Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk, 9'uncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze'ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlediğini bildirdi.

Orta vadeli programın güçlendirilmesinde üç temel öncelikleri bulunduğunu belirten Erdoğan, bunların kamuda tasarruf artışı, yatırımın önceliklendirilmesi ve yapısal reformları hızlandırmak olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin geleceğinin, yatırım, üretim, istihdam ve ihracatla şekilleneceğini vurgulayan Erdoğan, "Büyüme potansiyelimizi güçlendirmenin yolu, verimliliği ve rekabeti artırmaktan, yüksek katma değere odaklanmaktan geçiyor. Savunma sanayinde yakaladığımız ivmeyi diğer alanlara da teşmil ederek inşallah hedeflerimize ulaşacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya savaşlar çatışmalar, siyasi ve ekonomik krizler ile sosyal çalkantıların kıskacında adeta kıvranırken, Türkiye'nin bölgesinin istikrar adası olma vasfını koruduğunu belirtti. Erdoğan, bunun gerisinde dış politikada takip edilen dengeli ve ilkeli siyaset ile savunma sanayi alanındaki tarihi başarıların olduğunu söyledi.

Gazze krizinin ilk gününden itibaren, ateşin bölgeye yayılma riskine dikkati çektiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bir taraftan akan kanın durması diğer taraftan bölgeye insani yardımların ulaştırılması için çabalarken, gerilimin daha fazla tırmanmaması için de her seviyede yoğun gayret gösterdik. Türkiye, bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk, 9'uncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze'ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlemiştir. 7 Ekim'den sonra İsrail'e yönelik ihracat kısıtlamasına öncülük eden ülke Türkiye'dir. Bu hakikate rağmen hükümetimiz maalesef çok haksız, insafsız, buram buram fırsatçılık kokan ithamlara maruz kalmıştır. Özellikle böyle olmadığını bal gibi bildikleri halde jet yakıtı konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye, katliamların çok öncesinde İsrail'e askeri amaçla kullanılabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir."

- "Gazze krizinde de kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz"

Erdoğan, zaman geçtikçe bu "ahlaksız" kampanyaların arkasında hangi hesapların ve odakların bulunduğunun ortaya çıkacağını dile getirerek, "Biz doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz, ülkemiz ve bölgemiz için en hayırlı olan yolda yürümekten geri durmayacağız. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak, Ukrayna'daki savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek, Irak'ta DEAŞ terör estirdiğinde nasıl imkanlarımızı seferber ettiysek, Sudan'daki kardeş kavgasını bitirmek için nasıl kendimizi paraladıysak, Gazze krizinde de kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Son 7 aydır önüne geçmek için uğraştıkları tehlikelerin peyderpey gerçekleşmeye başladığını gördüklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hafta sonu yaşanan hadiseler hem Batı'nın çifte standartlı tutumunu hem de tüm bölgeyi sarabilecek bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını göstermiştir. Son olayda problemin kaynağı doğru tespit edilmelidir. Sadece 13 Nisan gecesine bakarak bir değerlendirmede bulunmak, hakkaniyetli, adaletli ve ilkeli bir tavır olmayacaktır. 7 Ekim'den bu yana İsrail hükümeti, ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail'in uluslararası hukuku ve Viyana Sözleşmesi'ni çiğneyerek, Şam'daki İran Büyükelçiliği'ni hedef alması, bardağı taşıran son damla oldu. İsrail yönetiminin uluslararası teamülleri ayaklar altına alan hoyratlığına birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı."

- "Öncelikle kınanması, telin edilmesi gereken Netanyahu'nun ta kendisidir"

Erdoğan, aylardır İsrail'in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanların, İran'ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Oysa burada öncelikle kınanması, telin edilmesi gereken Netanyahu'nun ta kendisidir. Gazze'de kadın, çocuk, bebek, sivil demeden 34 binden fazla masumu katleden, haber yapma dışında hiçbir gayesi olmayan basın mensuplarını öldüren, okulları, kiliseleri, camileri, mülteci kamplarını, hatta yardım malzemesi almak için sıra bekleyen insanları bombalayan, tam 193 gündür tüm dünyanın gözleri önünde soykırım uygulayan, tüm bunlarla birlikte kamuoyu baskısını azaltmak için her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu'dan başkası değildir."

Netanyahu'nun siyasi ömrünü uzatmak adına hem kendi vatandaşlarının hem de tüm bölge halklarının canını tehlikeye attığını vurgulayan Erdoğan, "Şurası tartışmasız bir gerçektir. 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir. Bu gerçeği kabullenmeden yapılan açıklamaların, tansiyonu düşürmek adına hiçbir fayda getirmeyeceği kanaatindeyiz." değerlendirmesini yaptı.

