Açık konuşalım, berbat bir durumla karşı karşıyaydık. Tarihler 11 Haziran 2014'ü gösteriyordu.
Dünyada Musul'da konsolosluğu olan tek ülke olarak tüm konsolosluk personelimiz ailesi ile birlikte IŞİD tarafından rehin alınmıştı.
Kaçıncı kez çekilmek isteniyorduk sınırın öte tarafına artık unutmuştuk.
F-4 uçağımızı düşürüp iki pilotumuzu şehit ettiler. Reyhanlı'yı patlattılar. Gümrük kapılarımızı patlattılar. Onlarca insanımızı katlettiler. Nevşehir'de IŞİD'çiler ele geçirildi.
Esed eliyle yaptılar olmadı. Musul'da IŞİD eliyle denediler bu kez.
***
Musul'daki 49 personelimizin üçü sözleşmeli Irak vatandaşı, 46'sı Türkiyeliydi. ABD, Almanya, İngiltere gibi Batı kulübünün vatandaşları ancak kafaları kesildiğinde haberdar oluyordu IŞİD'in elinde rehine vatandaşları olduğundan.
Devlet, son derece hassas bir konuyu, kamuoyunun gündeminden düşürmek, her fırsatı AK Parti iktidarına çakmak için kullananların elinden almak, istismarını engellemek için yayın yasağı koydu.
Buna rağmen, ajitasyonlar bitmedi. Sağdan, soldan, ortadan, ulusaldan 'Paralel' bir şekilde hükümetin medyaya "sansür" uyguladığını dış kamuoyuna lanse ettiler.
***
Ağzınızı açsanız, "Musul'daki 49 rehineden ne haber?" diye gizli sevinçlerini açığa vuruyorlardı.
Hatta rehinelerin, "bir oyun planı çerçevesinde Musul'da kasti olarak rehin tutturulduğu ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir hafta önce serbest bırakılarak Erdoğan'ın kazanması için seçim malzemesi yapılacağını" yazanlar, konuşanlar oldu.
***
Ramazan ayında bir iftarda Musul'dakilerin durumunu Kültür Bakanımız Ömer Çelik'e sormuştum.
"Sağlıkları yerinde, sürekli haberleşiyoruz, Musul'da evlerde tutuluyorlar. Sabırla yürütülen bir süreçteyiz. Kamuoyunda pek dillendirmeden, sessiz sedasız bir operasyonla inşallah kardeşlerimizi kurtaracağız" demişti.
Aynen öyle oldu. Dile kolay 49 kişi içinde kadınlar ve iki tane de bebek vardı. Operasyondaki en küçük bir aksamada insanların zarar görmesi işten bile değildi.
***
Sosyal medyada sürekli dezenformasyon ve fitne yayan, bu ülke ne kadar zor duruma düşse o kadar mutlu olan hainler, bu 101 gün boyunca ihaneti hiç bırakmadı.
"Başbakanlıkta Danışman'ım" yalanıyla her şeyi bildiğini söyleyen troller, bir ara "49 rehinenin öldürüldüğünü, bunların görüntülerinin devletin elinde olduğunu fakat yetkililerin bunu kamuoyuna açıklamaktan korktuğunu" bile yazdılar.
Bu 'her şeyi bilenler' Allah'tan Musul'daki rehine operasyonundan haberdar olmadı. Anında faş ederlerdi. Böylelikle "Her şeyi saniye saniye biliyorum" ayağına yatan bu sosyal medya trollerinin her laflarının yalan olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
***
"Öcalan'ı teslim ettikleri gibi yine CIA, MI5 veya MOSSAD operasyonu yapmış ve rehineleri Türkiye'ye teslim etmiştir" diyenler Yeni Türkiye'nin farkında bile olmayan, yabancılaşmış tiplerdir.
Bahsettikleri istihbarat servisleri kendi vatandaşlarının kellesini bile alamadı IŞİD'ten.
***
Daha önce serbest bırakılan 32 TIR şoförünü de sayarsak Türkiye 81 insanı IŞİD gibi dünyanın en tehlikeli örgütünün elinden almıştır.
Mahalli unsurlarla, aşiretlerle, beylerle, kanaat önderleri ile "Müslümanca" kardeşlik bağı kurmanın, iletişimi koparmamanın başarısıdır.
Eski Türkiye'nin "Bunlar dinci" diye burun kıvırdığı Ortadoğu'daki tüm liderler ve kanaat temsilcileriyle, aşiretlerle, yerel yapılarla iletişim kurmak "Batı'dan kopmak" veya "Gericilik" değil aksine ABD ve İngiltere'nin çuvalladığı topraklarda başarılı olmaktır.
***
Türkiye artık Yeni Türkiye'dir. MİT'i, Genelkurmay'ı, Emniyet'i ile çok büyük ve tarihi bir başarıya imza atmıştır. Hakan Fidan'ın oluşturduğu Dış Operasyonlar Başkanlığı çok ama çok önemli bir operasyon yürütmüş, tereyağından kıl çeker gibi hiçbir vatandaşımızın kılına zarar gelmeden onları kaos ortamından çıkarmayı başarmıştır. Millet olarak hepsine teşekkür borcumuz var.
***
Türkiye Gazze'de Filistinlileri,
Mısır'da darbeye direnenleri,
Suriye'de Esed'in ve IŞİD'in zulmüne uğrayan Arapları, Kürtleri, Türkmenleri, Ezidileri,
Irak'ta ve dünyanın her yerinde yok sayılan-ötekileştirilen mazlumları korumayı sürdürdükçe,
1200 kilometrelik sınırı bulunan komşuları kan deryasında yüzerken 'huzur adası' olarak kalmayı başaracaktıru2026