TÜSİAD tarafından Cizre'deki tarihi Kırmızı Medrese'de 'Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi: Cizre Buluşması' yapıldı.
TÜSİAD tarafından Şırnak'ın Cizre ilçesindeki tarihi Kırmızı Medrese'de "Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi: Cizre Buluşması" toplantısı yapıldı.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ile Güler Sabancı, Mustafa Koç, Ümit Boyner, Nihat Özdemir, Tarkan Kadooğlu'nun aralarında bulunduğu TÜSİAD üyeleri, Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, Cizre Kaymakamı Şenol Koca ile bölgedeki sivil toplum kuruluş temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantı, Kürtçe müzik eşliğinde başladı.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Kürtçe "Selam Şırnaklılar, selam Cizira Botan" diyerek başladığı konuşmasında, Şırnak'ta, Cizre'de, TÜSİAD üyesi işadamı dostları, arkadaşları ile bulunmaktan mutluluk ve heyecan duyduğunu belirtti.
Yılmaz, çözüm süreciyle beraber ekonominin ne yönde gelişeceğini, ne gibi fırsatların beklendiğini bütün Türkiye'ye ve ekonomi dünyasına anlatmaya ve duyurmaya çalıştıklarını belirterek, "Bundan sonraki ayağında da bölgedeki iş dünyası örgütleriyle takip etmemiz gerekiyor. Bu alt yapı ve imkanlar var olduğuna göre birlikte bir Bölge Yatırım Danışma Konseyi gibi bir oluşum sağlayacağız. TÜSİAD'ın bölge için bir Yatırımcı Danışma Ofisi şeklinde çalışmasını sağlayacağız. Bütün birikimimizle bölgede yatırım yapacak girişimcilerin yanındayız" diye konuştu.
Barışın ve huzurun yokluğunda, refah ve asgari iyi yaşam koşullarının sağlanmasının da mümkün olmadığını vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bugün çok daha farklı bir noktada olduğumuzu memnuniyetle görüyoruz. Bölgenin ekonomik hayatında olumlu gelişmeler var. Şırnak bir sınır kenti olarak; ticaretten, yatırımdan, hizmetlerden pay almak, zenginleşmek istiyor. Dicle Yatırım Ajansı'nın verilerine göre, her ay sınırdan geçen araç sayısı 100 ila 110 bin arasında. 2010 ocak ayına göre 2011 ocak ayında ticaret yüzde 50'den fazla artmış. Organize sanayi bölgelerinin kurulması, yeni açılan şirket sayısındaki artışlar ve nihayet Cizre ve Şırnak'ı dünyaya bağlayacak yeni havaalanının açılmasıyla bu ekonomik gelişmenin güçlenerek devam edeceğini öngörebiliriz. Genel Sekreterimiz Zafer Yavan bölgenin en az gelişmiş 14 ilini kapsayan kalkınma perspektifini çözüm sürecinin başarıya ulaşmasına paralel olarak nasıl gelişeceğini çeşitli senaryolar çerçevesinde bize sunacak. Sonuçlar gayet umut verici. Bu değerlendirmeleri yatırımcılarımızı da umutlandırmasını, heyecanlandırmasını diliyorum."
Yılmaz, "Dünya ekonomisinin hala çıkamadığı kriz hastalığından mücadelesini, boğuşmasını sürdürdüğü artçı sarsıntıların sürdüğü, ülke ekonomisini de sarstığı bugünlerde bölgenin büyümesinin, ülke ekonomisinin büyümesine katkının önemini bilgilerinize arz ediyorum" diyerek, bütün bu olumlu gelişmelerin ve düzenledikleri Cizre Yatırım Zirvesi'nin, ancak çözüm sürecinin başlamasıyla mümkün olabildiğine işaret etti.
