Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ve diğer yetkililerin katılımıyla Hasdal'daki Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Merkezi'nde gerçekleştirilen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Sabah saatlerinden itibaren ilgili kurumların üst düzey temsilcilerinin de katılımıyla çalışma halinde olduklarını ifade eden Oktay, öncesinde, 5,8'lik depremle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görevlendirdiği andan itibaren tüm ilgili bakanlıklar ve kurumlarla birlikte depremin etkileri ve yönetimiyle ama hemen sonrasında da ileriye dönük çalışmalar için bunu bir fırsata çevirdiklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, dün akşam bu görevlendirmeyi yaptıklarını, kurumların bunu çalıştığını ve bugün de toplantıyı gerçekleştirdiklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Yaptığımız çalışmalarda şunu gördük; olası bir deprem ya da başka bir durumda, İstanbul ya da İstanbul dışındaki 80 ilimiz için bu geçerlidir, yıllarca yaptığımız çalışma ve hazırlıkların aslında son derece ciddi bir hazırlık olduğunu, 28 çalışma grubuyla birlikte aslında ne kadar sağlıklı bir sistem kurduğumuzu burada bir kez daha görmüş olduk. Bizim bu sistemimiz aslında dünyaya örnek bir sistem. Bunu da başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği de dahil dünyadaki en iyi entegre sistemlerden birisini kurmuş durumdayız. Dolayısıyla bu sistemin müdahale ile ilgili gereği şudur; herhangi bir afet, deprem olduğu anda sıfırıncı dakikaya hazırlıktır. Yani anlamı şu; buradan AFAD'dan düğmeye basıldığı anda bu 28 çalışma grubu anında harekete geçecektir hiçbir talimat beklemeden. Ne yapacağıyla ilgili herkes noktası, virgülüne kadar nerede, ne yapacak, nasıl yapacak hepsi çalışılmış, görevlendirilmiş, planlanmaları yapılmış, entegre sistemle ilgili bilişim alt yapısı da dahil bunlar kurulmuş. Çalışma grupları arasında da yine İstanbul Valiliğimiz, yine ilgili bakanlıklarımız ve AFAD başta olmak üzere şimdi telsiz sistemiyle haberleşme sisteminin de oluşturulduğu bir yapıdan bahsediyoruz."
"Organize sanayi bölgelerini arama-kurtarma ekibi kurması için teşvik edeceğiz" Hemen bugünden itibaren de bunun İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda yoğun şekilde tatbikatların yapılacağı devreye girileceğini anlatan Oktay, şöyle devam etti:
"Burada ne var derseniz şu var. İlk deprem olduğu anda neye ihtiyacımız var?
Arama-kurtarmaya ihtiyacımız var. Bir senaryo yazıyoruz, bu senaryoda muhtemel hasar nedir, bu hasara göre arama-kurtarmaya nerede ihtiyaç vardır, dolayısıyla bu yerlerin, her bir ilçemizin mahallelerine kadar görevlendirilmiş arama-kurtarma ekiplerimiz vardır. Sadece İstanbul'da değil, 80 ilimizdeki AFAD'a bağlı arama-kurtarma ekipleri bunun içerisindedir, STK'ların arama-kurtarma sertifikalandırılmışları bunların içerisindedir. Organize sanayi bölgelerimizin de kendilerine özel, anında ihtiyaç duydukları ve yaptıkları üretimin çeşidine göre de yine kendilerinin de bir arama kurtarma ekibi kurmasını teşvik ediyor olacağız ve buradan da yine AFAD bünyesinde de her türlü eğitimi vererek sertifikalandıracağız, çok hızlı bir şekilde. Bunlar görevlendirilmiş durumda. Ulaşım nasıl sağlanacak, havadan, karadan ve denizden, görevlendirilmiş durumda. İlden buraya gelecekse de yine aynı şekilde hem Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından hem diğer tüm hava kabiliyeti olan birimlerimiz ve Türk Hava Yolları başta olmak üzere hangi havalimanından kalkacak kimler o uçağa binecek, ne zaman gelecek, nasıl gelecek ve bulunduğu yere nasıl gelecek hepsi şu anda gideceği yeri biliyor."