Yılmaz, AK Parti Mamak 8. Olağan İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, istikametini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletin çizeceği AK Parti'nin siyasete kazandırdığı en temel unsurlardan birinin devletle milleti buluşturmak olduğunu söyledi.
Tarih ve medeniyet birikimiyle bugünü ve yarını buluşturan AK Parti'nin sabit değerlerinin bulunduğunu ve bunun yanı sıra istikrar içinde değiştiğini dile getiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Büyük kongremizde Cumhurbaşkanı'mızın yapacağı konuşma, Türkiye'de yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. Ekonomide, demokraside, uluslararası ilişkilerde Türkiye Yüzyılı'nı inşa ederken çok önemli bir kilometre taşını teşkil edecektir. Büyük kongremiz pandemiden bölgesel çatışmalara, 15 Temmuz'dan diğer birçok hadiseye kadar birçok badireyi atlatmış bir ülke olarak yeni bir döneme geçişimizin çok önemli bir kırılma noktasını temsil edecektir ve orada Cumhurbaşkanı'mız yeni Türkiye'yle ilgili çok önemli fikirlerini, vizyonlarını milletimizle paylaşacaktır."
- "Tek haneli rakamlarla ülkemizi yine AK Parti buluşturacak"
Yılmaz, Türkiye'yi yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla büyütmeye devam edeceklerini vurgulayarak, milletin, dolayısıyla AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın da en temel sorununun enflasyon olduğunu kaydetti.
Ülkenin dezenflasyon döneminde bulunduğunu ve hazirandan bugüne enflasyon oranında 27 puana yakın düşüş gerçekleştiğini bildiren Yılmaz, "Bu süreç önümüzdeki dönemde de devam edecek ve inşallah gelecek sene bugünlere geldiğimizde, gelecek yılın sonbaharında diyelim artık 20'li rakamlardan bahseder hale geleceğiz ve temel amacımız yeniden tek haneli rakamlara ulaşmaktır. Tek haneli rakamlarla ülkemizi yine AK Parti buluşturacak inşallah." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye olarak bizim tek bir temennimiz var. Suriye'ye huzurun gelmesi"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Suriye'de yaşanan gelişmelere değinerek, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak bizim tek bir temennimiz var. Suriye'ye huzurun gelmesi, istikrarın gelmesi ve hem Suriye'de yaşayan kardeşlerimiz için hem Türkiye için çok daha olumlu bir ortamın oluşması. Bunun da yolu bellidir: Suriye'deki tüm kesimleri kucaklayan bir siyasi çözüm oluşturulması. İnancı ne olursa olsun mezhebi, meşrebi ne olursa olsun etnik yapısı ne olursa olsun Suriye'deki tüm kesimleri kapsayan bir çözüm oluşmadığı sürece Suriye'ye huzur gelmeyecektir. Mezhebinden dolayı, etnik yapısından dolayı bir insan veya bir topluluk kendisini güvende hissetmiyorsa o ülkenin güvenliği tam anlamıyla sağlanamaz. Dolayısıyla bizim temennimiz, beklentimiz Suriye'de tüm tarafların uzlaştığı yeni bir siyasal şemsiye içinde bütün bu grupların bir arada güven içinde, huzur içinde yaşamasıdır ve buradaki Suriyeli kardeşlerimizin de o güvenli ortamda ülkelerine güvenli, onurlu bir şekilde geri dönmeleridir."
Türkiye'nin Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve diplomatik olarak her türlü çabayı gösterdiğini bildiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Suriye ile ilgili bir diğer hassasiyetimiz şu; Suriye'de yapılanarak Türkiye'ye yönelik, halkımıza yönelik, milli bekamıza yönelik hareketler içinde olan yapılara da hiçbir şekilde müsamaha göstermeyiz, müsaade etmeyiz. Bunu da herkesin böyle bilmesi gerekir. Türkiye bu çerçevede Suriye'nin toprak bütünlüğünden, egemenliğinden yana bir ülkedir. Komşusunda sadece ve sadece huzur ister, istikrar ister, orada yaşayan hangi kimlikten olursa olsun tüm Suriyeli kardeşlerimizin huzur içinde olmasını ister ve bundan sonra da aynı anlayışla inşallah devam edeceğiz."
- "Terörün ülkemizde marjinalleştiği bir dönemdeyiz"
Türkiye'nin, başkenti Doğu Kudüs olan devletine kavuştuğu güne kadar Filistin için tüm çabalarını sürdüreceğini vurgulayan Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en gür şekilde Filistin davasını savunduğunu söyledi.
Yılmaz, birtakım çevrelerin Filistin'de yaşananlar ve İsrail'in yaptığı akılalmaz, insanlık dışı hadiseler üzerinden Türkiye'de siyasi istismar yapmaya çalıştığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Onlara en güzel cevabı Filistinli kardeşlerimiz veriyor. Daha geçenlerde Filistin Başbakanı ile bir telefon görüşmem oldu. İstanbul'a gelmişti. Ankara'ya gelemedi ama bir telefon görüşmemiz oldu. Orada yine yetkililerimizle görüşmeler yaptılar. 'Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'ye şükran diliyoruz.' dediler. Başka Filistinli yetkililerle de konuştuğunuz zaman, Filistin'in her kesiminden insanla konuştuğunuz zaman bunu size söyleyecektir ama birtakım çevreler Filistinlilerin söylediği bu açık, net ifadelere rağmen, İsrail yönetiminin Cumhurbaşkanı'mızı, Türkiye'yi hedef alan bu kadar açıklamaları ortadayken, Cumhurbaşkanı'mızın hayatı ortadayken, bütün bir ömrü boyunca Filistin davası için yaptığı mücadele ortadayken, Türkiye'nin ticareti kesmekten tutun soykırım davasına müdahil olma kararına, insani yardımlarda en önde gelen ülke olmasından tüm diplomatik platformlarda Filistin davası için her türlü bedeli göze alarak mücadele eden bir ülke olmasına rağmen birtakım çevrelerin istismarlarını da yine aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, terörün olmadığı bir Türkiye'de ekonomisi, kültürü ve ticaretiyle çok daha güçlü bir şekilde yola devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yıllar yılı bu terör belasıyla hem kaynaklarımızı sömürdüler hem de insanlarımızı birbirine düşman etmeye çalıştılar. Çok şükür milletimiz bu tuzağa düşmedi. Aziz milletimiz hangi etnik kimlikten, mezhepten gelirse gelsin bir olduğunu, beraber olduğunu bildi ve bu tuzaklara düşmedi. Şu anda en güçlü olduğumuz dönemlerden birindeyiz bu anlamda. Türkiye'de terör örgütlerine karşı amansız bir mücadeleyle bugün geldiğimiz dönemde terörün ülkemizde marjinalleştiği bir dönemdeyiz. İşte bu dönemin kıymetini iyi bilmemiz lazım. Kalıcı bir şekilde, tekrar dönme ihtimali olmayacak bir şekilde, bu terör belasından en güçlü olduğumuz dönemde ülkemizi kurtarmamız lazım."