ALİ RIZA DEMİRCAN HOCA
MUHTEREM din kardeşlerim. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Sevgili, biricik Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimize sâlat-ü sel"am olsun.
Bu haftaki Cuma Sohbetimizde Cinlerin varlığı konusuna değineceğiz.
Aradan geçen takriben üç bin yıllık dönemde cinlerin de teknolojik devrimler yapmış oldukları muhakkaktır. Cinlerin yeryüzü medeniyetine katkıda bulundukları veya bulunabilecekleri söylenebilir. Zira Hz. Süleyman tarafından istihdam edilmeleri, cinlerin de insanlar tarafından istihdam edilebilir olmalarına işaret olarak algılanabilir.
Açıkça görülmezler
Melekler ve şeytanlar gibi akıl ve duyu organlarımızla kavrayamadığımız açıkça görülmez nitelikli yükümlü varlıklardan biri de Cin’lerdir. Cin isimli bir sûreyi içeren son ilâhi kitap Kur’ân’la bildirildiği için varlıklarına iman etmekle yükümlüyüz. Onların varlığını inkâr eden kişi yalnızca günahkâr olmaz; apaçık kâfir olur. Kâfirler ise ebedî Cehennemliktirler.
Kur’an-ı Kerim’de cinler
Cinler hakkında ancak, bütün varlıklar gibi onların da yaratıcısı olan Yüce Rabbimizden bilgi alabileceğimiz için tek başvuru kaynağımız, Rabbimizin insanlığa ulaştırdığı mesajlarının bütünü olan Kurân-ı Kerim’dir.
Son Peygamber, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) aracılığıyla insanlığa sunulan ve diğer bütün kutsal kitapların özünü de içeren Kurân-ı Kerîm’in; Cin, Ahkâf, En’am, Rahman ve Hicr sûrelerinde Cin’lerle ilgili bilmemiz gerektiği ölçüde bilgiler verilmiştir. (Cin 1-15, Ahkaf 29-31,Sebe’ 12-14,En’am 112,128,130, Rahman 15,16,33,Hıcr 27)
Doğrudan ve de işaretler yöntemiyle verilen bilgileri özetleyerek sunalım.
Cinler insanlardan önce, mâric ve semûm nitelikli bir ateşten yaratılmışlardır.
Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Allah insanları, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. Cinleri de yalın ateşten (Mâric) yarattı.” (Rahman 14-15)
“Cinleri de insanlardan önce (gözeneklere girip çıkma özellikli) zehirli bir ateşten (Semûm) halk ettik” “(Hicr 27)
Cinlerin vasıfları
Ateşten yaratılan baş şeytan İblîs de cin asıllıdır. (Sâd 76, Kehf 50) Cinler yeryüzünde yaşarlar ancak dünya göğüne de çıkabilirler. (Cin 8) Bu sebeple cinlerin yaratıldıkları ateşin, çağrışımı yapılan türden toprak kökenli bir ateş olmadığı açıktır. Bu ateşin oturulan yerden kalkma süresinde Sebe kraliçesinin tahtının yüzlerce kilometre uzaklıktan getirilmesini sağlayan (Neml 39) ve dünya göğüne yükselten, bu sebeple de toprağa üstünlüğü İblîs tarafından ileri sürülen (Araf 12) –Doğrusunu Allah bilir– ışın/elektrik türünden bir madde olması muhtemeldir. Bu sebeple bizim onlardan korunmamız mümkün ise de doğrudan zarar verebilmemiz olası değildir.
İnsan, onlardan güzeldir
Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) nispet edilen bazı hadislerin işaretleri ve cinler konusu ile ilgilenen doğru sözlülerin müşahedelerine göre, cinler insan benzeri varlıklardır. Ancak insanlar çok daha güzeldir, çünkü Kur’ân-ı Kerim’de en güzel şekilde yaratıldıkları bildirilen insanlardır. (Tîn 4,İsra 70)
Cinler yerler içerler
Cinler yerler içerler, erkeklik ve dişilikleri vardır, ürerler, yaşarlar, nesillenirler ve ölürler. (Kehf 50) İnsanlar gibi Kıyamet Günü’ne kadar varlıklarını sürdüreceklerdir. Peygamberimizin onların dilinden yaptığı, ”Biz Rabbimizin nimetlerinden hiç birini yalanlamaz, itiraf eder ve O’na hamd ederiz.” şeklindeki aktarımdan da anlaşılacağı üzere bizim yararlanma yöntemlerini bilmediğimiz sayısız nimetlerden faydalanmaktadırlar. (Tirmizî Tefsiîr-u Rahman-1)