Suikast sonucu öldürülen efendisinin intikamını almak için 70 kişinin kellesini bir gecede kestirdiğinden kendisine o günden sonra "Cezzar" adını vermişlerdi. Deve kasabı, kan dökücü anlamlarına geliyordu. Bu lakap için kızıp kızmadığını soran bir dostuna "ne kızayım. Devletime bunca hizmeti geçmiş Abdullah Bey gibi bir adamın intikamını aldığım için "Cezzar" diyorlarsa bu benim için şereftir demiştiu2026
Osmanlı Devleti'nin 19. yy. başında uğraştığı sorunlardan biri de Fransa'nın Mısır'ı işgali olmuştu. Fransa'nın asıl hedef İngiltere'nin Akdeniz'deki hakimiyetine son vermek suretiyle Hindistan'a doğru yayılma siyasetini gerçekleştirmekti. Bu amaçla Avusturya ile anlaşan Fransa, Venedik Cumhuriyeti'ne son vermiş, Adriyatik Denizi'ndeki adaları ve Balkanlardaki limanları işgal ederek Osmanlı Devleti ile komşu olmuştu.
1799 yılında Ortadoğu seferine çıkan Fransız General Napolyon Bonapart, Mısır'ı işgal etmiş, Kahire'yi aldıktan sonra Suriye üzerine yürümüştü. Mısır'da varlık gösterebilmek için Suriye'nin elde tutulması elzemdi. Osmanlıya boyun eğdirmek ve anlaşma yollarını tıkamak için elini çabuk tutmak isteyen Napolyon kendince haklıydı. Zira Osmanlı Devleti, Fransa'nın bu tutumu üzerine Rusya ve İngiltere ile ittifak yapmış ve bu ittifak gereği de İngilizler, Amiral Nelson komutasındaki donanma gücüyle Fransızları, Mısır kıyılarındaki Abu Kir önlerinde yenilgiye uğratmışlardı. Donanmasını kaybeden Bonapart'ın denizle olan olan bağlantısı kesilmiş ve Mısır'da mahsur kalmıştı. Ordusuyla ilerleyen Bonapart, yolu üstündeki kıyı şehirlerini zapt etti. Kara propaganda yapmaktan da geri kalmayan Napolyon, buralara padişahın izniyle geldiğini söylemiş, sonra da Mısırlılara Arap olduklarını hatırlatmış ve ülkelerinin Türkler tarafından işgal edildiği masallarını anlatmıştır. Önce Gazze'yi sonra Yafa'yı aldı. Yafa'yı ele geçirince de şehirde katliam yapmış, 4000 insanı katletmiş ve yağma başlatmıştı.
Akka 'ya kadar gelen Napolyon, teslim ol çağrısının, şehri savunan Cezzar Ahmet Paşa tarafından reddedilmesi üzerine, Yafa'da yaptıklarını burada da yapabilmek için kenti kuşattı ve top ateşine başladı. Mısır'da yaptığı gibi burada da yerli halka kendini kurtarıcı olarak göstermek için sürekli söylentiler yayıyordu. Fransız taarruzu şiddetli bir şekilde devam ediyor, Cezzar Ahmet Paşa'nın gösterdiği savunma karşısında bir sonuç elde edilemiyordu. Yer altından tünel açmak suretiyle kaleye girmeye çalışan askerler arasında boğaz boğaza mücadeleler oluyordu. Yine böyle bir gece tünel yakınındaki cephaneliği bizzat ateşleyerek önemli sayıda Fransız askerini havaya uçuran da Cezzar Ahmet Paşa'dan başkası değildi. Ateş cehenneminden kurtulabilen Fransızlar geri çekilirken, muharebeyi takip eden İngiliz amirali de paşanın yaşına rağmen gösterdiği cesaret ve savaş bilgisine olan hayranlığını dile getirmekten geri durmuyordu. Top atışlarıyla kent dövülüyor ancak Cezzar Ahmet Paşa'nın askerini yüreklendirmesi ve ilerleyen yaşına rağmen onlarla beraber çarpışması, Napolyon'nun bütün hesaplarını alt üst ediyordu.
Kuşatma yaklaşık iki ay boyunca devam etti. Son günlere doğru Nizam-ı Cedit ordusuna mensup askerlerle takviye olan Osmanlı direnişi karşısında artık Napolyon'un ümitleri kırılmış, "bir ihtiyarın oyuncağı olduk" diyerek çekilme kararı almıştı. 64 gün süren kuşatma sonuçsuz kalmış, bir o kadar da zayiat verilmişti. 20 Mayıs 1799'da ordusunu geri çekme kararı aldı. Geri çekilirken yük olmaması için yaralı askerlerini zehirletmiş, cephanesini ve toplarını da toprağa gömdürmüştü. Kendi askerine bunu reva gören bu Haçlı zihniyetinin Yafa'da yapmış olduğu katliama şaşırmamak gerekir. İnsanlıktan nasibini alamamış bu zihniyetin devamı olan Fransa ise bugün bizleri "Ermeni Soykırımı" ile suçlayacak kadar tarihini unutmuş ve bizlere medeniyet öğretmeye kalkışmaktadır. Tarihe adını yazdıran Cezzar Ahmet Paşa ise elindeki Fransız esirlere insanca muamele etmiş, bir kısmını serbest bıraktırmış, bir kısmını da kalenin onarım işlerinde çalıştırmayı uygun görmüştür.
Cezzar Ahmet Paşa, Bosnalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve küçük yaşta İstanbul'a gelerek berber çıraklığı yapmıştır. Tıraş olmaya gelen bir Osmanlı paşasının dikkatini çekince, kendisine ikbal yolları açılmıştır. Çünkü Osmanlı sisteminde her zaman insana önem verilmiş, insanın değer ve kıymeti bilinmiş ve bu sayede Baltacı Mehmet Paşa gibi oduncu yamaklığından veya Köprülü Mehmet Paşa gibi bulaşıkçılıktan beylerbeyliğine/sadrazamlığa kadar giden kapılar yetenekli ve zeki gençlere açılmıştır. Cezzar Ahmet Paşa da göstemiş olduğu başarılar sayesinde "Mısır Seraskerliği" rütbesine kadar yükselmiştir. 80li yaşlarında olmasına rağmen Akka'da destan yazan paşa, Napolyon'un emperyalist hayallerinin son noktası olmuştur.
Napolyon Bonapart " Akka'da durdurulmasaydım, bütün Doğu'yu ele geçirebilirdim" diyerek kendisini perişan eden bu Osmanlı paşasını muhtemelen ömrü boyunca unutmadı. Peki bizler tarihimizin bu eşsiz kahramanlarını ne kadar tanıyoruz? Napolyon'un adını bilirken Cezzar Ahmet Paşa ismini kaç kişi biliyoruz?