Cumhurbaşkanı Erdoğan: Doğu'da oylar tırmanacak

Cumhur İttifakı'nı çekemeyenlerin olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bizim Güneydoğu'da, Doğu'da belli bir oy rezervimiz var. Oy rezervimiz 'cumhur ittifakı' sayesinde kesinlikle tırmanmaya devam edecek. Tırmanacak" dedi.

ALİ ADAKOĞLU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün AB Konseyi Dönem Başkanı Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov'un ev sahipliğinde Varna'da gerçekleştirilen Türkiye-AB Zirvesi'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin ardından Türkiye'ye dönüşte uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Zirvede Türkiye-AB ilişkilerini ve bölgesel konuları değerlendirdiklerini belirten Erdoğan, "Varna'da Türkiye-AB ilişkilerini ele aldık. Geri kabul anlaşmasından tutun, serbest ticaret anlaşmalarına, göç meselesine, mülteciler meselesine varıncaya kadar muhtelif konuları ele alma imkanımız oldu" dedi.

Mutabakata vardık

Ele alınan başka bir konunu ise Gümrük Birliği Anlaşması olduğunu bildiren Erdoğan, "İş birliğimizi ilerletme noktasında ne gibi adımlar atılabileceğini konuştuk. Bunların üzerinde de Sayın Junker ve Sayın Tusk ile bir mutabakat oluştu. Önümüzdeki ay yayınlanacak olan ülkemize dair Avrupa Birliği komisyon raporunun adil ve dengeli olması hususundaki beklentimize de kendilerine ifade ettik" dedi.

Terörle mücadelede taviz vermeyeceğiz

Terörle mücadele konusu da masaya yatırıldığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin atacağı adımları anlattıklarını kaydetti. Erdoğan, şunları kaydetti: "Gerek DEAŞ'a karşı, gerek PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleden taviz vermeyeceğimizi; bu hususta geri adım atmayacağımızı kendilerine ifade ettik. Bizim Kürtlerle bir problemimiz olmadığını, sadece terör örgütleriyle problemimiz olduğunu anlattık. Terör örgütlerinin safları arasında ABD dahil Batı'dan gelmiş yabancı savaşçılar da var. Bunlar haberlere de yansıdı. Biz, terör örgütleri arasına ayrımcılık yapılmasın istiyoruz. Terör terördür; iyisi kötüsü olmaz. Bu konularda hassas olunması gerektiğini anlattık. Afrin'de terör örgütünün açtığı tünelleri, tünellerin altında teröristler için kurulmuş hastaneleri, ameliyathaneleri, orada ele geçirilen UNICEF ilaçları gibi konuları kendilerine görüntüler eşliğinde aktardık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilere verdiği röportajdan satırbaşları aşağıda yer alıyor:

İttifakı kıskanıyorlar

-Mersin'deki mitingde bozkurt işareti yaptınız. Bu konuyu Bahçeli ile konuştunuz mu hiç?

Rabia'yı sayarken, spontane biçimde olmuş o işaret. Hatta ben farkında bile değildim, konuşma bittikten sonra arkadaşlar söylediler. İrademizin dışında oldu ama güzel de oldu.

-AK Parti il kongreleri çerçevesinde, Diyarbakır ve Mardin'de gittiniz. Her iki şehirde de kalabalığın yanı sıra coşkulu bir hava vardı. 'Cumhur ittifakı' Kürt seçmeni olumsuz etkiler mi sizce?

Güneydoğu'da olumsuz bir hava konusu değil. Bizim orada zaten belli bir oy rezervimiz var. Dolayısıyla 'cumhur ittifakı', iddiaların tam aksine, oralardaki MHP'li kardeşlerimizin bizlerle dayanışma ruhunu teşvik ediyor. Zira geçmişteki durum farklıydı ama bugünkü durum çok daha farklı. Ben inanıyorum ki 'cumhur ittifakı' ile birlikte bizim Güneydoğu'daki oy potansiyelimiz çok daha farklı gelişecek. Bunu speküle etmeye çalışanlar yok mu? Var. Niye? Kıskanıyorlar çünkü. Bizim zan Güneydoğu'da, Doğu'da belli bir oy rezervimiz var. Oy rezervimiz 'cumhur ittifakı' sayesinde kesinlikle tırmanmaya devam edecek. Tırmanacak. Bunun bizlere getireceği bir başka artı değer ise yerel seçimlerde görülecek. Yerel seçimde de inşallah biz bunun neticesini çok farklı şekilde alacağız diye düşünüyorum.