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ayrıca altyapı ile ilgili de çalışıldığını dile getirerek, şunları aktardı:
"Hasar varsa anında o altyapının ayağa kaldırılması, bu sudur, kanalizasyondur, doğal gazdır, elektriktir vesaire. Bir başkası beslenme. Bir başkası 112 acil ve UMKE dahil sağlık hizmetleri. Bir başkası hasar tespit. Dünden itibaren hemen gördüğünüz gibi tüm ihbarlara yine anında giden bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bünyesindeki, sorumluluğundaki bir çalışma grubumuz bu da. Tüm alanlarda aklınıza gelebilecek, eğitim alanında, sağlık alanıyla alakalı ve bunun nakliye, ulaşım, trafik, güvenlik hizmetleri, aynı şekilde ihtiyaç boyutunda satın alması, haberleşmesi, iletişimi.... 28 ayrı alanda aklınıza gelebilecek, defin bunun içerisindedir, yangın ve itfaiye çalışma grupları bunun içerisindedir. Her bir alanda şu anda yeni planlarımızı da sabahtan itibaren çok detaylı bir şekilde gözden geçirmiş durumdayız."
Eksik olanlarla ilgili de tekrar çalışılması için görevlerin verildiğini vurgulayan Oktay, 1 haftaya kadar da çok daha güçlü şekilde her türlü tatbikatla bu çalışmaların devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Afetin yönetimi bir şeyi affetmez, bilgi kirliliğini affetmez. Yani İstanbul'da tek bir vatandaşımızın burnu kanarsa, bilgi kirliliğinden dolayı tek bir vatandaşımızı kaybedecek olursak bilgi kirliliğini oluşturanları affetmeyiz. Yasal olarak affedemeyiz ve millet olarak da bunu affetmeyiz. Burada siyaset yapmıyoruz, burada insan hayatını konuşuyoruz, dolayısıyla bunun parçası olan, paydaşı olan herkes buradadır. Bütün şeffaflığıyla çalışılan, tartışılan, eksiklikleri giderilen bir çalışmadır. Buna toplanma alanları da dahildir. Açıkça söylüyorum bunu. Toplanma alanları ve barınma alanları da buna dahildir. Olmayan bir şeyi var gibi göstermek bizim ne etik ne ahlaki boyutta çalışma prensibimize asla ve asla uygun değildir. İnsan hayatı üzerinden siyaset yapanlara sesleniyorum, ben buradan bir kez daha. Seviyelerini koruyor olmaları gerekiyor. Burada söz konusu olan benim İstanbul'daki vatandaşımın hayatı ise bu hayat üzerinden hiç kimseye siyaset yaptırmayız."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bu toplantıya tüm tarafları davet ettiklerini vurgulayarak, "Buna İstanbul Büyükşehir Belediyesi dahildir ve Başkan da geldi akşam burada bu çalışmaların içerisinde bulundu. Toplanma alanları dahil, çok ilginç bir şekilde sürekli gündeme geldiği için bu İstanbul'da bunu ifade ediyorum. Orada da bu çalışmaları gördük. Orada da kendisinin de olduğu bir ortamda bu açıklamayı birlikte yaptık. Sonrasında kanal kanal dolaşıp bu vardır/yoktur tartışmasına girmek kadar anlamsız bir şey olamaz." diye konuştu.