- "Gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz"

Türkiye olarak özellikle son iki gündür Gazze'deki katliamların geri plana itilmemesi için temasları daha da artırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Dışişleri Bakanımız Amerikalı, İranlı, İngiliz, Ürdünlü muhataplarıyla ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'yle görüştü. Bizim de dün Katar Emiri Şeyh Temim ile bir telefon görüşmemiz oldu. İnşallah telefon diplomasimize bu hafta boyunca devam edeceğiz. Tüm tarafların şu hakikatin idrakinde olması gerekiyor, gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz. Ateşe körükle gitmenin de Netanyahu yönetimini sürekli şımartmanın da hiç kimseye hayrı dokunmaz. Tüm aktörleri artık saldırılara son vermeye ve sorumluluk içinde hareket etmeye davet ediyoruz. Gazze'de zulüm ve soykırım durmadıkça bölgemizin yeni gerilimlere gebe olduğu açıktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 193 gündür ortadaki tek mağdurun, mazlum Gazze halkı olduğuna işaret ederek, İslam alemi ve Arap Ligi başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkesin, seslerini daha fazla yükseltmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu amaçla tüm kapıları zorlamaya, elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Son hadiselerde insansız hava araçları başta olmak üzere savunma sanayi alanındaki atılımların önemini bir kez daha gördüklerini anlatan Erdoğan, göreve geldiklerinde yüzde 80'ler düzeyinde olan dışa bağımlılığı, bugün yüzde 20'lere indirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 16-17 yıl önce İsrail'den hangi zor şartlarda insansız hava araçları temin edildiğini, o günleri hatırlayanların çok iyi bildiğini dile getirerek, "Ciddi rakamlar ödeyerek, binbir nazla ülkemize satılan Heronlar sürekli arızalanmaları sebebiyle tam manasıyla bize bir fayda sağlamadı." dedi.

Sadece insansız hava araçlarında değil tabanca dahil her türlü silah ve mühimmatta başkalarına bağımlı olmanın sıkıntısının çok çekildiğini anlatan Erdoğan, "Öyle günler oldu ki ücretini peşin ödediğimiz silahlar bile teslim edilmedi. Suriye'ye yönelik harekatlarımızda müttefiklerimizin ambargosuna maruz kaldık. Buradan şunu açık ve net ifade etmek isterim, şayet biz, kendi göbeğimizi kendimiz kesme iradesi göstermeseydik, bugün aynı sorunları halen yaşıyor olurduk." ifadelerini kullandı.

- "Ülkemiz 110'dan fazla ülkeye yüksek kaliteli hafif silahlar ve tabanca ihraç ediyor"

Erdoğan, 850'yi aşkın savunma sanayi projesi ve 90 milyar dolarlık proje hacmiyle bu alanda kendi kendine yeten ülke konumuna ulaşıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"TB2, Akıncı, ANKA ve AKSUNGUR silahlı insansız hava araçlarımızla SİHA teknolojisinde dünyada ilk üç ülke arasındayız. Yakın çevremizdeki savaşların vazgeçilmez unsuru olan kamikaze İHA'lar da savunma sanayi şirketlerimiz tarafından üretiliyor. Savunma sanayi ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülke sayısı 185'e çıktı. İHA ve SİHA'lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere ihraç edilen ürün çeşidi ise 230'u buldu. 2012'den bugüne kadar toplam 50 ülkeyle 770 insansız hava aracı için sözleşme imzaladık. Sadece 2023 yılı İHA ihracatımızın toplam tutarı 1,8 milyar dolara ulaştı. Bir dönem tabanca dahi verilmeyen ülkemiz 110'dan fazla ülkeye yüksek kaliteli hafif silahlar ve tabanca ihraç ediyor."

Şubat ayında beşinci nesil savaş uçağı KAAN'ın ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin KIZILELMA ve ANKA III ile artık bu alanda farklı bir lige yükseldiğini vurguladı.

Bundan 10, 15, 20 sene önce tohumlarını serptikleri projelerin bugün meyvelerini toplamaya başladıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti

"Türkiye'nin gurur kaynağı olan savunma şirketlerinin ahlaksızca hedef alınmasının gerisinde işte bu eşsiz başarı hikayesi vardır. Zihni sömürge haline getirilmiş beşinci kol elemanları, yerli ve milli firmalarımıza, ülkemizin yüz akı teknoloji projelerine saldırarak, iplerini ellerinde tutanlara karşı diyet borçlarını ödemeye çalışıyor. Maalesef ülkemizde muhalefet aktörleri de bunlara destek veriyor, sahip çıkıyor, müfterilerin gönüllü avukatlığını üstleniyor. Savunma şirketlerimize yönelik bu hayasız akınlar karşısında elbette teslim olmayacak, asla geri adım atmayacağız. Terör örgütlerine nefes aldırmayan, güvenlik güçlerimizin eli, kolu, gözü olan, Türkiye'nin itibarını ve nüfuz alanını artıran, Türk ekonomisine katma değer üreten, hasılı her alanda iftihar vesilemiz olan şirketlerimizin yanında olmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden mücadele edeceğiz."

(Bitti)