ABDULMUTTALİP ILGAZ/ ANKARA
Adalet eski Bakanı avukat Şevket Kazan, 28 Şubat Post-modern darbe sürecinde hükümeti devirmeye çalışan çevrelerle Erbakan arasında yaşanan çok önemli ve kritik aşamaları tüm detaylarıyla kitap haline getirerek okurlara sundu.
Hoca'ya içten ve dıştan darbe
Kazan'ın darbe süreci anılarını anlattığı kitabında, bugün yargı karşısına çıkartılarak darbecilikten yargılanan dönemin asker ve sivil darbecilerinin vatana ihanetlerini gözler önüne seriyor. Kitapta, 28 Şubat darbesinin aktörleri ve destekçilerinin, ABD'nin CIA'i, Rusların KGB'si, İran'ın Savak'ı, İsrail'in Mossad'ı gibi dış istihbarat örgütleriyle kol kola ülkeyi nasıl uçuruma sürüklediklerinin belgeleri yer alıyor.
CIA ve Mossad kontrollü darbe
Öte yandan Kazan kitabında, darbecilere dış destek veren yabancı istihbarat servislerinin darbe sürecini nasıl planladıkları ve uyguladıklarına ilişkin çok çarpıcı izlenimlere ve yorumlara yer veriyor. Kazan biraz daha derine inerek şunları anlatıyor: "İstihbaratçıların ifadesine göre, Türkiye'nin tüm istihbarat kaynakları (MİT, Emniyet, Genelkurmay) sadece dış değil iç istihbarat bakımından dahi hem birinci, hem ikinci derecede Mossad ve CIA'nın kontrolü altındadır."
Erbakan: "Mossad ağzıyla konuşuyorsunuz"
28 Şubat u2013 Bir darbenin anatomisi adlı kitabında dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, dönemin Başbakanı Erbakan ve Genelkurmay Başkanı Karadayı arasında yaşanan bir diyaloğu şu şekilde anlatıyor: "Erbakan Hoca Şevket Kazan'a anlatıyor: İsmail Hakkı Karadayı ile sohbet ederken, irtica konusundaki endişelerine delil olarak bana bazı fotoğraflar gönderdi. Fatih Çarşamba'daki çarşaflı hanımların fotoğraflarını gösterdi. Dedi ki 'Çankırı'nın köyünde bile hanımlar başörtülü.' Kendisine, 'Ben de size istihbaratınızın fotoğrafını göstereyim' dedim ve devam ettim: 'Sizin de istihbaratınız maalesef CIA ve Mossad kaynaklı. Zira siz kendinizi milletten izole ettiniz. Bu raporlar istihbarat değil, yönlendirme raporu. CIA ve Mossad'ın beyin yıkayan yorumları. Ve biz adeta CIA ve Mossad'ın gaz odasındaki havayı teneffüs ediyoruz. Hep şüphe, hep ayaklanma, hep tehlike, hep silahlanma. Nerede bizim kendi istihbaratımız, nerede bizim oksijen borumuz? Niye biz CIA ve Mossad'ın zehirli gazlarıyla rahatsız ediliyoruz. Kardeşçe yaşamamız gerekirken, birbirimize düşmanmış gibi gösteriliyoruz' dedim."