Öztrak, CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden dün itibarıyla 5 ay geçtiğini hatırlatarak hayatını kaybedenlere bir kere daha Allah'tan rahmet, acılı yakınlarına sabırlar dilediğini söyledi.
Deprem bölgesinde başta barınma sorunu olmak üzere hala sıkıntıların sürdüğünü ifade eden Öztrak, yıkılan, ağır hasar gören binaların yapım aşamasında, izin ve kontrol süreçlerinde devlet yetkililerinin sorumluluğu olduğuna işaret etti.
Öztrak, bu sorumluluğun yerine getirilmemesi ve çıkarılan imar aflarının, hükümetin burada ciddi bir ihmali olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Yitirilen canların geri getirilemeyeceğini ama yapılacak evlerin, vatandaşa zarar tazminatı olarak bedelsiz verilmesi gerektiğini kaydeden Öztrak, CHP bunu söylerken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin bugün "Yerinde Dönüşüm Projesi" kapsamında yaptığı açıklamaları hatırlattı.
"Yetki, sorumluluk getirir"Öztrak, "TOKİ'nin hesabıyla bile bir evin maliyeti 2 milyon liraya yaklaşıyor. Bunlar bunun dörtte birini verip vatandaşı başlarından atacaklar, vatandaşı kaderine terk edecekler. Yetki, sorumluluk getirir. Sorumluluğunuzun gereğini yerine getireceksiniz. Bu konutları zamanında yapacaksınız, depremzedelere bedava vereceksiniz. Bunun başka yolu yok." diye konuştu.
Depremin ardından bir bağış kampanyası başlatıldığını anımsatan Öztrak, kampanyada 115 milyar liralık bağış taahhüt edildiğini, bunun 84 milyar liralık kısmının hesaba yatırıldığını, taahhüt ettikleri bağışları yatırmayanların kimler olduğunun kamuoyuna açıklanmasını beklediklerini söyledi.
Mecliste sık sık bağışların nerede, nasıl kullanıldığını araştırmak üzere önergeler verdiklerini ama önergelerin reddedildiğini belirten Öztrak, bağışlarla ilgili takip sisteminin kurulmasını, kamuoyuna bilgi verilmesini, sonuçların Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetlenmesini beklediklerini bildirdi.
"Her şeyden önce çok büyük bir samimiyetsizlik var"Öztrak, depremin üzerinden geçen zamana rağmen hükümetin vergi artışı ve zamlar için seçimin bitmesini beklediğini savunarak şu ifadeleri kullandı:
"Deprem gerekçesiyle vatandaşlarımızın sırtına yeni vergiler yüklemeye hazırlanıyorlar. Burada her şeyden önce çok büyük bir samimiyetsizlik var. Deprem 6 Şubat'ta oldu. Bunlar yasayı temmuz ayında getiriyorlar. Yetmez bir de aynı torbaya memur maaşı düzenlemelerini de koyuyorlar ki çabuk geçsin. Seçim nedeniyle harcama musluklarını sonuna kadar açtılar. 'Seçim kaybedeceğimi bilsem dahi yapmam' dedikleri ne varsa bir bir yaptılar. Hazinenin ve Merkez Bankasının kasalarını tam takır ettiler. Şimdi depremin, depremzedenin arkasına sığınıp milletin gırtlağına çökmeye kalkıyorlar. Buna kimse inanmaz. Bunun samimiyetine kimseyi inandıramazlar."
1999 depreminden sonra yaraları sarmak için çıkarılan geçici özel iletişim vergisinin daha sonra AK Parti hükümetince kalıcı hale getirildiğini ifade eden Öztrak, "Erdoğan hükümetleri döneminde toplanan deprem vergisi, 36 milyar 743 milyon dolara ulaştı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu paranın nereye harcandığını hep sorduk. Bir zamanlar Maliye Bakanlığı yapan, şimdiki Hazine ve Maliye Bakanı bu soruyu 'Duble yollara, demir yollarına harcandı.' diye yanıtladı. Erdoğan, bir adım daha ileri gitti, 'Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.' dedi. Hükümetin hesabını vermediği bu vergileri, şehirleri depreme hazırlamak için kullanmamasının milletimize bedeli çok ağır oldu. Bunu son depremde maalesef çok ağır bir şekilde ödedik." diye konuştu.
