Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki konuşmasında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın açtığı davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 22 Aralık 2017'de TBMM'deki basın açıklamasında ve 24 Aralık 2017'de CHP'nin Eskişehir İl Kongresi'ndeki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik kişilik haklarını ihlal edici mahiyette, fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğu ifade edildi. Dilekçede, Kılıçdaroğlu'ndan, 22 Aralık'taki konuşması için 100 bin, 24 Aralık'taki konuşması için de 150 bin lira olmak üzere toplam 250 bin lira manevi tazminat talep edildi.
Kılıçdaroğlu'nun, TBMM'deki sözleriyle Erdoğan hakkında asılsız ithamlarda bulunduğu, onu itham ettiği kaydedilen dilekçede, "Davalının, üzerinde konuşulurken özellikle hassasiyet gösterilmesi gereken 'şeref ve namus' gibi çok önemli ve hassas konular üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik sarf ettiği ifadeler kesinlikle eleştiri olarak kabul edilemez." denildi.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun daha önce de sarf ettiği ve taraflı tarafsız tüm toplumun tepkisini çeken ifadelerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik haklarının ağır biçimde ihlal edildiği belirtilerek, "Bu sözlerin bugünkü yazılı olan hukuk kuralları karşısında hakaret suçunu teşkil edebilecek nitelikte olduğu açıktır. Bu vesileyle ifade etmek gerekir ki Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi ve özel hayatı, namus ve şeref kavramını gerçekten önemseyenler için emsalsiz örneklerle doludur." ifadesi kullanıldı.
Kılıçdaroğlu'nun, Eskişehir'deki konuşmasında da eleştiri ve ifade hürriyeti sınırlarını fevkalade aştığı, belirli bir amaç doğrultusunda ve ısrarlı şekilde hakaret kastıyla hareket ettiğine yer verilen dilekçede, "Kılıçdaroğlu'nun bu konuşmasında sarf ettiği iddiaların tamamının asılsız olduğu, daha önce birçok kez tekzip edildiği." kaydedildi.
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖYLEMLERİ FETÖ'YLE BİREBİR ÖRTÜŞÜYORDilekçede, Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik uzun zamandan beri yürüttüğü algı oluşturma çabalarının bir parçası olduğu ve münferit bir hadise olarak değerlendirilemeyeceği kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Esasında davalının ve genel başkanı bulunduğu siyasi partinin Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik söylemleri, FETÖ'nün söylemleriyle bire bir örtüşmekte olup, bu doğrultudaki söylem ve politikanın örgüt tarafından adı geçen siyasi partiye empoze edildiği hususunda toplumda yaygın bir kanaat oluşmuştur.
Bilindiği gibi 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminden hemen sonra FETÖ öncülüğünde Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak mesnetsiz ve dayanaksız iddialarla algı oluşturmak maksadıyla içeride ve dışarıda yaygın bir kampanya başlatılmıştır. Davalı da ilk günden itibaren söz konusu kampanyayı sahiplenmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında haksız ve gerçek dışı iddialarla kampanyaya katkı sağlamıştır. 17-25 Aralık yargı darbesi ile ilgili ortaya çıkan gerçekler ışığında söz konusu kampanyanın 17-25 Aralık yargı darbesine meşruiyet kazandırmak amacıyla planlanıp icra edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. 17-25 Aralık darbesinin azmettiricilerinin, Türkiye'de başarısız olmanın verdiği kin ve öfkeyle ABD'de adli soruşturma kılıfı altında benzer iddialarla dava açtığı ve davanın kamuoyuna yansıtıldığı bugünlerde, aynı kampanyanın FETÖ tarafından başlatılması ve eş zamanlı olarak davalı ve genel başkanı olduğu parti tarafından asılsız iddiaların dile getirilmesi ve hakarete varan ifadelerle kullanılması, yukarıda ifade edilen işbirliğinin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Davalının işbu davaya konu açıklamaları, FETÖ tarafından üretilen ve örgüt üyeleri tarafından yayılmaya çalışılan yalanların birebir tekrarından ibarettir."
YURT DIŞINDA PARASI OLDUĞU İDDİASINI İSPATLAYAMADI
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurt dışında parası olduğunu iddia ettiği, bunu ispata davet edildiği ancak iddiasını ispat etmek bir yana, iddiayı dile getirmekten sarfı nazar etmeye başladığı kaydedildi. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın yakınlarının yurt dışına para aktardığını iddia ettiği, iddiasını ispata davet edildiği ancak ispat bağlamında sunduğu belgelerin yurt dışına para transferiyle ilgili olmadığının kısa sürede anlaşıldığına yer verildi. Dilekçede, "Bu koşullarda davalının mesnetsiz ve dayanaksız iddialar sebebiyle pişmanlık duyup, Sayın Cumhurbaşkanımızdan özür dilemesi gerekirken, yeni yalanlarla kampanyayı sürdürmeye çalışması, artık saplantıya dönüşmüş kör bir düşmanlık varlığını ortaya koymaktadır." değerlendirmesi yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı bütün dava ve şikayetlerden vazgeçtiği anımsatılarak, "Geçmişte olduğu gibi bugün de Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu iyi niyetin, davalıda hiçbir insani karşılığının bulunmaması insanlık adına üzüntü vericidir. Davalı, Sayın Cumhurbaşkanımıza duyduğu husumetin artık bir klasiğe dönüşen seçim yenilgileriyle de izahı mümkün gözükmemektedir" ifadesi kullanıldı.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'ndan, 22 Aralık'taki konuşması için 100 bin, 24 Aralık'taki konuşması için de 150 bin lira olmak üzere toplam 250 bin lira manevi tazminat talep edildi.