Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslararası örgütlerin işlevsiz olduğunu, ölen Müslüman olduğunda körleştiğini bir kez daha gördük." dedi.

Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazeteci Erdoğan'a, yıllar önce Birleşik Milletler Genel Kurulunda "Dünya 5'ten büyüktür" dediğini anımsatarak, "Suriye, Ukrayna ve şimdi de Filistin'de yaşananlar karşısında aslında teziniz doğrulandı. Yani BM iyi bir duruş sergileyemedi. BM'nin daha işlevsel hale gelmesi için somut olarak ne olmalı?" sorusunu yöneltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruya şu yanıtı verdi:

"Her şeyden önce dünyanın beşten büyük olduğunu kabullenenler bu 121 ülke oluyor. Ortaya koydukları tavırla dediler ki 'Evet dünya beşten büyüktür.' 121 ülke 'Bak biz sizin gibi düşünmüyoruz, biz burada adaletin yanında, daha adil bir dünya mümkündür anlayışıyla adım atıyoruz ve oylarımızı İsrail-Filistin arasındaki bu adeta savaşta, mazlumların yanında yer almak suretiyle tavrımızı koyuyoruz.' dediler. Bu bana göre önemli bir sınavdı. Fakat şimdi yine diyorum. Bu işi devam ettirmemiz ve daimi üyeler de dahil bu 194-195 ülkenin burada adeta yanımızda yer aldığını görmek, ona göre adımları atmamız gerekiyor. Çünkü Birleşmiş Milletlerin kuruluş amacı işlevsiz bir duruma şu anda gelmiş vaziyette."

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dahi şu anda bir netice alamadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yani bir tane üye orada ters davransa hiçbir şey yok. Şimdi bunları bizim Birinci Dünya Savaşı sonrasına değil, sıfırdan başlayacak bir adımı önce ülkelere kabul ettirmemiz lazım ve hep birlikte de bu adımın atıldığını bütün dünyanın görmesi lazım. Barışı korumak üzere kurulmuş bir uluslararası yapının ardı ardına çıkan savaşları seyretmesi ne anlama geliyor? Birleşmiş Milletlerin de günün sonunda dağılıp tarihe karışmaması için revize edilmesi, adaletsiz yapısının değiştirilmesi ve yaptırım gücü olan, işlevsel, hatta caydırıcı bir yapı kazanması şarttır.

Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslararası örgütlerin işlevsiz olduğunu, ölen Müslüman olduğunda körleştiğini bir kez daha gördük. Küresel sistemin adaletsizliği, uluslararası kuruluşların güçten yana olduğunu, 5 ülkenin menfaatleri doğrultusunda küresel nizama yön verdiklerini hep söyledim, söylemeye devam edeceğim. Dünyanın beşten büyük olduğunu söylediğimizde bazıları bunu kuru bir slogan zannediyor. Bu aslında bir adalet manifestosudur."

Kendini güncellemeyen, yenilemeyen hiçbir yapının yeni dünya düzeninde varlık gösteremeyeceğini belirten Erdoğan, "İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan bir yapının da güncellenmesi artık elzemdir. Birleşmiş Milletlerdeki daimi üyelik ve veto sistemi değiştirilmeli. Dünyanın geleceği, halkların yaşamları veto hakkına sahip 5 ülkenin insafına bırakılamaz." dedi.

"Dünyada kimin hayatta kalacağına, kimin öleceğine, kimin kıtlığa mahkum olacağına, kimin zengin ve refah içinde bir yaşam süreceğine beş ülkenin karar vermesi kadar saçma bir şey olabilir mi?" diyen Erdoğan, beş ülkeden birinin "savaş olsun" derse diğer bütün ülkelerin elinin kolunun bağlandığını kaydetti.

Erdoğan, "Beş ülkeden biri 'Bu benim himayemde, buna dokunamazsınız' derse himaye edilen ülkenin terörist yöntemleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi zemininde meşru sayılıyor. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in de dediği gibi 'Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa.'" diye konuştu.

- "Siyasi ve stratejik işbirliklerini her geçen gün artırıyoruz"

Birleşmiş Milletler sisteminin bir noktada tıkandığını, bir taraftan da dünyada çok ciddi kriz alanları bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bu konulara eğilecek, etkin çözümler bulabilecek uluslararası kuruluşlara ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Bu noktada Türk Devletleri Teşkilatının öne çıkmaya başladığını belirten Erdoğan, "Türk Devletleri Teşkilatı bundan sonra küresel ve bölgesel tıkanıklıklarda daha ön planda olacak diyebilir miyiz?" sorusuna, "Bizler Türk Devletleri Teşkilatının güçlenmesini, birlik içinde gücünü ortaya koymasını bu nedenlerle de istiyoruz. Uluslararası kuruluşlara örnek olacak kararlar almalı ve bölgesel, küresel sorunlara somut çözümler üretmeliyiz." yanıtını verdi.

