Darbeci medya panikte

Doğan medyasının darbenin merkez üssü gibi çalıştığını ifade eden Gazeteci Yazar Cem Küçük, "HSYK seçimlerinde demokrasi kazandığı için eski davalar tekrar görülecek. 28 Şubat net bir darbeydi. En büyük destekçisi ise Aydın Doğan'dı. Bunun hesabının sorulacağını bildikleri için de panik oldular" dedi.

Özlem DOĞAN

milat.ozlem@gmail.com

Yeni Türkiye sloganıyla yoluna devam eden hükümetin, 'Çözüm Süreci' ve Alevi açılımına ilişkin çalışmaları devam ediyor. Paralel yapı ile mücadele konusunda sık sık kararlılığını yineleyen Başbakan ve Cumhurbaşkanını hedefe alan bir kısım medyanın durumunu ve son gelişmeleri Gazeteci Yazar Cem Küçük'le konuştuk.

CEMAAT BÜYÜK İTİBAR KAYBETTİ

Hükümet, paralel yapı ile mücadele konusunda kararlılığını yineliyor. Son zamanlarda paralel yapının etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

17-25 Aralık darbe girişimi olduğunda beklentileri; Erdoğan'ı yalnızlaştırmak, mümkünse tutuklamak, sonra da AK Parti'nin oylarını iyice düşürmek ve kukla bir yönetim kurmaktı. Ancak başaramadılar. Çünkü hükümet çok dirayetli çıktı. Seçim sonuçları, cemaatin zerre oy gücü olmadığını göstermiş oldu. Cemaat, o gün bu gündür büyük bir itibar kaybına uğradı ve git gide küçülüyor. Toplumdan dışlanınca marjinalleşmeye başladılar. Ekrem Dumanlı'nın Akit muhabirini tokatlaması da bununla alakalı bir şeydir. İtibarı olmayan bir yapının artık Türkiye'de belli bir noktaya gelmesi mümkün değil.

Bir yazınızda Aydın Doğan ile Pensilvanya'nın arasındaki ilişkilerden bahsettiniz. Gezi olaylarına ve 17-25 Aralık sürecine destek veren medya nereye doğru gidiyor?

Darbe girişimi başladığında Aydın Doğan medyası tam destek verdi. Ahmet Hakan'ın yazılarını açın bir bakın. Darbenin merkez üssü gibi çalıştılar. Hükümetin oy kaybedeceğini düşündüler. Ancak hepsi dağıldı. Dolayısıyla bu savaşı kaybettiler. HSYK seçimlerinde demokrasi kazandığı için eski davalar tekrar görülecek. 28 Şubat net bir darbeydi ve bu darbenin en büyük destekçisi Aydın Doğan'dı. Bunun hesabının sorulacağını bildikleri için panik oldular.

TAPECİLER VATANA İHANET ETTİ

Ciner grubu son dönemde ne tür bir tavır içerisinde?

Ciner grubu tam bir şaşkın ördek durumunda. Ne yapacağını bilmiyor. Gazete Abdullah Gül'e yakın adamlarla doldu. O da marjinalleşecektir. Devleti tehdit eden ve kırmızı kitaba girmiş birilerine yardım ederseniz, siz de suçlu durumuna düşersiniz. Amerika'da El Kaide'yi nasıl savunamazsanız burada da cemaati savunamazsınız. Bunun fikir özgürlüğüyle ilgisi yok. İktidarlara elbette meşru eleştiri yapılabilir ama hükümetin en gizli toplantısını tape yapıp deşifre etmek, dünyanın her yerinde vatana ihanettir.

Bazı tanınmış kalemler gündemden düşerken, Gezi döneminden sonra yayın hayatına başlayan ya da Gezi olaylarını savunan bazı gazeteler yayın hayatına son verdi. Bu durum neden kaynaklanıyor?

Ben yazdığım zaman bana gülüyorlardı; Karşı ve Radikal gazetesi nerede? Enis Berberoğlu, Eyüp Can, Yavuz Semerci nerede? Bunlar neden medyadan diskalifiye oldular? Bu isimleri işinden hükümet attırmadı, kendileri eriyip gitti. Doğan medyası hala akıllanmıyor. Cemaatin Ali Fuat Yılmazer'den sonra ikinci büyük polisi olan Tufan Ergüler bugünlerde itibar görüyor. Onu getirip çözüm süreci üzerinde konuşturuyorlar. Bu affedilir şey değil.

SORUNLARA ÇÖZÜM İSTEMİYORLAR

Basındaki bazı yazarların dış istihbarat servislerinin yönlendirmesiyle yazı kaleme aldığı iddialarına katılıyor musunuz?

Bu tarz yazı yazan gazeteciler direk CIA'ya çalışıyor diyemem ama yazdıkları yazılar onlara hizmet ediyor. Onlar bunun farkında bile değil. Onların derdi; hükümete zarar gelsin de isterse yüz kişi ölsün, Türk-Kürt birbirine girsin, mühim değil. Şimdi Türkiye Alevi açılımı yapıyor. Onu da karıştırmaya çalışacaklar. Çünkü hükümet sorunları çözüyor. Bunu asla istemezler.

