Hamza Mercanoğlu
Paris'te 17 kişinin ölümü ile sonuçlanan ve neredeyse küresel bir savaşın eşiğine gelinen bir süreç başlatıldı. Başlatıldı diyorum zira bu süreç kendiliğinden gelişen ve masumane niyetlerle yayınlanan, amacı sadece insanları güldürmeye matuf bir karikatür yayınlama hadisesi değildir. Bir algı operasyonunun tam ortasındayız. Dünya egemenlerinin yeni bir dizayn ve biçimlendirme çabalarının uygulamaya konulduğu tarihi bir konjonktürden geçiyoruz. İslam coğrafyasında terör estiren, bir savaş bitmeden yeni bir savaş başlatan 'Vahşi Batı' ve onun 'Frankeştayn'ı Siyonist İsrail, Müslüman kanına doymayan bir vampir iştihası ile Ortadoğu'yu kana bulamaktan büyük bir zevk mi almaktadır? Hayır! Bu tamamen bir yıldırma ve hatta planlı bir soykırımdır.
Kendi kaynakları ve genç nüfusunu hızla tüketen Batı dünyası, gözünü tüm ihtişamı ile bir bakire gibi duran Ortadoğu ve Afrika üzerinde yoğunlaştırarak, içerisine düştüğü ekonomik ve sosyal krizlere bir çare olarak görmektedir. Ahlaki çöküntüde tavan yapan Batı, inanç ve aile gibi tüm manevi müesseselerini ateist düşünceye kaptırmış ve adeta 'Kral Çıplak' vaziyetine düçar olmuştur. Bu bağlamda 'Simetrik Savaş' olgusundan 'algısal savaş' pozisyonuna radikal bir geçiş yapmıştır. Amaç açık ve gaye nettir. İslam coğrafyasını işgal üzerinde ittifak oluşturulmuştur. Görünen o ki, Müslüman halklar ya köleliğe boyun eğecek ve bu arsız işgal karşısında 'sus pus' olacak ya da topyeku00fbn 'terörist' damgasını yemeyi kabul edecektir. Demokrasilerde her zaman başka bir seçenek olabilir. Ancak Müslümanlar için üçüncü bir seçenek yoktur!
Charlie Hebdo isminin bir dergi adı olduğundan dahi bir haber bir buçuk milyarlık bir inanç topluluğu, bir kaç gün öncesine kadar bu isim sorulsaydı herhalde bir Hollywood yıldızı sanacaktı. İfade özgürlüğü adı altında iğrenç tasvirlerin yer aldığı ve İslam coğrafyasının en kutsalı olarak bilinen Peygamberinin isminin hayasız resimlere monte edildiği dergi, bununla hangi mizahı veya hangi masum düşünceyi temsil etmiş olabilir ki? Olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin edememiş midir? Ben ettiğini düşünüyorum. Bilakis üst aklın planladığı noktanın tam da arzında bulunulduğunu da ekliyorum. Hadisenin mizahla, komediyle, gazetecilikle ve özgür düşünce ile hiçbir alakası yoktur, olamaz da. Zira hiçbir özgürlük neredeyse dünyanın yarısını teşkil eden bir dinin mensuplarının en kutsalına saldırma, hakaret etme ve aşağılamasına geçit vermez.
Cumhuriyet gazetesi geçtiğimiz gün yayınladığı Charlie Hebdo karikatürü ile geçmişi ve geleneği ile çok ters düşmüş sayılmaz. Kurulduğundan bu yana kendisine sağlanan imtiyazlı gücü sadece ve sadece Müslümanları aşağılamak, hakir görmek, ihbar etmek için kullanan ve İslami değerleri 'düşman hattı' olarak gören Cumhuriyet gazetesinin geçmişi, Hz Muhammed (S.A.V) olmasa da, farklı Müslüman şahsiyetleri karikatürize etmekle doludur. Fransa'daki Charlie Hebdo dergisi ile Cumhuriyet gazetesi arasında fikirsel anlamda bir aykırılık bulunmamaktadır. Basın özgürlüğünü, kendileri gibi düşünmeyenler üzerinde bir baskı veya hakaret etme aracı olarak gören tüm zihniyetler aynı zamanda birer 'Charlie Hebdo'dur. Bu yönü ile Cumhuriyet'e katılıyorum, evet Cumhuriyet Charlie'dir...
Londra'da yaşadığım yıllarda tanıdığım, kadim dostum Kemal Erdemol ile olaylar üzerine bir telefon görüşmesi yaptım. Kendisi o dönem Cumhuriyet gazetesinin Londra temsilcisi idi ve bir kaç yıldan beridir İstanbul'da gazetenin merkezinde görev yapmakta. Kadim bir dost ve vefalı bir arkadaşımdır. Londra'da iken aynı gazetede makalelerimiz yayınlanıyordu. Kendisi ile aynı inanç sistematiğinde buluşmasak da, ortak paydalarımız bir hayli fazla. O yüzden dostluğumuz kadimdir. Demokrasiyi içselleştiren ve özgürlükler konusunda gerçek anlamda duyarlı bir gazeteci ve düşünür kendisi. Ben öyle tanırım. Konu ile ilgili şahsi fikirlerini anlattı bana. Bugün (14.01.2014) yayınlanan karikatürün asla Hz. Peygamber'i temsil etmediğini ve gazetenin böyle bir temsil olması için yayınlamadığını söyledi. Buradaki amacın tamamen basın özgürlüğü ve cinayetlerin işlenmesine bir tepkinin yansıması olduğunu uzun uzun anlattı. İsmi İslamcı olarak anılan terörist gruplara karşı bir duruş olduğunu ve Müslümanların bu duruşa katkı vermesini sağlamak amacı ile 'je suis charlie' başlığını attıklarını, an itibarıyla 'masum ve mazlum' olarak yorumladıkları Charlie dergisinin yanında bir tavır gösterdiklerini, ancak bu duruşun yayınladığı karikatürleri tasvip anlamında görülmemesi gerektiğini anlattı. Geçmiş yıllarda Filistin davasına destek verdiklerini de.
Kemal Erdemol'un samimiyetine tüm kalbimle inanıyorum. Bu söylediklerini tamamen inandığı için söylediğinden eminim ve kendisinin gerçekten de böyle düşündüğünü biliyorum. Ancak Cumhuriyet gazetesinin bu yayımlama hadisesinde bu kadar masum düşündüğüne inanmıyorum. Zira 'perşembenin gelişi çarşambadan bellidir' der atasözümüz. Cumhuriyet gazetesinin dindar Müslümanları aşağılamak için geçmişte yayınladığı 'göbeğini kaşıyan takkeli ve takunyalı adam karikatürü' hala hafızamda durmaktadır.
Son söz, rüzgar eken fırtına biçer. Yaşadığımız dünya, barışı ve insanların birbirlerinin inançlarına tahammül etmeyi hak ediyor. Birbirimizin kutsallarına sövmeden de mutlu yaşamanın bir yolunu bulmalıyız. Aksi takdirde bugün terörist olarak adlandırdığınız kimseler yarın 'kutsalını savunan' grup olarak karşınıza çıkar ve kendisine meşruiyet oluşturur.