Çözüm süreci benimseniyor
Silahların susmasının ülkede büyük ferahlık yarattığını, umutları yeşerttiğini belirten Yılmaz, barışın tesis edilmesi ve ilelebet sürmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Çözüm sürecinin toplumun geneli tarafından benimsendiğini de görüyor, farkediyor, inanıyoruz. Artık bu noktadan geriye dönülemez diyor ve toplumsal enerjimizi kalkınmamıza, refahımıza ve huzuru derinleştirmeye odaklama zamanıdır diyoruz. İçinde bulunduğumuz bu sürecin ufku, demokrasidir. Bu sürecin ufku barıştır. Bu sürecin ufku kardeşliktir ve bu nedenle çözüm sürecine başından itibaren destek verdik, vermeye devam edeceğiz. Süreci dikkatle izliyoruz. Sona eren şiddetin ardından ülkemizi ileriye taşıyacak demokratik reformların, idari yapılanma adımlarının atılmasını bekliyoruz. Bunların yaratacağı olumlu havanın bölgedeki yatırım ortamını her geçen gün geliştireceğine, iyileştireceğine inanıyoruz. Biz de çözüme yatırım için buradayız. Siyaset kendisinden bekleneni yerine getirdiği ve altyapı ihtiyaçları giderildiği ölçüde, piyasa ekonomisi görevini yapacak, kalkınma hızlanacak ve refah artacaktır."
Çözüm yolunda ilerledikçe özel sektörün üzerine düşen görevi yerine getireceğini kaydeden Yılmaz, teşebbüs heyecanı ve dinamizmi ile bu yörenin gelir düzeyinin yükselmesini sağlayacak, insani kalkınmışlık göstergelerinin düzelmesi için gerekli iklimi oluşturacağını bildirdi.
"Demokrasi standartı daha yükseğe taşınmalı"
İş dünyasının gelecek vizyonunun ve bir arada yaşama iradesinin de taşıyıcısı olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Kalkınmada süreklilik, doğru ekonomi politikalarının yanı sıra demokratik çerçeveyi genişletmeye bağlıdır. Çözüm sürecinin kalıcılığı da gene demokratik standartlarımızın yükseltilmesi ile sağlanmıştır. Zaten ülkemizin uluslararası itibarının son yıllarda kaydettiği gelişme, ekonomik performansın yanı sıra demokrasimizin gelişmesi yönünde atılan adımlar sayesinde olmuştur. Sivilleşmede, insan haklarında, kimliklerin, tanınmasında hayli mesafe kat ettiğimizi, gelişme sağladığımızı söyleyebiliriz. Evet söyleyebiliriz ama yetmezu2026 İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konularda da ilerleme sağlamak zorundayız. Artık demokratik standartlarımızın daha yükseğe taşınması ve demokrasi bilincimizin derinleşmesi ihtiyacı ile karşı karşıyayız.
Aslında Gezi Parkı ile başlayarak gelişen katılımcı demokrasi talepleri çözüm sürecinin öngördüğü temel hak ve özgürlüklerle aynı başlık altında değerlendirilebilir. İnsan haklarını en değerli mürşit kılan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin birinci maddesi 'İnsanlar, özgür ve eşit haklara sahip olarak doğar ve öyle yaşarlar' tespitini yapmakta, ikinci maddesi ise 'Siyasi örgütlenmenin amacı, doğal ve dokunulmaz olan insan haklarını korumaktır' ilkesini getirmektedir. Bu çerçevede, Kürt meselesinin çözülmesi de demokrasi anlayışımızın çok daha özgürlükçü, katılımcı, bireysel haklara ve kimliklere saygılı bir derinlik kazanmasıyla mümkün olacaktır. Akan kanın durması büyük bir fırsat kapısı açmıştır. Bunu mutlaka değerlendirmek zorundayız."