Ciner ve Doğan grubundan bahsetmişken Samanyolu grubunda da çok farklı bir haber verme algısı oluştu. İsrail'in Mescid-i Aksa saldırısını iddia olarak yansıttılar. Bu tür bir söylemin nedeni nedir?

Kendisine Müslüman diyen birisi İsrail katliam yaparken, İsrail'in tarafını tutabilir mi? Müslümanız diyorlar ama İsrail'i kınayamıyorlar bile. Çünkü başları Amerika'da yaşıyor. Kınama durumunda onlarla ters düşeceklerini biliyorlar. IŞİD'İ eleştirebiliyorlar çünkü Amerika'da IŞİD'e karşı. Peki neden Esed'e ses çıkaramıyorlar? Çünkü doğru olana doğru diyemezler.

Gezi olaylarından beri medyanın özgür olmadığından bahseden bir kesim var. Sözcü'nün sert üslubunu da göz önünde bulundurursak medya gerçekten özgür değil mi?

Bir dizi oyuncusu Gezi olayları sırasında sosyal medya hesabından Başbakana ağır bir küfür etti. Eğer Erdoğan gerçekten otoriter olsaydı, o bayan oyuncuyu o tweeti attıktan sonra yaşatır mıydı? Erdoğan'a "asılacak adam" dediler. Paralel yapının medyasına, Ciner ve Doğan grubuna bakın. Medya özgür olmasa bu kadar rahat olabilirler mi?

TÜRKİYE'Yİ DEVRE DIŞI BIRAKMAK İSTİYORLAR

Bazı ülkeler 'Türkiye'de medya üzerinde baskı var' algısı oluşturmaya çalışıyor. Bu algıyla hedeflenen nedir?

Freedom House Basın Özgürlüğü raporlarında, sıralamada Türkiye Mısır'dan geride. Mısır'da darbe oldu, binlerce insan öldürüldü, Mursi hapse atıldı. Mursi'yi savunan herkesi derdest ettiler. Kanalları kapattılar. Buna rağmen Türkiye'nin notunu Mısır'dan kötü gösterdiler. Türkiye'yi bir şekilde devre dışı bırakmaya çalışıyorlar ama başaramayacaklar. Özellikle Gezi olaylarından beri Türkiye hakkında olumsuz haberler yapıyorlar ama hepsi yalan. Mesela "Türkiye IŞİD'e yardım ediyor" diyorlar. Madem böyle bir iddian var,kanıtla. Dünyanın en güçlü istihbaratına sahipsin: İsrail'sin, ABD'sin, İngiltere'sin, Almanya'sın. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar ama Türkiye dik durduktan sonra hiçbir şey olmaz.

Ahmet Hakan köşesinde "Yeni Şafak'ta var bir tetikçi" başlığıyla size yönelik oldukça eleştirel bir yazı kaleme aldı. Bu sert üslubunun nedeni nedir?

Ahmet Hakan yularını tamamen Pensilvanya'ya kaptırmış bir isimdir. Aydın Doğan medyasından başka gidecek hiç bir yeri yok. İçinden çıktığı muhafazakar kesime düşman olmuş bir yazardır. 28 Şubat döneminde Aydın Doğan'ı en çok eleştirenlerden biriyken, şimdi onun tetikçisi oldu. 2004 yılında Aydın Doğan, "Ahmet sen şarap içiyor musun? Şarap içmiyorsan bizden değilsin" diye onu resmen maymuna çevirmiştir. Kişilik kaybı yaşıyor. Şizofren olma durumuna gelmiş. Yazısında da herhangi bir somut kanıt göstermiş mi? Hayır. Tetikçi diyor. Böyle bir şey yok o da biliyor. Korkusundan bu şekilde konuşuyor.

Kimden korktuğunu düşünüyorsunuz?

Muhtemelen Aydın Doğan etki etmiş. 28 Şubat dosyası yeniden açılacağı için patronu gaz vermiş olabilir. Beni Susurlukçulara benzetip "kafamıza sıktırır" tarzı bir şey söylemiş. Bizim böyle bir şey yapmayacağımızı bilir ama 28 Şubat döneminde Aydın Doğan medyası yüzünden hayatı kararan yüzbinlerce insan tanıyorum.

* Artık eski Türkiye diye bir şey yok. Muhafazakar kesimin biraz daha cesur olması gerekiyor. Özellikle DE yazarlarının. Erdoğan içeriye atılsaydı bugün muhafazakar yazar diye bir şey kalmayacaktı.

* Esed Suriye topraklarının tamamının kendinin olduğunu düşünüyor. O yüzden gücü yettiği müddetçe Halep, hatta Kobani'de dahil olmak üzere bütün kaybettiği yerleri geri almak isteyecektir. Halep'i ele geçirirse yeniden Türkiye'ye binlerce insanın akacağı göç dalgası olabilir mi, bunu düşünmek lazım.

* ABD İran'la uranyum zenginleştirme ve nükleer silahlarla ilgili masaya oturacak. Bundan olumlu bir karar çıkarsa Suriye'ye yapılacak bir müdahale İran'ın canını sıkabilir. ABD perde arkasında Esed'i istemiyor ancak şu aşamada Esed'i devirmek gibi bir düşüncesi de yok.