Dün ayrılırken herkese davetin yenilendiğini, "Sabah herkes burada olacak." denildiğini ifade eden Oktay, sonrasında sosyal medyada dolaşan başka şeylerin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Oktay, toplantıya iki bakanın katıldığını, diğer tüm bakanlıkların da bakan yardımcıları düzeyinde temsil edildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"1. Ordunun, Sahil Güvenliğin, Jandarmanın, Valimizin burada olduğu bir ortamda şehirden sorumlu arkadaşımız hem burada olmayacak, sonrasında da gidecek bunun siyasetini yapacak. Böyle bir şey olmaz. Biz burada siyaset yapmıyoruz. Biz burada İstanbul'daki vatandaşımızın hayatı söz konusu ise insan hayatı söz konusu ise biz onunla ilgili hazırlıkları yapıyoruz. Burada ilk günden itibaren kurduğumuz sistemle son derece şeffaf olduk. Tüm Türkiye ile bunu paylaştık. Yetmedi, web sitelerine koyduk, 'Bu toplanma alanlarının nerede olduğunu e-devlet üzerinden girdiğinizde görebilirsiniz.' dedik. 1 milyonun üzerinde İstanbul'daki vatandaşımız giriyor ve kontrol ediyor. Şimdi AFAD'a tekrar talimat verdik, toplanma alanlarını illaki e-devlet üzerinden de değil, normal web sitesinden vatandaşlarımızın görebileceği alanlar olsun."
"Kamu binalarımız yüzde 92 oranında güçlendirilmiş durumda"
Toplanma alanlarının, herhangi bir deprem, afet olduğunda toplanılabilecek bir merkez olduğunu vurgulayan Oktay, en kısa zamanda da buradan tahliyeye başlanacağını söyledi.
Oktay, barınma merkezlerinin hazır olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kamu binalarımız yüzde 92 oranında güçlendirilmiş durumda. Yani bunun anlamı şu; İstanbul'daki kamu binalarının yüzde 92'sini okullar dahil, barınma hizmetlerinde kullanabileceğiz, demektir. Dolayısıyla bu kamu alanları ve spor salonları, buralar arttıkça, bizim açık alanlardaki çadır kurabileceğimiz ve oralarda barındıracağımız alanlara olan ihtiyacımız azalacaktır. Dolayısıyla bu daha kaliteli hizmet vereceğimiz anlamına gelir, İstanbul'daki vatandaşımıza. Türkiye'de de bu böyledir. Dolayısıyla buradan da o barınma hizmetlerinin verildiği yere gidecektir, barınma merkezlerine tahliye edilecektir. Tahliye ile ilgili de ulaşım ile ilgili de ayrı ayrı yine çalışma gruplarımız var, burada da yine hazırlıklarımız var. Oradan ya oraya götürüleceklerdir, biz sağlayacağız bunu veya İstanbul'dan dışarı çıkmak isteyecektir, yine burada da Deniz Kuvvetlerimiz buna dahildir, Sahil Güvenlik buna dahildir yani denizden, karadan ve havadan dışarıya ulaşımın nasıl sağlanacağı, İstanbul'un diğer bölgelerine nasıl ulaşımın sağlanacağı çalışılmıştır."
"İhtiyacımızın karşılanmasında herhangi bir sorun yok" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, toplanma alanlarının metrekare olarak hesaplandığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz şöyle çalışıyoruz; herhangi bir en ağır, en kötü senaryoda ihtiyacımız olan toplanma alanı metrekare olarak nedir ve bu metrekare alan olarak biz ihtiyacımızı karşılayabiliyor muyuz, karşılayamıyor muyuz? 'Burası toplantı alanıdır, ilanihaye hiçbir belediye ve kurum herhangi yapılaşmaya gidemez.' Böyle bir kural yok zaten. Orası olduğu zaman bir başka alandır. Bizim için önemi olan ihtiyacın karşılanmasıdır. Bugün de çalışmalarımız da yine gördük ki ihtiyacımızın karşılanmasında herhangi bir sorun yoktur. Bunu dün Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklamışlardır. Yani bu değişken bir olay. Bunun üzerinden senaryolar oluşturmak, bunun üzerinden hazır değilmişiz gibi bilgi kirliliğine gitmek, kendi insanımızı huzursuz etmek kadar yanlış bir olay olamaz. Bu anlaşılır bir durum da değildir. Dolayısıyla biz yaptığımız çalışmalarda aslında bütün kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve yerel yönetimlerimiz de buna dahil, hazırlıklarında ne kadar ciddi olduklarını bir kez daha gördük. Ben bundan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla eksik olan tarafımız ne? Bilinçlendirme boyutu. Yani burada asıl vatandaşlarımız bu işin bir paydaşı. Deprem olduğu andan itibaren ve deprem olmadan önce yapmaları gereken hususlarla alakalı bilinçlendirme konusunda eksiğiz. Dün de söyledim, bugün yine tekrar ediyorum, medyadan ve basın kuruluşlarımızdan burada destek istiyoruz. Bu bizim ortak derdimiz. Tek taraflı bir şey değil."
