Rusya’nın, ABD’nin 2016 başkanlık seçimlerine şaibe karıştırdığı iddiasından, Çin’in Avustralya’daki ve ABD’deki etki operasyonlarına kadar, 'politik ve stratejik hedeflerin peşindeki enformasyon manipülasyonunun' günümüz uluslararası güvenliğin temel dinamiği haline geldiği açık.
Uluslararası siyasi arenada “Bilgi savaşı” (IW) etiketi altında geniş operasyonlar dizayn ediliyor. Algılar üzerinde etki sahibi olmak ve hedeflenen kitlenin karar verme sürecini ele geçirmek gibi.
Çin, ülkenin bilgi alanındaki savaşında Tayvan gibi uzun zamandır devam eden uluslararası ihtilafın yanı sıra Güney Çin Denizi ve Hindistan ile olan toprak anlaşmazlıkları konusunda da üç yoldan saldırıya uğruyor. Bu saldırılar; Kamuoyu, psikolojik ve yasal savaş.
Ancak aynı Çin, kendisine karşı oynanan bilgi savaşına karşı koymak için aynı şekilde kendisine uygulanan stratejinin unsurlarını kullanarak Sincan Uygur Özerk Bölgesiolarak adlandırdığı Doğu Türkistan'daki Uygur Müslümanları ile uğraşıyor.
Çin, Sincan'daki baskısını arttırmasına gerekçe olarak, Sincan ve Uygur terörizmi iddiasıyla yabancı ülkelere yönelik bilgi savaşı statejisini de yoğunlaştırdı.
Örneğin, 9/11 ( ABD'de İkiz Kuleler'e gerçekleştirilen 11 Eylül saldırısı) saldırısından bu yana geçen yıllarda Şangay İşbirliği Örgütü'nün (SCO) merkezi bir gündemi olarak “terörle mücadeleyi” içine aldı, örgütlenme büyük ölçüde düzenli ortak terörle mücadele tatbikatlarına ve yargı işbirliğine odaklandı. Şüpheli “teröristlerin” iadesi ve bilgi paylaşımı da bunun en önemli ayağı oldu. Tabi burda Çin'in terörist diye adlandırdıklarının kimler olduğu ise tartışma konusu.
Çin'in medya savaşı aktörleri
Pekin, China Daily, Xinhua ve Global Times of Business gibi devlet medyasında istikrarlı bir şekilde Batı medyasının Sincan (Xinjiang)'daki baskı haberlerine karşı refleks geliştirdi. Batı ile medyada kamuoyu savaşına giren Çin, örneğin Mart 2014 Kunming terörist saldırısından sonra, China Daily, Batı’nın terörle ilgili “çifte standart” ını reddeden bir makale yayınladı .
Çin’in kitlesel “yeniden eğitim kampları” hakkındaki bilgiler uluslararası kamuoyuna ulaştığında, Sincan’daki durumla ilgili “dezenformasyon” olarak gördüğü haberlerle mücadele etmek için medya platformlarında bir dizi farklı anlatı yaymaya başladı.
Global Times 26 Temmuz 2018 tarihinde “ Gözetim, Bastırma ve Kitlesel Gözaltı" adıyla bir makale yayınladı. Çin hükümetinin uyguladığı politikanın aslında Sincan’ın güvenlik durumunu “geri döndürdüğü” ve “Sincan'ın Çin’in Suriye veya Libya’sı” olmasını engellediğini bu yüzden de haklı olduğunu yazdı. Ayrıca, “bölgedeki barışı ve istikrarı korumanın hem hükümetin hem de halkın çıkarlarına olduğu belirtildi.
China Daily ise 14 Ağustos tarihli bir makalede Çin’in Sincan’da uyguladığı politikanın ve güvenlik önlemlerinin yabancı medya tarafından yanlış yorumlandığını veya hatta abartıldığını vurguladı. Makaleya göre bu abartı; cehalet ve bölgeyi Çin'den ayırma ve bağımsız bir ülkeye çevirme üzerine eğilmiş Uygur diasporasında yer alanların yaydığı yanlış öykülerin sonucuydu.
İdeolojik totalitarizm ve Mao dönemi
Yaşananlar Çin siyasi kültüründe derin kökleri olan ideolojik totalitarizm dönemlerini hatırlatıyor. 1950'lerde Mao Zedong altında kurulan yargısız “düşünce reformu” kurumlarına geri dönüş.
Çin'in bilgi savaşı stratejisinin unsurlarını Sincan'da uygulaması, Çin Komünist Partisi (ÇKP)'nin “sosyal istikrar” a engel olarak gördüğü Uygurca'nın dini ve kültürel tezahürlerini hedefleyerek önleyici bir işleve hizmet etti.
Şanghay İşbirliği Örgütü Nedir ?
Şanghay İşbirliği Örgütü veya bilinen adlarıyla Şanghay Beşlisi ve Şanghay Paktı, Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996 yılında oluşturdukları uluslararası bir örgüt. 2001 yılında Özbekistan'ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı. İran, Hindistan, Pakistan ve Türkiye için üyelik hala tartışma aşamasında.
Michael Clarke - the diplomat