Kılıçdaroğlu, Muğla'nın Marmaris ilçesindeki bir otelde, Marmaris Belediyesinin düzenlediği "Anadolu Buluşması Yerel Medya Çalıştayı 2023"de yaptığı konuşmada, Marmaris'te yangınların ardından yanan alanlarda doğanın tekrar yeşermesinin umutları da tazelediğini söyledi.
Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden'i dün ziyaret ettiğini ve onları dinlediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer adalet diye bir kavramı hepimiz içselleştirirsek haksızlığa uğrayan kişinin kimliğine, inancına ve yaşam tarzına bakmadan onu bir insan olarak görerek, haklının yanında durduğumuz sürece bana göre medya görevini büyük ölçüde yapmış olur." diye konuştu.
İnsanların düşüncelerini açıklamaları nedeniyle tutuklanmalarının, gözaltına alınmalarının kendine göre 21. yüzyılın Türkiyesi'ne yakışmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, ülkenin aslında aykırı fikirlere ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Kendilerinin de düşünemediği konuları aykırı bir düşünce, farklı bir gözlem ile görebildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, özellikle siyaset kurumumun aykırı düşüncelerden korkmaması gerektiğine dikkati çekti.
"Medyanın demokrasilerde önemi çok fazla"Basın mensuplarının da kendini sorgulaması gerektiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bir siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu sağlıklı eleştiri. Çünkü siyasetçi bazen çalışma koşulları içinde, yoğun ortamda yaptığı hataları fark edemeyebilir ama bunu medya mensupları oturur eleştirirler ve dolayısıyla bizde o eleştirilerden kısmen de olsa ders çıkarırız. Demokrasinin temel kurumları vardır. Güçler ayrılığı ilkesi diyoruz. Gelişmiş demokrasilerde dördüncü bir ayak vardır o da medya. Yasama, yargı, yürütme ve medya. Dolayısıyla medya demokrasinin ana aktörlerinden birisi olarak yargı gibi yasama ve yürütme gibi bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Medyanın içinde bulunduğu pozisyon da diğerleri gibi pek içi açıcı değil. Öyle bir noktaya geldik ki ortaklaşamıyoruz bir türlü. Hangi alana Türkiye'nin sürüklendiğini hepimizin oturup düşünmesi lazım. Biz eğer ortaklaştığımız konuları büyütürsek, ortak payda için düşüncelerimizi açıklarsak siyasetçinin daha dikkatli adımlar atmasını sağlamış oluruz. Bu görev demokrasilerde medyaya düşüyor. Medya yasama, yürütme ve yargıyı da denetleyen, haksızlıkları dile getiren bir organ. Bu açıdan medyanın demokrasilerde önemi çok fazla."
Anayasada "Basın hürdür, sansür edilemez." ifadesinin yer aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, anayasanın medyayı ciddi bir güvence altına aldığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, özgürlükleri sınırlayacak tedbirler varsa devletin o özgürlükleri sınırlayacak alanları kapatıp özgürlük alanlarını büyütmesi gerektiğini ifade ederek "Kaçımız anayasanın bu gereğini yeri geldiğinde haykırıyoruz. Haksızlığa uğradığımızda, anayasanın bu maddesini bir şekliyle dillendiriyoruz. Yapmıyoruz arkadaşlar. Özellikle yerel medya ekonomik anlamda sorunlar yaşıyor. Geldiğimiz noktada iki alanda tasarruf yapıldı. Bir, çocukların bir öğün yemeğini kestiler. İkincisi de basınla ilgili tasarruf genelgesi çıkardılar. Kurum ve kuruluşlarının basını izlemeyle ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak. Görev alanıyla ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak. Ya bula bula koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yani günlük gazete almayacaksınız diye tasarruf genelgesi mi çıkarılır?" dedi.
Medyaya düşman olan bir siyasal iktidarın desteklenmemesini isteyen Kılıçdaroğlu, dünyanın her tarafında medyanın özgürce yayın yapması gerektiğini ve bütün siyasal aktörlerin onlara saygı duyması gerektiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, Basın İlan Kurumu ve RTÜK'ün görevlerini yapmadığını öne sürerek Basın İlan Kurumunun medyaya destek vermesi için siyasal tasalluttan kurtulması gerektiğini söyledi.
