Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın
En büyük 11. kitap cirosuna sahibiz
Çocuklar için yayımlanan kitaplardaki zararlı içerikleri ve bu içeriklerin denetlenmesi meselesini de çocukların korunması için alınacak tedbirlerin bir parçası olarak görmek kanaatimizce yerinde olacaktır. Türkiye'de kitap endüstrisi hızla büyüyor. 2 milyar 100 milyon doları aşan hacmiyle dünya sıralamasında 11'inci en büyük kitap cirosuna sahip ülkeyiz. Kitap üretiminin büyük bir kısmını ders kitapları ve yardımcı kitapları oluşturmakta iken üretilen kitapların yaklaşık %8'i çocuk kitapları kategorisinde. Son dönemde medya aracılığı ile içeriklerinde çocuklar için zararlı unsurlar barındıran kitaplara yönelik birçok haberi müşahede ettik. Cinsellik yahut şiddet içerikleri dolayısıyla çocuklarda pedagojik olarak travmaetkisi yapabilecek bu kitapların bazılarının okullarda dağıtılmış olması, çocuk kitaplarındaki denetim sorununu konuşmamız gerektiğini gösteriyor.
Ayıpları aşalım derken mahrem olan deşiliyor
Örneğin Kayseri valiliği, Oran Kalkınma Ajansıve Kalkınma Bakanlığı destekli olup okullarda dağıtılan "Bohçadaki Sırlar" kitabı, içerik olarak tam anlamıyla ahlaka mugayir muzır neşriyat olarak değerlendirilebilecek bir kitap. Bu kitaba destek veren kurumların hiçbir şekilde içeriğe dair bir denetim yapmadığını valiliğin kitabı toplatma kararından anlıyoruz. Valilik, kitaba bir proje kapsamında destek verdiklerini, kitabın içeriğinin öğrenciler için uygun olmadığı haberinin yayınlanmasından sonra (bu kısımdan anlıyoruz ki valilik kitabın içeriğinden medya yolu ile haberdar olmuştur) "az sayıda dağıtımını yaptıkları kitapları" toplattığını duyurmuştu. Kitabın toplatılma kararının akabinde aynı proje kapsamında okullara dağıtılan "Düş Önüme Yalnızlığım" kitabının da skandal bir içeriğe sahip olduğu anlaşıldı ve Valilik projeyi tamamen iptal etti. Buna mukabil Mikado yayınlarının "Adım Adım Büyüyorum" kitap serisinin "Bu bebekler nereden gelir" kitabı, muzır neşriyat olarak tavsif edilebilecek içeriği ile durumun vahametinin bir diğer veçhesini yansıtmaktadır. Üç boyutlu olarak tasarlanıp 4-7 yaşa uygun hazırlandığı iddia edilen kitap yabancı bir müellif olan DorisRübe'e ait. Mezkur kitap, içeriğindeki resimlemelerle, çocuklarda travma, ebeveynlerde hicap duygusu uyandıracak nitelikte kültürümüze ve geleneğimize yabancıdır.+4 yaş için hazırlanan bu ve türevi kitaplarda kullanılan ifadeler ile illüstrasyonlarda, sıkça ayıp olanı aşalım derken mahrem olanın deşildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yabancı eserlerin kültürümüze uygunluğu irdelenmeli
Müellifi yabancı çeviri eserlerin kültürümüze uygunluğunun irdelenmesi oldukça önemli bir nokta. Bu kitapların ait oldukları kültürde olağan karşılanacak içerikleri, çevirilerinin yapıldığı ülkelerde kültürel transferin bir aracına dönüşebilmekte, evrensel bir çocuk modeli inşasının aparatı da olabilmektedirler. Nar yayınlarından "Kahkaha Gülleri" kitabında babası tarafından kafası kesilen bir çocuk anlatısı ile şiddet içeriğine sahipken, Yücel Feyzioğlu'nun "Açıl Kabağım Açıl" kitabında ise daha dehşetli bir içerik karşımıza çıktı. Kitapta babasıyla evlenmek için zorlanan bir kızın hikayesi anlatılıyordu. Yazar her ne kadar çocuklara enseste karşı bir bilinç aşılamak için bu konuyu tercih ettiğini söylese de, kitabın pedogojik olarak çocuklarda travma yaratacağı aşikar. Bu kitaplar içerikleri ile son bir yılda tartışmaların odağında olan eserlerin sadece küçük bir kısmı. Mezkur kitapların bir kısmı medyaya haber oluşlarından sonra toplatıldı. Lakin içerikleri böylesine sorunlu kitapların toplatılmasınınnihai çözüm olmadığını biliyoruz. Zira toplatılmadan önce bu kitaplar birçok çocuğa ulaştı ve daha vahimi bu kitapların benzerleri hala piyasada dolaşıyor.