"Yapılanların hepsi Anayasa ve ilgili yasalara aykırı"Meclise sunulan kanun teklifinin yasalaşması halinde bu yıl motorlu taşıtlar vergisinin bir kere daha ödeneceğini söyleyen Öztrak, "Bunu da 'Bir defalık yapacağız.' diyorlar. Ben vatandaşlarımıza söylüyorum, hazır olsunlar, bu hovarda hükümet bunu da kalıcı hale getirir. Bir de Cumhurbaşkanına özel tüketim vergisini olağanüstü artırma yetkisi getiriyorlar. Yapılanların hepsi Anayasa ve ilgili yasalara aykırı. Yine dün akşam itibarıyla Cumhurbaşkanı kararıyla harçlara ve KDV oranlarına yılın ikinci yarısında insafsız zamlar geldi. Katma değer vergisi oranları arttırıldı. ÖTV'nin 6 ayda bir arttırılması otomatiğe bağlandı. Bu artışlar iğneden ipliğe her şeyin fiyatını arttırır." ifadelerini kullandı.
'Türkiye'de bir ev, bir araba almak hayal' derken artık bir akıllı telefon almanın da hayal olduğunu söyleyen Öztrak, yapılanların, hükümetin hatalarının faturasının yine düşük ve sabit gelirlilere çıkacağını, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun daha da artacağını bütün çıplağıyla ortaya koyduğunu söyledi.
"Meclisin bütçe yapma hakkına tam bir tasallut"
Torba yasa teklifinin son derece özensiz yazıldığını ve Anayasa'ya aykırı, son derece tehlikeli maddeler içerdiğini ifade eden Öztrak, "Rasyonel politikalara dönüş dedikleri buysa vay milletimizin haline. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce bütçe hakkının Mecliste olduğu gerekçesiyle bizim itirazımız üzerine iptal edilen Cumhurbaşkanına bakanlık bütçelerine ödenek ekleme yetkisi verilmesi bir bakıyoruz bu torbanın içine tekrar sokulmuş. Yine bu torbada net borç kullanım tutarının arttırılmasıyla ilgili bir madde var. Bu ikisi de milletin meclisinin bütçe yapma hakkına tam bir tasalluttur. Hükümetin yasalarda ve bütçede öngörülen borçlanma yetkisini 2 trilyon liranın üzerine çıkarıyor. Bunu milletvekillerine soruyorlar. Milletvekilleri ne olduğunu izah edemiyor. Bu madde de kabul edilemez, Anayasa'ya aykırıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in sosyal medyadan "Programımızın üç temel bileşeni var." başlığıyla mesaj paylaştığını hatırlatan Öztrak, "Böyle plansız, programsız gidilirse ekonomide uyum maliyetinin her gün artacağının Bakan da farkında ama sarayın baskısı karşısında yapacak bir şeyi yok." ifadelerini kullandı.
Bakan Şimşek'e ekonomik programla ilgili sorular yönelten Öztrak, "Enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi için kademeli parasal sıkıştırma ile kur korumalı mevduatın yükünü Merkez Bankası matbaasına ödetmek, söylediklerinizle ne kadar bağdaşıyor? Para basarak enflasyonu nasıl düşüreceksiniz? Bir de enflasyon hedefine uyumlu gelir politikaları diyorsunuz. Pardon ama sizin adı olan ama kendisi ortada olmayan hala daha tasavvur aşamasındaki programınızın enflasyon hedefi ne? Hangi enflasyondan bahsediyoruz? Kimsenin artık güvenmediği, TÜİK'in enflasyonu mu yoksa gerçek enflasyon mu?" dedi.
"8 bin 77 lira memurların emekliliklerine yansımayacak"Torba kanun teklifi ile memur maaşlarına yılın ilk 6 ayında verilecek telafi zammının TÜİK'in hesapladığı enflasyona göre verilmek istendiğine işaret eden Öztrak, telafi zammının üstüne de 8 bin 77 lira seyyanen zam getirildiğini söyledi. Böylece en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarıldığını kaydeden Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu bir düzeltme ama eksik ve hakkaniyete uygun değil. Çünkü bu 8 bin 77 lira memurların emekliliklerine yansımayacak. Bunun mali ve sosyal hakların tespitinde esas alınmayacağını torba yasaya açık açık yazmışlar. Düzenlemede, yine kamuda çalışan kalifiye elemanların, örneğin mühendislerin ya da sağlık çalışanlarının sıkıntılarını giderecek ayarlamalar da yok. Memurlar arasındaki maaş farkının kapatılması gerekçesiyle, toptancı bir yaklaşımla büyük bir adaletsizlik de yaratılmış. Bürokraside liyakat hiçe sayılıyor. Maaşlar, ücretler artıyor ama vergi dilimleri de yerinde sayıyor. Dolayısıyla hükümet kaşıkla verdiğini kepçeyle almak için çaba gösteriyor. Başta söylediğimizi yine tekrarlıyoruz, ilk 6 aylık enflasyonun telafisi yetmez. Madem enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası dediniz, o zaman gerçekçi bir enflasyon hedefini ortaya koymalısınız. Buna uygun bir artışı da ikinci 6 ay için yapmalısınız."
