Darbecilerin akıl hocalığını yapıyorlar

Gazeteci-yazar Abdulkadir Selvi, darbeci hukukçuların CHP ve zihniyetine akıl hocalığı yaptığını yazdı.

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, Baro Başkanı Metin Feyzioğlu'nun yaptığı konuşmasının temelinde yatan zihniyeti kaleme aldı. "Darbenin silahı askerdi, fetvacısı ise her zaman yüksek yargı oldu" diyen Selvi, bugün siyasete ayar vermek isteyen hukukçuların 27 Mayıs Darbesi'nde askerlere akıl hocalığı yapan hukukçularla aynı zihniyeti taşıdığını kaydetti. Selvi'ye göre bugünün darbeci profesörleri CHP'ye akıl hocalığı yapıyor.

İşte Selvi'nin yazısından öne çıkan bölümler:

Darbecilerin akıl hocalığını yaptılar

27 Mayıs'ın kudretli generallerinden Cemal Madanoğlu anlatıyor?

'Profesörleri Genelkurmay'da bir salona oturtmuşlar. Böyle sinema seyredecek gibi yan yana dizilmişler. Karşılarında bir masa var. Ben masaya geldim. Dedim 'Sayın hocalar, profesörler biz bir iştir yaptık. Siz dedim profesörler heyeti, Yargıtay, Danıştay, Askeri Şura hepinizi millet meclisine toplayalım. Kurucu Meclissiniz diyelim. İçeriye sokalım. Müddet yarın 12'ye kadar. Saat 12'ye kadar hükümetinizi ilan edin Kurucu Meclis olarak ben askeri çekeyim.'

Sessizliği Sıddık Sami Onar bozdu.'Efendim. Biz kendi aramızda görüştük. Düşündük, taşındık. Bu iş sizin dediğiniz gibi değil' dedi.

Anayasa profesörleri darbecilere akıl verdi: 'Siz Teşri selahiyetlerle mücehhez bir ihtilal komitesi kuracaksınız. Devlet reisi de sizden, hükümet reisi de sizden'

O akılla askerler Yassıada Mahkemelerini kurdular. 'Sizi buraya tıkan kudret bunu istiyor' diyen Salim Başol'un yönettiği Yassıada Mahkemesi'nden Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idamı çıktı.

Darbenin silahı askerdi, fetvacısı ise her zaman yüksek yargı oldu.

Başbakan'ın, 'Demokrasiye müdahaleyi askerden ziyade yargı yapmıştır' sözünün tarihi perspektifine baktığımızda karşımıza, kanlı darbeler tarihi çıkıyordu. Metin Feyzioğlu, Danıştay'ın kuruluş yıldönümü törenlerinde, siyasete ayar vermeye çalışırken, bir vesayetin sözcüsü olarak konuşuyordu. Ama hesap etmediği bir şey vardı. Buraya, vesayetlerle çarpışarak gelen Recep Tayyip Erdoğan'ın varlığı.

Başbakan, millet iradesine ayar çekmeye çalışan bir zihniyete karşı, milletin hukukunu savundu. Aslında sivil siyasetin temsilcisi olarak Kemal Kılıçdaroğlu da hukuku savunulanlar arasındaydı. Ama o bunu anlamadı. Erdoğan düşmanlığı ile yargı vesayetinin yanında yer aldı.

Belki de ben yanlış anladım. Kılıçdaroğlu, tarihine ve misyonuna uygun olanı yaptı. Yargı vesayeti karşısında esas duruşa geçti.

Burada bir çelişki yok ama birilerinin CHP liderine Türkiye'nin artık vesayetlerle idare edilen eski Türkiye olmadığını anlatması gerekiyor.

Kandıralı Kemal sen de dur...