Oktay, AFAD'ın bünyesinde şu anda bin 100 deprem gözlem istasyonunun olduğunu, bunlardan birinin de GONAF şeklinde ifade edilen son derece özellikli bir gözlem istasyonu olduğunu, yerin 300 metre altında ve kademeli olarak her kademedeki deniz altındaki faaliyetleri ölçtüklerini söyledi.
Fuat Oktay, "Yine Kandilli'nin 450 civarında olmak üzere, toplamda bin 500'ün üzerindeki gözlem istasyonuyla Türkiye'deki her sistik hareketi ölçüyoruz. Dolayısıyla buna göre de her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. Yani deprem konusu keşke bilimsel olarak şu gün, şu saatte olacak diye bilinebilen bir şey olsa da hazırlığımız ona göre yapsak. Bu, bugünkü bilimsel, teknolojik olarak geldiğimiz noktada depremin hangi saatte, nerede, nasıl olacağını bilen hiçbir yaklaşım, hiçbir şey yoktur. Olabilir şeklinde istatistikler üzerinden yorumlar yapılır. Bu yorumları dünden beri siz de dinliyorsunuz sürekli. Bizim görevimiz buna öncesinden hazır olmaktır. Şu anda da bununla ilgili de o hazırlığı yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi'nin (İSMEP) İstanbul'daki bütün kamu binalarının güçlendirilmesiyle alakalı bir proje olduğunu ifade eden Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yüzde 92'ye gelmemizde bu projenin de çok ciddi bir katkısı var. Deprem haritaları güncellendi. Onun özelliği şu, son derece bilimsel altyapılarla çalışılan tüm üniversitelerimizin, ilgili tüm kurumlarımızın katıldığı, uluslararası bilimsel boyutta en ileri görüşlerin alındığı, dolayısıyla önceden şu bölge birinci deprem bölgesi, şu bölge ikinci deprem bölgesi dediğimiz şeyin artık bina olarak, yani şu anda bulunduğunuz yerin koordinatını verdiğinizde bunun kaç derece deprem bölgesi olduğunu öğrenebilirsiniz. Bunu da yine hem AFAD'ın web sitesinde hem de e-devlette bulabilirsiniz. Dolayısıyla yapılarınızı buna göre yapmak durumundasınız. Afete hazır Türkiye boyutunda, yine eğitim noktasında 12 milyon kişiye ulaşmış durumdayız. Ciddi bir çalışma. Dolayısıyla birçok konuda yapılan çok kapsamlı çalışmalarımız var. Bunları gölgelemeden, hepimizin varlığı bu, bundan gurur duymamız lazım. Farklı siyasi görüşlerde olabiliriz ama bu gurur duyabileceğimiz bir tablodur. Bir ve beraber olabileceğimiz bir tablodur. Daha iyisine nasıl gideriz bunu el birliğiyle güç birliğiyle yapmak durumundayız. Bugün de yaptığımız buydu. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla geldiğimiz nokta itibarıyla da hamdolsun oldukça güzel çalışmalarımız var. Eksikliklerimiz de onları da belirledik hızlı şekilde. En fazla bir hafta içerisinde onlar da daha da iyi hale gelecek şekilde tamamlanıyor. Bütün yoğunluğumuzla burada da tatbikatlara başlıyoruz."
