Özel, parti programının görüşüldüğü ATO Congresium'daki "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı" adı verilen 20. Olağanüstü Kurultay'da yaptığı konuşmada, dün, partiyi daha ileri tartışacak fikirlerin tartıştığı örnek bir tüzük kurultayını büyük bir nezaket ve olgunlukla gerçekleştirdiklerini söyledi.
Toplumun ezilen tüm kesimlerinin erken seçim istemesi kadar doğal bir şey olmadığını dile getiren Özel, şunları söyledi:
"31 Mart seçimlerinden önce çıktığımız meydanda şunu söyledik; 'Bu seçim bir genel seçim değil.' Bu süreçte bizim yapmamız gereken, Türkiye'ye kendimizi doğru anlatmak. Tüm Türkiye'yi kucaklamak ve hep birlikte bir yola çıkmaktı. Tüm seçmenlere şunu dedik; 'Bizim adaylarımız yerel seçim adayı, belediye başkan adayları, görev vereceksiniz yaptıkları hizmetleri devam ettirecekler. Bu bir genel seçim değil. Bunu bir genel seçim havasına sokmasınlar. Vereceğiniz oy bir genel seçim oyu değil, yerel seçim oyudur. Buradaki oyunuz bir sarı karttır, kırmızı kart değildir, biz bunu istismar etmeyeceğiz. Güvenerek bize oy verebilirsiniz' dedik."
- "Kimse aynı kefeye koymasın"
"Elbette yüzde 38 alınca hepimiz isteriz ki bu oyla bir erken seçim çağrısı yapalım. Ama o zaman kazandığımız gönülleri kırmak, güvenenleri pişman etmek tehlikesi vardı" ifadesini kullanan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O gece dedim ki; 'Bu seçim sonuçlarını araçsallaştırarak bir erken seçim talebinde bulunmayacağız.' Ama dedim; 'Bu ülkenin sorunları var. Emeklisi, emekçisi, esnafı, çiftçisi, işsizi çare bekliyor. Bu sorunları çözün, takipçiniz olacağız' dedik. 'Sarı kartı gördünüz, aksi takdirde bu millet kırmızı kartı da göstermesini bilir' dedik. O günden sonra bizden bir erken seçim çağrısı bekleyen bazı çevreler bundan rahatsızlık duydu. Ama ben seçmenle kurduğumuz ilişkinin çok sağlıklı olduğunu teyit ediyordum. Biz 31 Mart'ta aldığımız oyu gösterip 'Hadi erken seçim demeyeceğiz' dedik, ama şunu da söyledik; 'Geçim olmazsa seçim olur' dedik. O günden bugüne AK Parti ne yaptı diye bakarsanız, verdiği hiçbir sözü tutmadı, umut verenlerin umutlarını boşa çıkardı ve kendisine oy verenleri dahi pişman etti. 10 bin liralık emekli maaşı 25 kilo kıyma alırken, bugün 12 bin 500 liralık emekli maaşı 20 kilo kıyma alıyorsa, 'Asgari ücrete yılda 4 kez zam yapmalıyız' diyenler oyu aldıkları asgari ücretliye ara zammı bile vermeyip, ocakta verdiği zamla bugüne kadar onları geçinmeye zorluyorsa, tarımda taban fiyatı açıklanan her ürünü üreten, isyan edip, yollara dökülüp, yollara ürünlerini döküp ya da sütünü döküp, buğdayını döküp, fıstığını döküp, çayını yakıp isyan ediyorsa, işsiz gençlerin umutsuzluğu kat kat artıyorsa bu meseleyi 31 Mart'taki söylemimiz, yani, 'O oyu fırsat bilip erken seçim istemeyiz' dememizle aynı kefeye kimse koymasın."
- "Geçim olmazsa seçim olur dememiz boşa bir laf değil"
Son aylarda yaptıkları tematik mitinglere dikkati çeken Özel, "Her mitingimiz daha kalabalık, her biri daha coşkulu ve katılan her kitle bir önceki günden daha tepkili durumda." ifadesini kullandı.
