Hatice BİLİCİ
Suriye'deki çocukların psikolojilerinin yerle bir olduğuna işaret ederek, Savaşın Çocukları Belgeseli Yönetmeni Tülay Gökçimen, "Gereken önlemler alınmazsa, Suriye'de psikolojisi yerle bir edilmiş bir nesil geliyor diyebiliriz. Düşünün şu an 5 yaşında olan bir çocuk beş yıldır kamplarda yaşıyor ve. Çoğu babasını hatırlamıyor. Anneler yaşadıkları acıdan dolayı çıldırmanın eşiğine gelmiş. Gerçekten durum çok kötü. Bu çocukları bir an önce eski rutinlerine en azından okul hayatlarına başlamaları gerekiyor.
Savaşın Çocukları Belgeseli
Savaşın Çocukları Belgeseli fragmanını izlediğimde garip bir ruh haline bürünmüştüm. Suçluluk, vicdan azabı, çaresizlik, üzüntü, umutsuzluk, nefretu2026Savaşın Çocukları Belgeseli Yönetmeni Tülay Gökçimen ile yaptığımız sohbette bu karmaşık duyguları aradık. Savaşın soğuk yüzü bu çocuklara ailelerini, yuvalarını, vatanlarını ,geleceklerini kaybettirirken onları izlemekle kalmayalım, onlar için dert edinelim, onlar için yarını inşa etmede bir basamak olalım kaygısı çeken herkese bu belgesel yol gösterici olacaktır.
Tülay hanım sizin yönetmen olarak yola çıkış noktanız çok farklı bu farkı biraz açar mısınız?
Evet biraz farklı oldu. Ben kameramı mazlumların sesini dünyaya duyurmak için kullanıyorum. Bildiğiniz gibi dünyanın dört bir yanında Müslümanlar çok farklı acılar yaşıyorlar. Çoğu zaman seslerini dünyaya duyurmakta zorlanıyorlar. Eğer birileri onları haber yaparsa o acılar yaşanıyor diyebiliriz eğer kimse onları görmezse onların yaşadıklarından kimsenin haberi olmayacaktır. O yüzden kameramla farklı coğrafyalarda çekimler yaparak duyulması gereken sesleri kayda alıyorum.
SESLERİNİ DUYURAMAYAN COĞRAFYALAR
Sondan geriye doğru gidersek Savaşın Çocukları, Suriye Zindanlarında 24 Saat ve Haykırış belgeselleri Suriye'de yaşanan iç savaşı ve bu savaştan en çok etkilenen kadın ve çocukları konu alıyor. Öncesinde de Filistinli mültecileri anlattığımız bir çalışmamız olmuştu adı 'Bitmeyen Gün; Sürgün.' İmam hatip liselerinin kuruluşunu ve kurucusu Mahmud Celaleddin Ökten'i anlattığımız 'Bir Neslin Ardındaki Meçhul Kahraman' ve Metin Yüksel'i anlatan çalışmalarımız olmuştu. İlk belgesel çalışmam Camın Ateşle Dansı'nı çektiğim yer olan Beykoz'a vtr çekmek için gitmiştim fakat camın kumla bütünleşerek geldiği noktadan çok etkilendiğim için çalışmayı uzatarak bir belgesel çalışmasına dönüştü. İlk çalışmamın şimdiki tarzımla hiç ilgisi yok ama şimdi bile ara da böyle şeyler yapmak istiyorum fakat İslam coğrafyasında seslerini duyurmayı bekleyen o kadar bölge ve insan var ki şimdilik bu tarzın dışına çıkamayacağımı düşünüyorum.
Yaptınız belgesellerde savaşın mağdurlarını ele almanızın özel bir sebebi var mı?
Ben ortaokul öğrencisiyken Bosna Savaşı sırasında yaşananları duyuyordum ve bir şeyler yapamadığım için çok üzülüyordum. Suriye'de savaş başladığı zaman da yine olan masum insanlara oluyordu. Kadınlar, çocuklar, bebekler ölüyordu. Mesleğimin hakkını vermek isterim. Kamera kullanabiliyorum, teknik işlere hevesim ve bilgim vardır. Arazi çalışmasına alışkınım. Tehlikeyi hiç düşünmedik dediğim gibi benim canım onlarınkinden kıymetli değil. Onlar da insan ve her türlü acıya maruz kalıyorlar. Eğer bölgeye gidebilmek için bağlantılarınız da varsa siz de benim yerimde olsanız giderdiniz. Orada tek rahatsız olduğum şey insanların anlattıklarıydı. Hatta bölgeye giderken bir trafik kazası yaşadık. Elhamdülillah, büyük bir kazaydı ama burnumuz bile kanamadı tek düşündüğümüz bir an önce o insanlara ulaşabilmekti. Hemen yanı başımızda yaşananlar karşısında, acı yokmuş gibi davranamazdımu2026
Savaşın Çocukları belgeselinin yapımcısı kim ?Hangi bölgelerde çekildi?