Devlete güven artı

Mesela o gün Diyarbakır'da salon dışında toplananlara ilişkin resmi rakam, 80 bin kişi! Salonun içinde de yaklaşık 7 bin kişi vardı. Ama coşku heyecan, çok çok farklıydı. Kongre'den sonra Sur'a geçtik, orada da resmi rakama göre 20 bin kişi vardı. Orada da coşku ve heyecan çok çok farklıydı. Ben oralarda durumun daha da iyi olacağını düşünüyorum. Bölgenin bizi sahiplenişi çok farklı. Hele hele Kırklar Dağı var orada; PKK'lılar, PKK'lı müteahhitler oradaki binaları kendileri için yapmışlar. O binaların hepsi yıkıldı. Bu tür gelişmeler halkın özgüvenini daha da artırdı. 'Demek ki devlet bizim yanımızda' diyorlar şimdi.

Gönüllerin dayanışması olacak

-Yerel seçimlerde ittifakla ilgili bir şekil verildi mi? Cumhur ittifakı genel seçimde devrede olacak ama yerel seçimlerde nasıl olacak bu iş?

Yerel seçimle ilgili Bahçeli'nin 'Yerel seçimde ittifak olmaz' diye bir açıklaması olmuştu. Yerel seçimde ancak bir gönüllüler dayanışması olabilir. Onu da şimdi dillendirmemiz doğru olmaz. Yerel seçime neredeyse daha 10-11 ay var. Onu ancak seçime doğru konuşuruz. Bunları ona göre zamanla şekillendiririz. Bizim hafıza kayıtlarımızda dolaşanlar var, onlarınkilerde dolaşanlar var. Şahsen ben şekillendirebiliyorum, ama bunu tabii beraberce konuşup şekillendirmek çok daha isabetli olur. Uzun ince bir yoldayız. Asıl olan bizim için malum Kasım seçimidir. Kasım seçimine giderken de bizim dayanışma ruhumuzu zedelememek lazım.

-Rakam vermek kolay değil elbet. Ama siz hafta sonu kongre konuşmanızda 'Sandıkları patlatacağız' dediniz. MHP'liler de ittifakla ilgili olarak yüzde 60'ın üstü diye bir rakam telaffuz ediyorlar. Siz bir rakam verebilir misiniz?

Rakam vermeyeyim ama, MHP'li arkadaşların dedikleri rakamlar aslında kamuoyu araştırmalarında da geçiyor. Kamuoyu yoklamalarında benzer rakamlar var. Dolayısıyla bu benzer rakamlardan hareketle bizim inşallah o oranları yakalamamız şart diye düşünüyorum.

Vize serbestisi konusu

-Basın toplantısında, Türkiye'ye yönelik yaklaşımda bir iyileşme olduğunu gözledik. Sizce AB'de bu noktada bir fikir değişikliği, anlayış değişikliği var mı?

Tusk'un ve Juncker'in konuşmalarından bir şeyler almışsınızdır. Bir araya gelinmiş olması; karşılıklı olarak oturup meseleleri konuşmak önemliydi...

-Vize serbestisi konusunda bir beklenti vardı. Bu konuda bir ilerleme olacak mı, bir takvimlendirme söz konusu mu?

Bunu artık Avrupa Birliği Bakanımız Ömer Beyler takip edecek. Biz bugün onlara söyledik. Bu konuda, Şubat'ta kağıt verilmiş, Nisan'da görüşmeler için teknik heyet gelecek. Bundan sonrasını inşallah Avrupa Birliği ve Dışişleri Bakanlarımız takip edecekler. Bakalım Mevlam neyler..."

Sincar'a da gireriz

-Sincar konusunda bir açıklamanız oldu. Bir taraftan Irak'la görüşmeler devam ediyor ama Türkiye ne yapacak tam olarak? Türkiye müdahale edecek mi Sincar'a?

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı, bizim terörle mücadele konusundaki kararlı duruşumuzu ortaya koydu. Irak yönetimi de bu konudaki hassasiyetimizi biliyor. Dün gece bize bir haber gönderdiler. 'Biz şu anda Sincar'da gerekli operasyonu birkaç yoldan başlattık, yapıyoruz' dediler. Olumlu istikamette gelişmeler olduğunu belirtiyorlar. Biz de işin takipçisi olacağız. Sincar'dan teröristler çıkarılıyor ise ne ala. Yok çıkarılmamışlar ise sınırımıza 60 km. mesafedeki Sincar'a da operasyon yaparız.

