonuçlanabilirdi.

Bir diğer taraftan Şii topluluğu artık devletin sahibi gibi hissetti, kendilerine öz güveni geldi. Kürtler tabii öz güvenliydi ve Sünniler yalnız bırakıldıklarını düşündü. Sonra toplumun en alt seviyesinde yeni bir ivme ortaya çıktı maalesef ve o ivme de şu anda yaşadığımız krizin sebebidir."

Davutoğlu, kriz öncesi inisiyatifin ulusal seviyede ve uluslararası aktörler tarafından desteklenmediğini belirterek, "Şu anda büyük bir kriz kapımızda ve biz komşular olarak bundan etkileniyoruz" dedi.