Kabataş Erkek Lisesi'nde TRT tarafından düzenlenen "12 Punto" ödül töreni ve gala gecesinde konuşan Altun, Türkiye'nin en büyük senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu olan 12 Punto'nun ödül törenine katılmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Türkiye Yüzyılı'nda ülkenin, her alanda olduğu gibi kültür ve sanatta da önemli atılımlar gerçekleştirdiğini belirten Altun, TRT'nin katkı verdiği yapımlarla, yapımını gerçekleştirdiği sinema filmleri, belgeseller ve dizilerle sektöre olan desteğini artırarak çeşitlendirdiğini ifade etti.
Yakın geçmişte "Aybüke: Öğretmen Oldum Ben" ve "Kesişme: İyi Ki Varsın Eren" gibi, sinemanın evrensel diliyle yapılan filmlerin, Türkiye'nin değerleri ve kahramanlarını milletle buluşturmada önemli girişimler olduğunu dile getiren Altun, "Yarın 8. yıl dönümünü yaşayacağımız, milletimizin 15 Temmuz 2016'daki kahramanca mücadelesi belgesel, kısa film, dizi ve sinema gibi birçok farklı TRT yapımıyla izleyiciyle buluştu, buluşmaya devam ediyor." diye konuştu.
12 Punto'nun son yıllarda TRT'nin sinema sektörüne yaptığı önemli katkılardan biri olduğuna dikkati çeken Altun, şöyle devam etti:
"12 Punto, Türkiye'de sinema sektörüne yönelik yapılan gerçek anlamda yapıcı ve kalıcı bir proje ve bana sorarsanız bir başka örneği de yok. Bugün geldiği nokta itibarıyla 12 Punto, son 6 yılda uluslararası sinema sektöründe referans gösterilen platformlardan birine dönüşmüş durumda. Bu kısa sürede, 12 Punto kapsamında toplam 111 proje ödüle layık görüldü. 12 Punto'nun sağladığı destekler sayesinde çekilen filmlerin, dünya sinemasında ses getirmeye başlaması bizim için, Türkiye, TRT ve Türk sineması için gurur kaynağıdır. 'Bir Tutam Karanfil', 'Hayat', 'Neandria', 'Kamış', 'Turna Misali', 'Hara', 'Tereddüt Çizgisi' ve 'Başlangıçlar' gibi projeler, Venedik'ten Tokyo'ya, Toronto'dan Varşova'ya, dünyanın en prestijli festivallerinde boy gösterdi, bunlarla gurur duyuyoruz."
Sanatı ve sanatçıyı, sahip olduğu sosyopolitik ve sosyokültürel düzlemin sahiciliği ve derinliğiyle ele almanın önemli olduğunu düşündüğünü aktaran Altun, "Günümüzün egemen sanat anlayışlarıyla, nitelikli sanat ve sanatçı arasında maalesef kapanması pek de kolay olmayan bir mesafe var. Bir uçurum var adeta. Belki de bu uçurumun sebebini sanat anlayışının aşınmasında ve sanatçının sahiciliğini yitirmesinde aramalıyız." şeklinde konuştu.
Sovyet-Rus film yönetmeni Andrey Tarkovski'nin "Bana öyle geliyor ki dünya mücadele etmemiz için var. İçimizdeki iyilik ve kötülük savaşsın ve iyilik kazansın ki ruhsal olarak gelişelim." sözünü anımsatan Altun, bugünün egemen sanat anlayışının, iyilik ve kötülük savaşı, hak ile batıl savaşı gibi insanlık tarihiyle paralel bir sahiciliğe sahip olup olmadığının sorgulanması gerektiğini vurguladı.
