Yargıtay tarafından Ankara'daki bir otelde 'İş Süreçlerinin Yeniden Yapılandırılması ve Verimlilik Kontrolü Projesi Açılış Sempozyumu' gerçekleştirildi. Sempozyuma, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkan Vekili Mehmet Yılmaz ve yüksek yargı organları mensupları katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Cirit, anayasanın 141. maddesine göre davaların en az gider ve en mümkün süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirterek, geciken adaletin adalet olmadığını söyledi. Cirit, bu nedenle mahkemelerin etkinliği ile veriminin arttırılmasının, özellikle yargılama süreçlerinin kısaltılmasının toplum ve devlet hayatı bakımından yaşamsal öneme sahip olduğunu kaydetti.
"YARGILAMALAR ADİL, EKONOMİK VE MAKUL SÜREDE SONUÇLANDIRILMALI"
Demokrasi, insan hakları gibi kavramların ancak iyi işleyen bir yargı sistemi sayesinde asıl işlevine kavuşabileceğini aktaran Cirit, "Adalet sistemine ilişkin tartışmalar, kamuoyunun meşru ilgi alanı içerisindedir. Bu nedenle, yargı sistemi ve adalet hizmetleri hakkındaki tartışmalar, şeffaf ve ön yargısız şekilde yapılmalıdır. Yargılamanın adil, ekonomik ve makul sürede sonuçlandırılması her hukuk devletinin amacıdır" diye konuştu.
Yargıtay'daki iş yükü incelendiğinde, mahkemelerden başlayan bir dizi küçük problemin Yargıtay'a çığ gibi taşındığının görüldüğünü vurgulayan Cirit, iş süreçlerindeki kopukluklar, takip ve denetim sistemi yetersizlikleri, eğitim ve motivasyon eksiklikleri olarak başlayan basit sorunların Yargıtay'ın iş yükünün ölçüsüz şekilde artması sonucunu doğurduğunu ifade etti. Cirit, bu tespitin mahkemelerden Yargıtay'a kadar sorunun bütüncül bir bakış açısı ile ele alınması gerekliliğine işaret ettiğini dile getirdi. Cirit, proje kapsamında Yargıtay'daki iş akışının analizinin yapılacağını ve iş süreçlerinin her aşamasının kontrol edileceğini kaydetti.
"YARGI ETİĞİ İLKELERİ HAKİM VE SAVCILARIN PUSULASIDIR "
Çağdaş ve demokratik toplumlarda yüksek mahkemelerin sadece temyiz edilen dosyalar hakkında karar verilen yerlerden ibaret olmadığına dikkat çeken Cirit, "Yüksek mahkemelerin aynı zamanda toplumun adalete ilişkin beklentilerinin karşılanması bakımından da açıklık ve duyarlılık göstererek sorumluluk almaları gerekir. Yargıtay'ın 150. yılı etkinliklerinin ana teması adalettir. Adaleti, erdem ilkeleri üzerine inşa etmeliyiz. İşte bu noktada yargı etiği ilkeleri hakimlerin, cumhuriyet savcılarının ve yargı personelinin pusulasıdır. Hakimler, hem bireysel olarak hem de kolektif olarak yargı etiğini güçlendirmenin ve yüceltmenin sorumluluğunu taşırlar. Bu nedenle etik ilkelerin belirlenmesi, içselleştirilmesi ve her kademedeki üye, hakim, savcı ve personel tarafından uygulanması yargının sorumluluğudur" şeklinde konuştu. Cirit, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, anayasanın yargı mensuplarına bir lütfü değil, halkın güvenine layık olunarak kazanılacak bir konumdur. Bu güven, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığın en önemli teminatıdır. Daha açık bir anlatımla, toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz. Toplumun yargıya güven duyması, ne kendiliğinden oluşan tesadüfi bir algıdır ne de sübjektif ve konjonktürel bir durumun ifadesidir."
Halkın adalet sistemine duyduğu güvenin, yargı organının büyük bir özveri ile sistematik şekilde çalışıp elde edilebileceği bir sonuç olduğunu belirten Cirit, bu konuda hiçbir şey yapmadan toplumun yargıya güvenmesini veya mevcut güveninin artmasını beklemenin büyük bir gaflet olduğunu ifade etti. Cirit, Yargıtay'da şeffaflığın ve topluma karşı hesap verebilirliğin çağdaş tanımına ve içeriğine uygun olarak yürütülen reform çalışmalarının aralıksız devam ettiğine de değindi.