Ulusal yayın yapan bazı gazetelerin kamu ilanlarından fazlasıyla yararlandığını ancak diğer medya kurumlarının görmezden gelindiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kamu ilanları eşit şekilde paylaştırılmalı. Belli gazetelerde kamu bankalarının imkanları var, belli gazetelerde hiçbiri yok. Bizim vergimizle kamu kurumları ayakta. Orada çalışanların aylıklarını da biz ödüyoruz. Nasıl oluyor da kamu bankaları sadece belli gazeteleri ve televizyonları destekler? Diğerleri yayın kuruluşu değil mi? Bir taraf cezalandırılır öbür tarafa istedikleri kadar para verirler. Biz itiraz ediyoruz, sizin de etmeniz lazım. Kamu denetçilerine de başvurduk, 'kamu bankaları sadece belli kanallara ilan veriyor. Haksızlık var' dedik. Kamu denetçiliği kurumu, 'bu bizim alanımıza girmiyor' dedi. O zaman sizin fonksiyonunuz ne? Siz oraya ballı maaşlar almak için mi oturdunuz, evet. Haksızlık üzerine koltuğa oturuyorsanız sizde adalet anlayışı sıfırlanmış demektir. Kamu bankaları bazı kurumları görüyorsa ve bizden vergi alıyorsa hepimiz itiraz edeceğiz."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, medyada sendikalaşmanın zorunlu olması gerektiğini belirterek medya çalışanının, patronuna karşı haberinin arkasında durarak yakaladığı haberi özgürce yazabilmesi gerektiğini ifade etti.
Basın kartlarını İletişim Başkanlığının vermemesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, gazetecinin kamunun koyduğu kurallar içinde çalışamayacağını, özgürlüğün sınırlanmasıyla beraber medyanın medya olmaktan çıkacağını kaydetti.
"Belediye başkanları meclis kararlarını yerel gazetelerde yayınlatsın"Belediye başkanlarına, meclis karar özetlerinin yerel medyada yayınlanması konusunda çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanlarımız da burada. Kendileri, belediye meclisleri karar alıyor. Aldığı kararlar neden yerel gazetelerde ilan edilmez ki bir engel mi var? Yayınlanmalı. Bunun da yasal güvencesi sağlanmalı. Belediye meclisinin aldığı kararları belde halkı da medya aracılığı ile öğrenir. Bunun iki yararı var, bir medyanın desteklenmesi iki halkın bilgi alması." dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de siyaset yapan genel başkanlar içinde en sert eleştirilere maruz kalan ismin kendisi olduğuna işaret ederek sırf eleştirmek için hakaret edilmesinin doğru olmadığını dile getirdi.
Basının etik değerlere bağlı olması gerektiğini ve bu yapının da kendi içinde oluşturulacak bir denetim mekanizmasıyla incelenmesinin şart olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Eğer devletin yapısında bir çürüme varsa yasama, yürütme, yargı ve medyadan başlıyor. Ciddi bir çürüme ile karşı karşıyayız ama umudumuz medyada." diye konuştu.
Basının "milletin ortak sesi" olduğu vurgusunu yapan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi kurduğunda çağdaş uygarlık düzeyini hedefledi. Devlet yönetiminde liyakatin olduğu, medyanın haksızlıklara karşı çıktığı ve bunu korkusuzca yazdığı, yargıya kimsenin müdahale etmediği bir Türkiye özlemi var. Bu özlem şu anda bizim içimizde. Eminim ki medya mensubu olarak sizin de içinizde. Bu mücadeleyi yapmak için hangi görüşten olursak olalım bu hepimizin ortak sorunu. Bu ortak sorunda umut olan sizsiniz, sizin kaleminiz, sizin mürekkebiniz. 'Alimin mürekkebi şehidin kanından daha evladır' diyoruz ya sizin kaleminiz güçlü ve özgür olduğu sürece, doğru yazdığı sürece bu ülke kurtulur."
Kılıçdaroğlu, toplantının ileriki yıllarda da devam etmesi temennisinde bulundu.