- "Gördüğü aksaklığı, sorunu dert edinen sanatçılar ve onların eleştirileri oldukça kıymetli"
Altun, "Ne yazık ki sanat dünyadaki küresel statüko tarafından popüler, hatta vulgar bir araca dönüştürülmek isteniyor. Egemen kapitalist döngü, makine, sistem ne derseniz deyin sanatı tecime elverişli hale getirmek için son 200 yıldır biteviye gayret içerisinde. Bu türden bir sanat anlayışının icracısı olan aktörler ise sanatçıdan çok belki de sanat girişimcilerine dönüşüyor. Egemenlerin ve popüler kültürün ajanları haline geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu sözleri söylediğinde esas itibarıyla sözü sanatın, sanatçının sahiciliğine, hakikatperverliğine ve sorgulayıcılığına getirdiğini, sanatçının sahici, hakikatperver, eleştirel ve aynı zamanda cesur olması gerektiğini belirten Altun, şöyle devam etti:
"Sanatçının eleştiri ve muhalefetinin, sanatın içtenliğini, sahiciliğini ve derinliğini yansıtması ve kuşatıcı niteliğe sahip olması gerekir. Ukrayna'da çocuklar, kadınlar, yaşlılar ölürken haklı olarak tepki gösteren sanatçının, Filistin'de 16 bin çocuğun, 10 bini aşkın kadının katledilmesi karşısında sessizliğe gömülmesi, üç maymunu oynaması; sanatla, sanatçı kimliğiyle bağdaşmayacağı gibi insanlıkla da bağdaşmaz. Aynı şekilde terör saldırılarına ve terör örgütlerine sessiz kalmak hatta yeri geldiğinde terör örgütleri için sempati oluşturmaya çalışmak esas itibarıyla sanata hizmet değil ihanettir. Gördüğü aksaklığı, sorunu dert edinen, içinden çıktığı milletin derdiyle dertlenen, toplumun gittiği yöne dair söyleyecek sahici sözü olan sanatçılar ve onların eleştirileri oldukça kıymetlidir. Fakat kendi mahallesinin şiddetinden, baskısından korktuğu için susan, küresel sistemin adaletsizliklerine karşı sanatının gücünü, dilini kullanmayan bir sanatçının gerçek anlamda ne muhalifliğinden ne eleştirelliğinden söz edilebilir.
Ben bu bağlamda 12 Punto girişimini hususiyetle değerli görüyorum. Bu platform altında bir hakikat arayışı içerisinde olan gerçek sanatçılar eserlerini ortaya koymaya çalışıyor. 12 Punto küresel kabullere, tahakküm biçimlerine, egemen sanat anlayışlarına karşı sanatın ve özgür sanatçının yanında yer almak için açılmış bir platformdur. Bunun en önemli göstergesi ise 12 Punto'nun bu sene hayata geçirdiği Filistin sineması özel bölümüdür. Filistin'i çağrıştıran bir görseli taşımanın, istilacı ve işgalci bir güç olan İsrail'i eleştirmenin işten atılma, hapsedilme nedeni olduğu bir dünyada Filistin sineması özel bölümü yapmak aynı zamanda bir meydan okumadır. Küresel adaletsizliğe, bu adaletsiz sisteme meydan okumadır. Maha Hac'ın 'Akdeniz Ateşi', Kamal el Cafari'nin 'Bir Fedai Filmi', Annemarie Jacir'in 'Düğün Davetiyesi' ve Mai Masri'nin '3000 Gece' filmleri, sanatın gücünü, sorumluluğunu ve eleştirelliğini hakiki manada gözler önüne seriyor. Bu filmler, dünya kamuoyunun dikkatinden kaçırılmaya çalışılan bir konuyu, sinemanın gücüyle gözler önüne seriyor."
12 Punto'nun gelecek yıllarda daha büyük başarılara imza atmasını temenni eden Altun, ödül kazanan yapımlara emek verenler ile TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ve yönetimine teşekkür ederek, "Bir kez daha, 8 yıl önce Türkiye'nin istiklali ve istikbali için canını hiçe sayan şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla anıyorum." diye konuştu.
Altun, TRT Ortak Yapım Ödülleri kapsamında "Sineklerin Yasası", "Toprağın Tuzu" ve "Bayram Resitali" isimli projelerin yönetmen ve yapımcılarına ödüllerini takdim etti.
Program, ödüle layık görülen yapımcı ve yönetmenlerle aile fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.