Teklifte hükümetin bir tek emeklileri düşünmediğini kaydeden Öztrak, seçimden önce emekli maaşlarını kademeli olarak artıracağını açıklayan hükümetin, bu yasa teklifinde bununla ilgili bir düzenlemeye yer vermediğini söyledi.
Öztrak, emeklilerden bu konuda tepkiler geldiğini belirterek, "Neden bu teklifte emekliler yok açıklayın. Yasa Meclis'te, komisyonda görüşülmeye başlanacak. 7 bin 500 liradan fazla maaş aldığı için seçimden önce yapılan maaş artışlarından yararlanmayan emeklilerimize yaptığınız haksızlığı telafi edin. Torba yasa, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken emeklilerimize hak ettikleri zammı hep beraber ekleyelim." dedi.
İhracatçıların sıkıntılarıİhracat yapan şirketlerin kredi bulmakta ve kullanmakta yaşadığı sıkıntılara dikkati çeken Öztrak, "Sizden dövizi ucuza alan Merkez Bankası, ham maddeyi ithal etmek için döviz talep ettiğinizde bunu satış kurundan pahalıya satıyor. Yani Merkez Bankasının alış ve satış kurları arasındaki fark, bu döviz teslim zorunluluğu şirketler için zarar meydana getiriyor. İhracatçı limon gibi sıkılıyor. Bu nedenle ihracat dövizlerinin satılması zorunluluğunu ve bankaların ihracatçının dövizini satmasına bağlanan elverişli kredi uygulamalarını hızla kaldırmak gerekiyor. Aksi halde zombi şirket şampiyonu yaptıkları Türkiye'de işler sürdürülemez bir noktaya gidecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Artık bu yılgınlığı üzerimizden atma, bir arada olma zamanıdır"Öztrak, yerel seçimlere kadar kalan 8 aylık dönemin siyaseten çok sert geçeceğini belirterek, Türkiye İşçi Partisinin seçilmiş milletvekili Can Atalay'ın hala tutuklu olduğunu ve ona oy verenlerin hakkını Mecliste savunamadığını bildirdi.
Gazeteci Merdan Yanardağ'ın da tutuklandığını anımsatan Öztrak, Tele1 televizyon kanalına, Yanardağ'a isnat edilen suçla hiç alakası olmayan bir madde üzerinden 7 gün yayın durdurma cezası ve ağır bir para cezası verildiğini söyledi.
İktidar karşısında birleşen milyonları korumak, zulme karşı çıkmak, yerel seçimde 25,5 milyon oyu 35 milyon yapmak için Halil İbrahim sofrasında bir araya gelmeye devam edeceklerini söyleyen Öztrak, "Önceki seçimi kazanamamış olmak hepimizi üzdü, hayal kırıklığına uğrattı ama artık bu yılgınlığı üzerimizden atma, birleşme, 25,5 milyonun hakkına sahip çıkmak, Erdoğan hükümetinin zamma, zulme, hukuksuzluğa dayanan siyasetine son vermek için bir arada olma zamanıdır. Birleşmiş gücümüzü tahkim edeceğiz. Bizim yönettiğimiz büyükşehirlerin dışında kalan büyükşehirleri de bu hükümetin elinden alacağız. Bu zalimlerin saltanatını, bu ucube rejimi bitirmenin önünü açacağız. Hepimizin önceliği bu olmalıdır." diye konuştu.
Öztrak, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın başlattığı yürüyüşe ilişkin yorumu hatırlatılan Öztrak, şunları kaydetti:
"Erdoğan'ın sözleri geldiğimiz noktayı açıkça ortaya koyuyor. Saray, Bolu Belediye Başkanını savunuyor. Aslında bunu yaparak iplerin kimin elinde olduğunu da açıklıyor. Zammın, zulmün, adaletsizliğin, baskının üstünü örtmek için muhalefeti nasıl karıştırmaya uğraştığını ortaya koyuyor. Hep söylüyoruz, hedef bellidir. Artık birlik ve beraberlik zamanıdır."