-Hafta sonunda Azez'deki Tel Rıfatlılar, TSK ve ÖSO'ya bir çağrı gönderdiler. Tel Rıfat ile ilgili yol haritanız nedir şu an? Münbiç'e devam eder mi bu operasyon? Yol haritanız nedir?

Bunlar önceden açıklanacak konular değildir. Hep ne diyorum ben? 'Bir gece ansızın gelebiliriz!' Gidecek olursak, bir gece ansızın gideriz. Bunun takvimini, yol haritasını verip düşmanı uyandırmak zaten doğru da olmaz. Biz bu tür işlerin planlarını komuta kademesi ile aramızda yapar; o doğrultuda harekete geçeriz.

Kıbrıs'ın hakkını koruyacağız

-Doğu Akdeniz'le ilgili daha önce Brüksel'de Türkiye'ye eleştiriler gelmişti. Burada geri adım atmamız söz konusu mu? AB bu olaya nasıl bakıyor?

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları konusundaki tavrımızdan bizim geri adım atmamız söz konusu değil. Biz Kıbrıs adasının ortak sahibi olan KKTC'nin haklarının yok sayılamayacağını söylüyoruz. Orada bulunacak doğalgaz ve petrolde uluslararası hukuk doğrultusunda Kıbrıs Türklerinin de hakkı olduğunu söylüyoruz. Oradaki hidrokarbon kaynaklarına, adanın hem Kuzeyindekileri hem Güneyindekileri eşit oranda ortak olmalı.

Ancak Rum kesiminin derdi başka. Rum kesimi, 'Biz hangi firmaya istersek onlara arama sondaj yaptırırız' diyor. Biz de bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Biz, 'Güney ve kuzey bir araya gelsinler; hangi uluslararası firmaya vereceklerse onun kararını beraber alsınlar' diyoruz. Uluslararası hukuk bunu gerektirir. AB'nin bu meselede tarafsız davrandığını söyleyemeyiz.

-Pınarhisar Cezaevi'nin üzerinden geçtik. Pınarhisar Cezaevi'ne girişinizin üzerinden tam 19 yılı geride bıraktınız bugün itibarıyla.

Keşke sabah hatırlatsaydınız. O kadar oldu mu ya? Ne kadar da çabuk geçiyor zaman! Hayırlı olmuş...

-Varda'daki basın toplantısında, AB yetkilileri 15 Temmuz'da size suikast planlanmış olduğunu bilmediklerinden söz ettiler. Gerçekten bilmiyorlar mıymış? Yeni mi öğrenmişler?

Hayır, yeni öğrenmiş değiller. Onların kastettikleri zamanında hızlı tepki verememiş olmaları.

Mültecilere 31 milyar dolar harcadık

-Türkiye sayesinde Avrupa'ya mülteci akınında ciddi bir azalma yaşandı. Buna rağmen Türkiye'ye vaat ettikleri 3+3 milyar Euro'luk yardımın daha ilk taksitinin tamamını bile vermiş değiller. Bu yardımın kontrolünü doğrudan Türkiye'ye vermiyorlar. BM vesaire üzerinden dağıtıyorlar. Bu hususta ne düşünüyorsunuz?

Şu ana kadar bize aktarılmış olan miktar yaklaşık 1 milyar 850 milyon Euro. Biz mülteciler için 31 milyar dolar yatırım yapmış durumdayız. Bu konuda kendilerine yaklaşık 7 dakikalık video gösterimi de yaptık. Neler yaptığımızı gelin bizzat görün dedim. Ama onlar bizim önerimizden farklı olarak, bu yardımın projeler üzerinden aktarılabileceğini söylüyorlar. Madem öyle, biz onların dilini anladığımızı göstermek için, projeleri hızla devreye sokalım. Sağlık, eğitim vb. konularda neler yaptığımızı projelerle ortaya koyalım. Madem proje bazlı ödüyorlar, o zaman bu dediğimi yapmamız lazım.

AB ile diyalog sürecek

-Varna'daki zirve, AB üyesi kimi ülkelerin Türkiye ile müzakerelere son verilmesi gerektiğinden söz ettiği bir dönemde gerçekleşti. Toplantı olumlu geçtiğine göre, zor sürecin artık geride kaldığını söyleyebilir miyiz?