"Çözüme odaklandık" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bir gazetecinin "depremin ardından yaşanan iletişim sıkıntısını" sorması üzerine, şunları söyledi:
"Tüm alanlarla ilgili çalışma yaptık. Orada birkaç şeyi ayırmak gerekiyor, birincisi veri/data paylaşımında bir sıkıntı yaşanmadı, görüntü paylaşımında bir sıkıntı yaşanmadı, seste bir sıkıntı yaşandı ve mobil aramalarda bir sıkıntı yaşandı. Afetin yönetimiyle alakalı sorumlu olan birimler arasında, orada bir sıkıntımız olmadı. Yani orada bir iletişim sistemi yönetenler arasında var, şimdi bugün yaptığımız çalışmalarda onun daha da güçlendirilerek, daha da genişletilerek, tamamen ayrı bir sistem, her ihtimale karşı güçlendirmeyle alakalı kararlar aldık. Diğer boyutla alakalı da Turkcell, Vodafone, Avea ve Türk Telekom ile ilgili de çalıştık. Onların bize açıklamaları oldu ama onun ötesinde biz onlardan yoğun bir çalışma istedik, bazı görevler verdik. Burada yoğunluk olsa bile iletişimin ilk anda kesilmemesi ile ilgili neler yapılabileceğiyle alakalı da çözüm önerileriyle gelmiş durumdalar, 4 şirketin genel müdürü de buradalar. Orada bir eksikliğin olduğunu gördük, sadece açıklamalarla yetinmek istemedik, dolayısıyla o açıklamaları da kamuoyuna yaparak yetinmek istemedik, çözüme odaklandık."
"Şu an itibarıyla 611 bina talebiyle karşı karşıyayız" Cumhurbaşkanı Yardımcı Fuat Oktay'ın başkanlığında Hasdal'daki Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Merkezi'nde gerçekleştirilen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) Toplantısı'nın ardından Oktay, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gazetecilere açıklama yaptı.
Kurum, afet olduğu ilk andan itibaren Afet Yönetim Planı çerçevesinde bakanlığa bağlı birimlerden, 34 ilden sahada 270 personelin görev yaptığını kaydederek, şu bilgileri verdi:
"AFAD'a bildirilen hasarlı bina veya hasarlı bina talebine ilişkin olarak, şu an itibarıyla 611 bina talebiyle karşı karşıyayız. Bu talepleri sahadaki ekibimiz bugün akşam itibarıyla bitirmiş olacak. Hasar ön tespitlerini bugün akşam itibarıyla ilgililerine bildirmiş olacağız. 80 kamu binamızla ilgili inceleme yaptık. 55 okulumuz, 9 hastanemiz ve diğer kamu binalarında da tespit çalışmalarımızı yaptık. Yapmış olduğumuz tespit çalışmalarında da 55 okulun 14'ünde tespitlerin daha detaylı yapılmasına ilişkin arkadaşlarımız çalışıyorlar. Hafta sonu itibarıyla bu okullarımızdaki tespitler de tamamlanmış olacak. İnşallah bütün bize bildirilen binaların tespitlerini hızlı bir şekilde yapmak suretiyle vatandaşımıza hizmet etmiş olacağız."