AB ile müzakereler
Üç yıllık bir aradan sonra AB ile müzakerelerde yeni bir faslın açılmasını beklediklerini, bölgesel politikalar başlığını taşıyan bu faslın açılmasının uzun zamandır derin komada olan ilişkileri canlandıracağını söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üstelik bölgesel politikalarla ilgili olması nedeniyle bu fasıl kapsamında yapılacak düzenlemelerin Türkiye'de bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi çalışmalarına da çözüm sürecine de katkı yapacağını düşünüyoruz. Ancak maalesef verilecek bir kararla fasıl müzakerelerinin geciktirilmesi ihtimalini dahi bir saat öncesine kadar konuştuk. Bunun zaten sorunlu ilerleyen ilişkilerde bir kriz anlamına geldiğini söylemek bile gereksiz. Biz, gene de kriz yokmuşçasına AB perspektifini muhafaza etmemiz gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. İlişkilerin komada olduğu süre içinde pek çoğumuz AB üyelerinin Türkiye'ye yönelik haksızlıklarından, çifte standardından şikayet ettik, haklıydık da. Ancak dürüst olmak gerekirse biz de Türkiye olarak son yıllarda AB uyum sürecini yeterli derecede heyecan ve kararlılıkla yürütemedik. Aslında bu durumun, bizi reformcu ülke, reformcu yönetim algısından da uzaklaştırdığını ifade etmeliyim. AB'nin krizde olması Türkiye'nin ise yüksek büyüme hızları yakalaması, demokratik reformları ilerletme iradesini zayıflattı."
Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığını, Türkiye'deki kalkınma ve demokrasi mücadelesinin nasıl bir sonuca varacağının hem bölge açısından hem de dünya açısından merakla beklendiğini anlatan Yılmaz, kendi çoğulculuğuyla hem etnik hem mezhepsel olarak barışık, bu meseleleri demokratik bir anayasa çerçevesinde 21. yüzyıla uygun şekilde çözmüş bir Türkiye bu başarısıyla tüm bölge ve hatta dünya açısından dikkatle izlenecek iyi bir örnek teşkil edeceğini belirtti.
Yılmaz, "İşte o zaman, bugün Cizre'de ilk adımlarını atmaya başladığımız bölgesel yatırım ve kalkınma hamlesinin müthiş bir ivme kazanacağını da hep birlikte göreceğiz. Türkiye refahı doğal kaynaklara dayanarak değil, mal ve hizmet üretimiyle, insani sermayesinin zenginliğiyle, yaratıcılığıyla, teknolojiyle ve yeni teknolojilerle haşır neşir yeni nesillerinin hamleleriyle yakalayacaktır. Bu hedefe varılması için kuşkusuz çok çalışmamız, dünyayla rekabet etmemiz, verimli olmamız gerekecektir. Bu konularda ülkenin batısının, doğusunun, kuzeyinin, güneyinin hepimizin, hep birlikte çok çalışması gerekecektir" diyerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bunu becerirsek Güneydoğu Anadolu'daki bir zamanların görkemli merkezleri yeniden canlanacaktır. Hayat; sanat, felsefe ve estetikle zenginleşecektir. Çocuklarımız daha iyi, müreffeh ve özgür bir Türkiye'de ve barış içinde yaşayacaktır. Bizce bu hedef, bu hayal erişilmez değildir. Erişeceğimize de tüm kalbimle inanıyorum. Biz çözüme yatırım için buradayız, çözümün iktisadi paydaşıyız, üretim, yatırım, istihdam boyutlarının temsilcisiyiz. Biz çözümün güvencesiyiz."
Mustafa Koç
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, grup olarak birçok sektörde bölgedeki vatandaşlara hizmet sunduklarını kaydederek, 6. bölge teşvik yasası kapsamında bölgenin potansiyelinin gözardı edilemeyeceğini, bunu da çok ciddi bir şekilde yakından değerlendireceklerini söyledi.
Bunun ilk ve ön şartının barış sürecinin kalıcı ve başarılı bir şekilde sona ermesi olduğuna dikkat çeken Koç, "Bunun için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Önümüzde güzel günler var"
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ise bölgedeki 14 ilin bir çoğunda yatırımlarının bulunduğunu belirterek, grup olarak, bölgedeki yatırımlara büyük önem verdiklerini söyledi.