Teşkilatın en son "Türk Devri" teması ile toplandığını ifade eden Erdoğan, "Türk Devri" söyleminin aslında bütün bunları da kapsadığını söyledi.

Her alanda verecek güçlü mesajlar olduğunu, bundan sonra da Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlara örnek olacak adımlar atmak için çabalayacaklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu nedenle bizler Türk Devletleri Teşkilatımızı 21. yüzyılın parlayan yıldızı olarak tanımladık. Siyasi ve stratejik işbirliklerini her geçen gün artırıyoruz. Teşkilat üye ülkeleri olarak ekonomiden politikaya, kültürden turizme, eğitimden spora kadar birçok alanda işbirliği yapıyoruz. Türk devletleri olarak birliğimizin, beraberliğimizin ve kardeşliğimizin perçinlenmesi sadece teşkilatımıza değil, dünyaya da bir anlamlı yol açacaktır. Savaşları, yıkımları, küresel felaketleri, politik açmazları seyreden değil, kapsamlı olarak değerlendiren, uygulanabilir ve sürdürülebilir çözümleri yol haritalarına dönüştürebilen bir teşkilattan söz ediyoruz. Birlikten doğan gücümüzün etkisiyle de uluslararası meselelerde söz sahibi olacak ve insanlığa anlamlı çıkış yolları sunabiliriz. Çünkü biz barış ve istikrara katkı yapan, küresel meselelerin çözümünde öncü rol oynayan bir Türk dünyası hedefliyoruz."

- "Bireysel başvuruyla ilgili yasal düzenlemeye gitmek zor bir olay değil"

"Son birkaç gündür devam eden yargıyla ilgili tartışmalar var. Siz bir hakem rolü oynayabileceğinizi, iki tarafla da görüşebileceğinizi söylediniz. Acaba öncelikle hızlı bir şekilde yetki çatışmalarının önüne geçmek adına bireysel başvuru konusunda yasal düzenlemeye gidilebilir mi? Yargı kurumlarının başkanlarıyla görüşecek misiniz?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Yani bireysel başvuruyla ilgili yasal düzenlemeye gitmek zor bir olay değil. Bütün iş Cumhur İttifakı'nın alacağı karara bağlı, atacağı adıma bağlı. Fakat bireysel başvuruyu hallettikten sonra iş bitmez. Bundan sonra bu bireysel başvurunun dayandığı kapı neresi olacak? Yine Anayasa Mahkemesi olacak. Önce Anayasa Mahkemesinin buna hazır hale gelmesi lazım. Zira birçok yasal düzenlemeler Anayasa Mahkemesine gidiyor, Anayasa Mahkemesinde ters yüz ediliyor. Burada da parlamento böyle bir kararı alır ama bu karar Anayasa Mahkemesi tarafından ters yüz edilirse, bu zaman kaybından başka bir şeye yaramaz. Onun için parlamento şu anda malum plan bütçe çalışmalarına devam ediyor. Ama bireysel başvuruyla ilgili olarak, bunu zamanında Anayasa Mahkemesinin çalışmalarına hız kazandırır diyerek çıkarttılar. Şu anda bir öğrendim, dedim ne kadar bireysel başvuru var? Yanıt 130 bin. Demek ki Anayasa Mahkemesinin çalışmalarını hızlandırma hedefini sağlamamış maalesef. Bunların üzerinde durmak, hayali davranmamak lazım.

Tabii en son Yargıtay Başkanının yaptığı açıklama, bu da tabii manidar. Bir önceki seyahatimizde ben bir ifade kullanmıştım. Demiştim ki Yargıtay üyeleri sadece hukukçulardan oluşuyor. Ama Anayasa Mahkemesi üyelerinin içinde hukukçular olduğu gibi bunların yanında valiler vardır, bunların yanında iktisatçılar vardır, sosyologlar vardır, vesaire. Böyle de olması zaten gerekir. Ama misyonu noktasında ağırlık nerededir? Yargıtay'dadır. Orada Anayasa'dan tutun, ticaret hukukuna, iş hukukuna varıncaya hepsi Yargıtay'da. Buradaki kavganın tarafı olacak halim yok, o ayrı bir şey. Ama işin hakemliğine gelince bu hakemliği yapmada tabii bize görev düşebilir. O da bize yine Anayasa'nın yüklediği bir görevdir Cumhurbaşkanı olarak. Temennimiz odur ki tabii böyle bir gerilim olmasaydı. İki yargı kurumunun başkanlarıyla görüşme konusuna gelirsek. Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm. Yargıtay Başkanı'yla zaten görüştük. Anayasa Mahkemesi Başkanı'yla da gerekmesi halinde görüşürüz. Görüşmemek diye bir şey söz konusu değil."

(Bitti)