Özel, "Bu durumda bizim CHP olarak 'geçim olmazsa seçim olur' dememiz boşa bir laf değildir. Erken seçim konusunda toplumda seçimin ertesi günü yüzde 25'lerde olan beklenti, dün ve evveli gün gelen iki saygın anket şirketinin sonuçlarında yüzde 50'leri geçmiştir. Bu şartlar, bize adım adım artık bir sandığı getirecektir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin iradesi tamdır. Tüm hazırlıkları da tam olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen dönem bir kez daha aday olmayacağını, adaylığının ancak Meclis kararıyla mümkün olduğunu" dile getiren Özel, şöyle devam etti:
"Yüksek Seçim Kuruluna yapılan başvuruda, YSK açıkça geçen adaylığı ikinci adaylık kabul etti. YSK'nin o kararı çerçevesinde bugün eğer bir erken seçim olmazsa Erdoğan bir daha aday olamaz. Erken seçim olursa Anayasa'ya göre son bir kez aday olabilir. Şunu söyleyelim, bizim öyle seçimlere 3 ay kala, 5 ay kala, milletin canına oku, 4 buçuk sene yoksul bırak, aç bırak, işsiz bırak, zulmet, hapiste tut, 6 ay kalmış, 8 ay kalmış, 1 sene kalmış, 'Hadi seçimleri yenileyelim.' Biz orada yokuz. Bu konuda akıllarda bir şüphe varsa net olarak söylüyoruz. Ama bu milletin 5 yıl dayanacak gücü olmadığı gibi, bizim de iktidarı 4 yıl daha bekleyecek sabrımız yoktur. Bu gücümüzle, bu dinamizmimizle, bu örgütsel birlikteliğimizle birlikte millet artık CHP'nin iktidar olmasını beklemektedir. Bunun için biz şunu söylüyoruz, gelecek sene kasım ayı, Erdoğan'ın 5 yıllık bu döneminin tam ortasıdır. İnat eder, millet aç, sefil, yoksul, işsiz ve mutsuzken 2,5 sene daha durursa asla bir daha aday olamaz. Ama 2,5 yılı geçirmeden 'Ben kendime güveniyorum, çıkarım' derse biz Meclis'te gelecek sene kasım ayına kadar seçimleri yenilemeye, erken seçim yapmaya, bu milletin karşısına çıkmaya ve bu 22 yıllık yoksullaştıran, güvencesizleştiren, mutsuzlaştıran, özgürlükleri elden alan ve gençlerin yaşama iradesini bile ortadan kaldıran bu yönetime son vermeye hazırız. Bunu için de diyoruz ki, eğer cesaretiniz varsa kararı bugünden alalım ya da 8 ay sonra alalım, gelecek sene kasım ayında seçim yapmaya, bizim karşımıza çıkmaya, bu millete 'Gel bakalım seni kim yönetsin, son kararını ver' demeye varsanız, CHP buradadır, o seçime girecektir ve sonuç değişmeyecektir. CHP, Türkiye'nin birinci partisidir."
- "Kendine güveni olan karşımıza çıkar"
Özel, "Bu günden sonra bu sorumuza verilmeyen her yanıt ya da 'efendim seçimsiz bir 5 yıl, seçimsiz bir 4 yıl' diyen, milletten kaçıyordur. Yaptığına güveni olan, kendisine güveni olan, adaylığına güveni olan karşımıza çıkar. CHP, ikinci yüzyılda daha fazla Adalet ve Kalkınma Partisinin insafına, Cumhur İttifakı'nın kaprisli kavgalarına, birbirine arkada çelme takan, önünden kuyu kazan yaklaşımlarıyla devleti bunların elinde bırakmaya hiç niyetli değildir. Bunu tüm Türkiye böyle bilsin." dedi.
Dünkü tüzük kurultayına değinen Özel, kadın ve genç kotasıyla eşit temsil açısından önemli adımlar attıklarını söyledi.
Partinin yol haritasını konuşacaklarını dile getiren Özel, şöyle devam etti:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu partiyi Anadolu'da kurdu. Bu partiyi bir Rumelili olarak Samsun'a çıkarak, Sivas'a giderek, Erzurum'a giderek, Hacı Bektaş'ı geçmeyerek, Ankara'ya gelerek, bu ülkeyi katıldığı, katılmadığı Balıkesir, Alaşehir kongreleriyle fikir alışverişiyle, toplumsal mutabakatla, toplumsal rızayla birbirinden dağınık yapıları bir araya getirdi. Onlardan bir Kuvayımilliye kurdu. Sonra o yapıları, fırkaya, sonra partiye dönüştürdü. Şimdi, yüz yıl sonra yeniden Anadolu'ya ve Trakya'ya gidiyoruz. Çalmadık kapı, sıkılmadık el, duymadık fikir bırakmayacağız. Onların ötekileştirdiklerine de sahip çıkacağız. Ama bizden olmayan bir tek kişiyi öteki ilan etmeyeceğiz, kenarda bırakmayacağız. Fikrini duymadan, elini sıkmadan ve onunla bir mutabakat aramadan geri dönmeyeceğiz. Bazen elimiz havada kalacak. O havada kalan ele sarılacağız, o eli itmeyeceğiz. Havada el bıraktı diye küsüp gitmeyeceğiz. 83 milyonun kalbini kazanacak, geride bırakacak bir kişinin olmadığının bilincinde olacağız. Belki günü geldiğinde o kişinin yine oyunu alamayacağız ama bizim iktidarımızda onun geride kalmayacağını şimdiden kendimize taahhüt edeceğiz. Bu bakış açısıyla bir büyük yürüyüşü hep beraber başlatıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini bir kez daha talep toplamak üzere, nasıl yapalım, ne şekilde yapalım, gel birlikte yapalım diyerek Anadolu ve Trakya'ya taşıyoruz."