Batı illerinde kazandığı paralarla doğduğu yer olan bölgede yatırımlar gerçekleştirdiğini kaydeden Özdemir, şunları dile getirdi:
''Çözüm süreci çok önemli bir başlangıçtı, iyi de gidiyor. Artık Türkiye zoru geride bıraktı. Önümüzde güzel günler var. Bunları iyi değerlendirmemiz lazım. TÜSİAD da tam zamanında bu zirveyi düzenledi. Hepimiz yatırım yapmanın heyecanı içerisindeyiz. Doğu ve Güneydoğu'daki yatırımlardan daha cebime bir lira girmedi. Çünkü, 'hep onu büyütelim' dedik, diyoruz. Ben geçekten memnunum. Devlet, bu bölgedeki yatırım için önemli bir teşvik yasasını devreye soktu. Terör de bittiğine, bundan sonra da yaşanmayacağına inandığımıza göre bu teşvik yasası çerçevesinde birçok işadamının bu bölgeye yatırım yapması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu bölge İran, Irak ve Suriye'ye çok yakın bulunmaktadır."
''Hepimiz bu sürece sahip çıkmalıyız''
Eski TÜSİAD başkanı Ümit Boyner de bölgeye ilk kez 1993 yılında geldiğini söyledi.
''Bugün sizlerin gözlerinde gördüğüm umut ışığını çok uzun seneler görmeyi hayal ettim" diyen Boyner, barış süreciyle bölgede hayatın çok değişeceğini anlattı.
Bu konuda herkesin üzerine düşen görevler olduğunu belirten Boyner, şöyle dedi:
"Sadece bu bölgede değil, Türkiye'nin her yerinde yaşayan istisnasız herkesin daha fazla demokrasiye, barışa, diyaloğa sarılması gereken bir gün. Türkiye'nin geleceği için biz mutlaka vatandaşlar olarak bu değerlere sahip çıkmamız gerekiyor. Yıllarca bu bölgede ekonomi düzelirse, terörün sona ereceği konuşuldu. Biliyoruz ki barış ortamı insanların kendini güvende hissetmesi, geleceğe güvenle bakması, ekonomik gelişme için çok önemli. Demokrasi, ekonomik gelişme için çok önemli. Hepimiz bu sürece sahip çıkmalıyız. Son teşvik paketi çok önemli ama en iyi teşvik bu bölgede Türkiye'de demokrasinin derinleşeceğine inanmak diye düşünüyorum. Bence bu yatırımların önünü açacak. Bölgede kadın istihdamını öne çıkaran işletmelerle çalışmaya gayret gösterdik. İnsana yatırım yapmanın bizler için çok büyük sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Esasen bölgede insana yatırım yapmak zorundayız. İş dünyasının bunu insanlık görevi olarak üstlenmesi gerekiyor. Grup olarak bunun arkasında olacağız."
"Kızlar okumak ve eğitilmek istiyor"
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, bölgenin fedakar insanlarının kendilerini çok güzel karşıladıklarını, Nihat Özdemir'e takılarak, "Biz Özdemir gibi buralardan değiliz, biz bütün Türkiyeliyiz diyoruz, Nihat bey" dedi.
Bir süre önce Mardin'de Sakıp Sabancı adına müze yaptıklarını anımsatan Sabancı, çözüm sürecini barış ve kardeşlik süreci olarak adlandırdığını aktardı.
Sabancı, şöyle konuştu:
"Rahmetli Sabancı da böyle şeyleri çok severdi. Mardin'deki müzede önemli bir sergi açtık. Hollanda'dan çok kıymetli, İstanbul'a bile gelmemiş eserler geldi. Hollanda'dan güvendiler, yolladılar. Nereye, Mardin'e... Artık burada Avrupa standartlarında bir sergi var. Bu bize umut veriyor. Sabancı Vakfı olarak kadın ve kız çocukların insan haklarıyla ilgili çok çalışıyoruz. Çocuk gelinlerle ilgili yapılan toplantıda önüme rakamlar geldi. Sevmediğim, hoşlanmadığım Türkiye'nin gerçekleri var. 18'den önce evlenen kızlarımız var. Okula gidemiyorlar, evleniyorlar. Ama bakıyorum rakamlara bu bölgede daha fazla. Toplantıda dedim ki, ben bu sürece barış ve kardeşlik süreci diyorum. Süreci başarıyla sonuçlandırmamızla 'Türkiye uçar' dedim. Mardin'de 220 kişilik kız yurdu yapıyoruz. Şimdiden gelen talep, bunun 2-3 katı. Demek ki kızlar okumak ve eğitilmek istiyor. Bu bölge uçacaksa kızları okutacaksınız. Bölgenin insanları, önce siz güvenip yatırım yapacaksınız."