Türkiye'de yılda 23 bin deprem meydana geldiğini, nüfusun yüzde 71'inin ve Türkiye topraklarının yüzde 66'sının deprem bölgelerinde yaşadığını aktaran Kurum, şunları söyledi:
"Bugüne kadar 80 binin üzerinde canımızı kaybettik. 2002'den bugüne bu sektörde yapılması gereken, kentsel dönüşüm anlamında, üst yapı anlamında sosyal donatı anlamında birçok projeye imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2012'de 'Bedeli ne olursa olsun dönüştüreceğiz.' dediği seferberlikle birlikte bugün 1 milyon 150 bin konutun dönüşümünü başlattık. TOKİ ile 850 bin bağımsız bölümü ürettik ve vatandaşlarımıza teslimlerini gerçekleştirdik. Yapı denetim kanunlarıyla deprem yönetmelikleriyle 35 milyon vatandaşımızın yaşamını güvence altına alacak süreçleri yine yaptık ve bu süreçler çerçevesinde depreme hazır bir şekilde girmeye gayret gösterdik. Açıkladığımız eylem planı çerçevesinde de dönüştürülmesi gereken acil öncelikli 1,5 milyon konutu da her yıl 300 binini dönüştürmek suretiyle 5 yıl içinde inşallah tamamlayacağız ve depreme daha hazır bir ülke olarak bu sürece devam edeceğiz. Eğer dün yaşanan depremde bu kadar az hasar gördüysek, kalp krizinden yaşamını yitiren bir vatandaşımız olduysa da bugüne kadar yaptığımız bu kararlı çalışmaların da etkisini gözardı etmemek gerekir."
"Bu işin siyasetini yapmıyoruz" Murat Kurum, belediyeler, yerel yönetimler ve vatandaşlarla iş birliğinde çalışacaklarını ifade ederek, vatandaşların talep etmeleri halinde bakanlığın lisans verdiği kuruluşlara binaların tespitini yaptırabileceğini belirtti.
Birçok ilçede kentsel dönüşüm çalışmalarının sürdüğüne değinen Kurum, "Bu işin siyasetini yapmıyoruz. Talep edilen her türlü projeyi yerinde gönüllü hızlı dönüşüm yapmak suretiyle gerçekleştirmek istiyoruz. Bu sayede depreme daha hazır bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz." dedi.
İmar barışına dahil olan binaların güçlendirilmesi İmar barışından yararlanan vatandaşların güçlendirilme konusunda talepleri olduğuna ilişkin soru üzerine Kurum, açıklanan kentsel dönüşüm eylem planı çerçevesinde hem yeni yapılacak binalara ilişkin hem mevcut binaların güçlendirilmesine ilişkin belli hedefler olduğunu söyledi.
Kurum, belediyelerle ortak çalışma yürüttüklerini dile getirerek, bu çerçevede İstanbul'un tüm ilçelerinde kentsel dönüşümle alakalı projelerin devam ettiğini, ekimde de TBMM'nin açılmasıyla birlikte imar barışına dahil olmuş binalar için güçlendirmenin önünün açılacağını kaydetti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bu şekilde mevcut yapıların güçlendirilerek vatandaşların sağlam ve güvenli bir şekilde oturmasının önünü açacaklarını ifade ederek, her yıl 300 bin konut üreterek, acil dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon konutun dönüşümünü de sağlayarak depreme daha hazır bir ülke haline gelineceğini vurguladı.
"Tam bir entegrasyon içerisinde meseleye vaziyet etmeye çalışıyor" İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün yaşanan depremden sonra Ankara'da AFAD Başkanlığı binasında gördüğü tablonun 1999 tablosundan bambaşka bir görüntü olduğunu ifade ederek, "1999 tablosunda biz Sayın Çiller ile birlikte Yalova'daydık. O gün rahmetli Ecevit'in de rahmetli Demirel'in de tablodan net bir şekilde bilgisi söz konusu değildi. Bu bahsettiğim 20 yıl öncesinin Türkiye'si. Oysa bugün AFAD başkanlığının koordinasyonunda Türkiye bütün kurumları ile birlikte enerjisinden itfaiyesine, yerel yönetimlerinden bütün kamu kurum ve kuruluşlarına kadar tam bir entegrasyon içerisinde olabildiğince meseleye vaziyet etmeye çalışıyor. Türkiye bu tedbire de kolay gelmedi." diye konuştu.