Tabii ki, 'Her şey dört dörtlük, bütün olumsuzluklar geride kaldı' demek, kendimizi yanıltmak olur. Ama liderler düzeyinde bir araya gelmemiz; beraberce masaya oturup samimi bir şekilde konuşmamız önemliydi. Diyaloğu sürdürme, ilişkilere ivme kazandırma hususunda mutabakat var. Arkadaşlarımızın bundan sonra sıkı markaj yapmaları lazım. Ama olay eninde sonunda, ülke olarak ne kadar güçlü olduğunuzla da alakalı. Güçlü iseniz gelişmeler de daha farklı oluyor. Olumlu gelişmeler, Fırat Kalkanı'nın, Zeytin Dalı'nın, şehitlerimizin, gazilerimizin bereketidir bence.

-ABD Başkanı Trump ile birçok kez telefonda görüştünüz. Anladığımız kadarıyla her görüşmede liderler düzeyinde aslında belirli bir irade ortaya konuyor. Ancak daha sonra CENTCOM, Pentagon veya bir başka kurumun, müttefiklikle bağdaştırılamayacak açıklamalar yapılmasına tanık oluyoruz. Bu son telefon görüşmenizin ardından, artık benzer türden sorunlar yaşanmayacağı yönünde bir kanaat oluştu mu sizde?

Aslında bu süreçte Sayın Trump'ın ekibi de neredeyse tümüyle değişti. Liderler düzeyindeki iradenin sahaya yansıyıp yansımadığını görmek için uygulamalara bakmamız gerekecek.

-İngiltere-Rusya arasındaki casusluk krizi büyüyor. AB'de 14 ülke Rus diplomatlar hakkında sınır dışı etme kararı aldı. Türkiye'ye bu yönde bir baskı var mı?

Konuyla alakalı olarak Dışişleri Bakanlığımız, Türkiye'nin kanaatini gerek NATO'ya gerek AB'ye iletiyor zaten. Bizim tamamen onlar gibi hareket etmemiz söz konusu değil. Bir iddiaya istinaden bazı ülkeler bir adım attı diye, biz de aynı adımı atalım şeklinde bir anlayış içinde olmayız.

Adaletten büyük değilim

Zirvede sınırı geçerek askeri bölgemize girdikleri için tutuklanan iki Yunan askerinin durumunun da konuşulduğunu dile getiren kendisinden bu askerlerin bırakılmasının istendiğini açıkladı. Konunun yargıda olduğunu ifade ettiklerini belirten Erdoğan, "Ailelerinin, konsolosluk yetkililerinin askerleri ziyaret etmekte olduklarını anlattık. 'Siz çok büyük bir ülkesiniz, siz büyük bir Cumhurbaşkanısınız, o iki askerin bırakılmalarını sağlayın' dediler. Ben de cevaben, 'Ben adaletten daha büyük değilim. Olay yargı aşamasındadır. Yargı makamlarının verecekleri kararı beklemek lazım' dedim" bilgisini verdi.

AB çifte standarttan vazgeçmeli

Yunanistan'ın FETÖ'nün darbe girişimine katılan hainleri vermediğini bir kez daha hatırlattığını dile getiren Erdoğan, olayın hakkaniyetle bağdaşmadığını vurguladı. Erdoğan, "Bizim ülkemize darbe yapanlar hala Yunanistan'da. Biz kendilerinden istediğimiz halde bize vermediler. Bu konuda hiç seslerini çıkarmayanlar, iki Yunan askerinin hemen bırakılması gerektiğinden bahsediyorlar. AB'nin Türkiye'ye karşı haksız eleştiri yöneltmek ve çifte standart uygulamak yerine yapıcı bir tutum sergilemesinin, hem münasebetleri iyileştireceğini, hem de işleri kolaylaştıracağını anlattım" açıklamalarında bulundu.

Sıkı markaja aldık

AB ilişkilerinde diyaloğu sürdürme kararı aldıklarını belirten Erdoğan, "Arkadaşlarımızın bundan sonra sıkı markaj yapmaları lazım. Güçlü iseniz gelişmeler de daha farklı oluyor" diye konuştu.

Operasyona hazırız

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı ile terörle mücadele konusundaki duruşu ortaya koyduklarını belirten Erdoğan, "Sincar'ın takipçisi olacağız. Sincar'dan teröristler çıkarılıyor ise ne ala. Yok çıkarılmamışlar ise sınırımıza 60 km. mesafedeki Sincar'a da operasyon yaparız" dedi.