"Nereden nereye geldik demeyi arzuluyorum"
Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Harika Güral ise bölgenin çok büyük potansiyele sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin uzun yıllardır şiddet olayları yaşadığını söyledi.
Türkiye'nin tek kanatla geleceğe uçamayacağını kaydeden Güral, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemiz, kanatlarını açıp geleceğe umutla ve güçle uçacaktır. Bunun için bölgenin kalkınmasında gençlerin kazandırılmasını çok önemsiyorum. 10 yıl sonra buralara tekrar geldiğimizde burada onlarca sanayi bölgelerinin doğduğunu, otel yatırımlarının yapıldığını, katma değerin burada oluştuğunu görmeye çok arzu ediyorum, Çocuklarımızla da 'nereden nereye geldik' demeyi paylaşmayı çok arzu ediyorum. Bölgede yatırım yapmak için grubun adına fırsatları kolluyoruz. Çalışmalarımızı yapıyoruz."
Süleyman Onatça
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça da burada hazır olan bölge iş insanları ile yapacakları görüş alışverişinin bölgenin ekonomik olarak kalkınması için yapılması gerekenleri de ortaya çıkartacağını belirtti.
Bölgede eğitim, işsizlik, altyapı gibi temel sorunlar olduğunu ifade eden Onatça, "Tabii ki bu konuda atılan adımlara olumlu bakıyoruz. Ancak, bölgenin Türkiye ortalaması ile arasındaki farkı kapatmak ve bölgesel kalkınmayı sağlamak için ulaşım, kentsel altyapı, yer sorunu gibi sorunların yanında sosyal gelişmişliği artıracak eğitim, kültür, spor ve eğlence yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor" dedi.
Vali Özkan
Şırnak Valisi Vahdettin Özkan da "TÜSİAD'ın bu dönemde gelmesi Şırnak, bölge ve Türkiye için bir şans" dedi.
Vali Özkan, Türkiye ekonomisinin lokomotifi, temel dinamikleri ve geleneksel olarak ana taşıyıcı kolonları hükmünde olan ilgili meslek kuruluşlarının, üst düzey yöneticilerinin Cizre'de olmasının ekonomik kalkınma ve günümüz toplumunun Türkiye'nin ve bölgenin hasret olduğu normalleşme sürecini paylaşmalarının sevindirici olduğunu söyledi.
Şırnaklı işadamları Tarkan Kadooğlu ve Senan İdin Cizre ve Silopi ilçesinde yatırım yapmak için karar aldıklarını açıkladı.
Toplantıdan notlar
Toplantıda, aralarında TÜSİAD Başkanı Yılmaz'ın da bulunduğu bazı TÜSİAD üyelerinin katılımcıları Kürtçe selamlaması büyük alkış aldı. Zirve Ortadoğu'nun en önemli ilim yuvalarından biri olan 14. yüzyıldan kalma Kırmızı Medrese'de düzenlendi. Medresenin bahçesinde yapılan zirveye Cizreliler yoğun ilgi gösterdi. Havanın sıcak olması nedeniyle bahçenin üstü branda ile kapatıldı ve çok sayıda seyyar klima ile ortam serinletildi. Yoğun ilgi nedeniyle TÜSİAD üyeleri tarihi medreseye girmekte zorlandı.
Toplantı öncesinde TÜSİAD üyeleri Cizrelilerle davul zurna eşliğinde halay çekti. TÜSİAD üyelerine, yöreye özgü puşi hediye edildi. Zirvede işadamlarının konuşmaları "Türkiye sizinle gurur duyuyor, Cizre sizinle gurur duyuyor" tezahüratları ile kesildi. Davetliler, Şırnak Barosu Lokali'nde verilen yemeğin ardından karayoluyla Mardin'e hareket etti.