Yapımcımız olan İHH İnsani Yardım Vakfı bize her türlü yardımı yaptılar sağ olsunlar. Çekimler çok zordu. Atme kampına gidebilmek için Cilvegözü Sınır Kapısın'dan geçerek yaklaşık 45 dakika yol gittik. Geçtiğimiz yolların her iki tarafında naylonların altında yaşayan insanlar vardı ve İdlib'in simgesi zeytin ağaçlarıu2026 Yerlerde derin yarıklar vardı patlatılan araçların açtığı derin yaralar. Hatta geçtiğimiz hafta iki kere gittiğimiz o bölgeye saldırı oldu. Yine çocuklar öldü. Bizim çocuklara da bir şey oldu mu diye düşündüm şükür ki olmamıştı. Çekimleri hızlı hızlı yaptık. Zamanım olsaydı yapmak istediğim çok şey vardı. Daha çok ayrıntı çekmek isterdim ama kameram sürekli kayıttaydı. Bir yandan çekeceğimiz çocukları tespit ederken diğer yandan kamptaki çocuklarla oynuyorduk. Çevreme baktığımda ben burada bir günü nasıl geçiririm diye düşündüm yani burada yaşamak zorunda kalsam ne olurdu...
ÇOCUKLARDAN AYRILMAK İSTEMEDİK
Hava sıcaktı ve suya ihtiyaçları vardı. Rüzgar şiddetli olduğu için yerdeki toprak uçuyordu çocukları hep toz toprak olmuştu. Hava kararmadan çıkmak zorunda kaldık. Ne o çocukları bırakmak istedim ne de onlardan ayrılmak. Garip bir duyguydu. Sonra Reyhanlı'da sınırdaki hastanelerden birinde ve bir Kur'an Kursundaki yetimlerle çekimler yaptık. Araftaki çocuklarla. Ne Suriye'ye dönebiliyorlar ne de Türkiye'de kalmak istiyorlar. Kur'an şifa olduğu güzel yüzlü meleklerdi. Son olarak İstanbul'a göç etmiş, bir şekilde rehabilite olmuş çocuklarla çekim yaptık. Varil bombasıyla uzuvları kopmuş, annesini, kardeşini bu savaşa kurban vermiş çocuklarla. Onlarla hala beraberim, sürekli görüşüyoruzu2026
Bir röportajınızda çiçek çizmeyi unutan çocuklar diyorsunuz bu söz beni çok düşündürüyor. Üümmetin çocuklarını bu psikoloji ile nasıl bir gelecek bekliyor ?
Suriye'deki çocuklar için bir önlem alınmaz acil bir çalışma yapılmazsa psikolojileri yerle bir olmuş bir nesil geliyor diyebiliriz. Düşünün şu an 5 yaşında olan bir çocuk beş yıldır kamplarda yaşıyor ve hiç dört duvarı olan bir yerde yaşamamış hep çadırda yaşamış. Çoğu babasını hatırlamıyor. Anneler yaşadıkları acıdan dolayı çıldırmanın eşiğine gelmiş. Gerçekten durum çok kötü. Bu çocukları bir an önce eski rutinlerine en azından okul hayatlarına başlamaları gerekiyor.
Bu belgesel aynı zamanda bir yardım çalışması da gösterimler yapılırken büyük yardım organizasyonları da gerçekleşiyor mu?
Şu an bebekler için mama ve bez çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca çocuklar için oyuncak kampanyası başlattık. Her gün bir çağrı geliyor elimizden geldiği kadar yetişmeye çalışıyoruz. Bir gün bir doğum haberi, bir evin kirası bir çocuğun protezi ve niceleri. Savaş devam ederken ihtiyaçlar da son hız devam ediyor. Biz de elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bir de kadınlar için hijyen seti çalışması başladı şimdi. İçinde çadırda yaşayan bir hanımın ihtiyacı olan her şey var. Bulaşık deterjanından, diş macununa kadar her şey. Çalışmaları İHH İnsani Yardım Vakfı Kadın Kolları'yla koordineli gerçekleştireceğiz inşallah.
Bu güzel sohbet için teşekkür ediyoruz Bir sonraki belgesel çalışmanızı merakla bekliyoruz.
Ben teşekkür ederim. Birkaç ay sonra Kudüs Belgeseli ile izleyicinin karşısında olacağız inşallahu2026