"Türkiye çok üstün adımlar attı" Her 15 günde bir çalışma gruplarıyla çalışmaları her ilde revize ettiklerini dile getiren Soylu, hem insan hem de teknolojik unsurları da meselenin içerisinde katarak hareket ettiklerini belirtti.
Bu yıl 10'u illerde gerçekleştirilen saha tatbikatı olmak üzere 42 tatbikat yaptıkları bilgisini veren Soylu, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki günlerde Kahramanmaraş'ta bir ulusal tatbikat yapacağız. Temmuz ayından başlayarak önümüzdeki yıl temmuz ayına kadar Afetlere Hazırlık Yılı ilan ettik. Biz sadece depremle karşı karşıya kalmıyoruz. Bir taraftan sel, bir taraftan hortum, heyelan, çığ ve buna benzer birçok afetle karşı karşıya kalıyoruz. Bu topyekun bir mücadeleyi gerektiren bir mesele. Türkiye burada çok üstün adımlar attı. Hepimiz çocuklarımızın İstanbul'da okula gitmekte zorlandığı günleri hatırlıyoruz. Neden? Çünkü okul binaları çürüktü. Bugün böyle bir tablo yok. Bu, bu süreç içerisinde gerçekleştirilen ve samimiyetle gerçekleştirilen adımlarla oldu. Geçmişte yaptığımız simülasyonların çerçevesinde AFAD RED diye bir programımız var. 5,8 büyüklüğünde bir depremde AFAD RED sistemi bize hiçbir ölümlü vaka olmayacağını ortaya koydu. Biz simülasyonları daha önce de yapıyorduk ama olayın cereyanı ile karşı karşıya kaldığımızda aslında kurduğumuz tüm sistemlerin ve atacağımız tüm adımların, alacağımız tedbirler konusundaki yaptığımız bütünlüğü bir kez daha burada görmüş olduk."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün çalışma gruplarıyla dün yaşananların tüm yönleriyle değerlendirildiğini anlatarak, iyi oldukları alanlar dışında üzerine koymaları gereken alanlar da bulunduğunu söyledi.
Toplumsal bilinçlenmenin önemine vurgu yapan Soylu, kamuoyunda gündem olan toplanma alanlarıyla ilgili olarak şunları kaydetti:
"Bizatihi işin içerisinde olan bir kişi olarak bunu söylemem lazım. Toplumda bir güvensizlik olursa biz bu ülkeyi yönetenler olarak ilk önce kendimizi affetmeyiz. Çünkü deprem ve karşı karşıya kaldığımız afetler konusu bizim için fevkalade önemli. Bu toplanma alanlarının belirlenme süresi yaklaşık 2,5-3 yıllık bir süreç. Bu 3 yıl içerisinde belediyelerle yaptığımız iş birliği, yani 'Bize deprem anında toplanma alanını belirtir misiniz?' dedikten sonra onlardan gelen ve sonrasında AFAD, belediyeler, kaymakamlıkların teyit ve tespit ettikleri yerlerle ilgili hem listelemeyi yaptık hem e-devlet üzerinden yayımladık. Tüm STK'larla bunu paylaşarak bilinçlendirme oluşturmaya çalışıyoruz. Buralar ilanihaye toplanma alanı olarak kalacak alanlar değil. Kalacaklar var, kalamayacaklar var. Buralar bir yerden alıp bir yere tahliye merkezi olarak nitelendirilebilecek alanlardır. Bunların içerisinde okul bahçeleri, spor salonları yok. Bunları da ilave ettiğimizde İstanbul'da eldeki stokla bunu sağlayabileceğimizi düşünüyoruz."
Soylu, toplumsal farkındalık için her ay bir temalarının bulunduğunu belirterek bu ay deprem çantası üzerinde bilinçlendirme çalışması yürüttüklerini kaydetti.