Cinsiyet eğitimi de sağlıklı verilmelidir
Sorunun vahameti böylesine aşikarken, bir an önce özellikle çocuk kitaplarının denetimi için çözüm arayışlarına girmek durumundayız. Öncelikle okullarda ders kitapları ve yardımcı kitapların içeriklerinin denetlenmesi için oluşturulan mekanizmaların daha iyi işletilmesi gerektiğinin altını çizelim. Zira dönem başında ders kitaplarında kullanılan bir karikatürü uzun süre tartışmıştık. Ülkemizde okul öncesi eğitimin yaygınlaşması için süren çabalara karşın, Talim Terbiye Kurulu okul öncesi yaş gurubuna dönük kitapların denetimi ile ilgili bir mekanizmaya sahip değil. MEB, okul öncesi eğitimin kitap merkezli olmaması için kitap kullanımına izin vermemekte ve bunun doğal sonucu olarak, böyle bir denetim mekanizmasına ihtiyaç duymamakta. Oysa mevcut duruma baktığımızda, okul öncesi eğitimde kitap materyallerinin kullanımının oldukça yaygın olduğunu görüyoruz. Bu durumun göz ardı edilmesi kabul edilemez. Çocuk istismarı vakalarının sıkça gündeme geldiği ve tahammül sınırlarımızı aştığı bir vasatta çocuklara cinsiyet eğitiminin en uygun ve sağlıklı koşullarda verilmesi gerekir.
Öğretmen ve ebeveynlere büyük görev düşüyor
MEB'in 2017 yılında pilot bölgelerde uyguladığı okul öncesi eğitim materyali ve kitap çalışması içeriği, mahremiyet eğitimini de içerecek şekilde güncellenerek zenginleştirilmeli ve yaygın hale getirilmeli. Birçok aile çocuğunu çok erken yaşlarda kitapla tanıştırmak istemektedir. Bu ihtiyaç ortadayken okul öncesi eğitimde, hem güncellenmiş okul materyaline hem de tavsiye kitaplara ihtiyaç duyulmaktadır. Pedagogların da bulunduğu Talim Terbiye Kurulu komisyonlarında kitapların içerik incelemesinin yapılması elzemdir. Kamu idaresinin kitap piyasasındaki tüm kitapları denetlemesi ne mümkün ne de sansür bağlamında arzu edilen bir durumdur. Bu açıdan öncelikle öğretmenlere, idarecilere, yayınevlerine, STK'lara ve ebeveynlere büyük sorumluluk düşmektedir. Yukarıda zikrettiğimiz kitaplardaki zararlı içeriklerin, çoğunlukla öğretmenler tarafından tespit edilerek gündeme getirildiğini belirtmekte fayda var. Özellikle okullarının kütüphanelerine girecek kitapların, kitap çocuğa ulaşmadan denetlenerek çocukların zararlı içerikten korunmasında öğretmenlerimizin rolü hayatidir. Çocukların ruh sağlığı açısından yayınevlerinin, yayınlamadan önce çocuk kitaplarını incelemesi ve bu amaçla uzman yardımı alması oldukça önemli bir adım olacaktır. Buna mukabil, ebeveynler çocuklarına okutacakları kitapları muhakkak okumalı. Ayrıca veliler, çocuklarının okul kütüphanelerinde yer alan kitapların içerik incelemelerinin yapıldığı komisyonlarda gönüllü olarak yer almalıdır. Zira okul kütüphaneleri yönetmeliğinde kitapların seçiminde velilerin de isteklerinin dikkate alınacağı belirtilmiştir.
İdeolojik yaklaşımların ötesinde düşünmeliyiz
Zararlı içeriğe sahip çocuk kitaplarını denetlemek önemli lakin yeterli değildir. En az kötüyü denetleme kadar, iyi kitap üretimini teşvik edici bir zemin inşa etmek gerekir. Nihayetinde, iyi kitapların öne çıktığı bir zeminde kötü kitaplar doğal bir şekilde piyasadan çekilecektir. Aksi takdirde ailelerin, çocukların eğitimi ve kitapla tanıştırmak için gösterdikleri hassasiyetin karşılığında çocuklarında hiç beklemedikleri sorunlarla ve travmalarla karşılaşmaları mukadderdir. Son olarak belki de en sık yaşadığımız fakat en az konuştuğumuz bir hususun altını çizmekte fayda var. Çocuklar için üretilen kitapların denetimine dair hassasiyetlerimizi ideolojik yaklaşımların ötesine taşımak zorundayız. Yukarda içerik sıkıntısı olduğunu zikrettiğimiz kitapların yazarlarının ve yayınevlerinin farklı dünya görüşlerine sahip oldukları muhakkak. Lakin bu kitapların içeriklerinin medyaya yansıyış biçimlerine baktığımızda dahi bir ideolojik mahalle hassasiyeti ile mevzuun ele alındığını görüyoruz. Oysa bütün siyasi ve ideolojik mülahazaların ötesinde, bu meselede esas olan, gelecek nesillerin ruh ve beden sağlığı ile çocuğun yüksek menfaatidir.