Çelik: Milletimize saygısızlıktır

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret eden Alman komedyene açılan soruşturmaya ilişkin, 'Cumhurbaşkanı'na yapılan bir hakaret milletimize ve devletimize karşı yapılmış bir saygısızlıktır.' dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. AP'de kabul edilen Türkiye İlerleme Raporu ile ilgili soru üzerine Çelik, raporun Türkiye AB ilişkilerini "teşvik" edici bir yaklaşımdan ziyade "tıkayıcı" bir yaklaşımla yazıldığının altını çizdi.

Raporda ifade özgürlüğü ve diğer alanlarla ilgili eleştirilerin öne çıktığını belirten Çelik, ifade özgürlüğü ile diğer konuların her demokraside sonsuz alanlar olduğunu söyledi.

Bunların geliştirilmesiyle ilgili Türkiye-Avrupa ilişkilerinde işbirliğinin, teşvik edici yaklaşımların her zaman dikkate alınacağını vurgulayan Çelik, "Fakat onun yerine Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsını da odağına alan, Türkiye'deki demokratik gelişmeleri yok sayan ve daha çok teşvik edici, ilişkileri geliştirici bir tutumdan ziyade, tıkayıcı bir dille yazılmış" dedi.

"Önyargılı ve ideolojik bir rapor"

Mülteci meselesinde, Türkiye'nin AB'nin yükünü alan tutumunu "iyi" olarak değerlendirilen raporda, bunun dışında katılım perspektifi ve Türkiye'nin diğer alanlardaki ilerlemesini teşvik etmek yerine tıkayıcı bir yaklaşım sergilendiğini vurgulayan Çelik, "Dolayısıyla biz bu raporun önyargılı ve ideolojik bir rapor olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Tutuklu gazetecilerle ilgili meselenin AB yetkililerine defalarca anlattıklarını söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Onların verdiği listedekilerin hiçbiri gazeteci değil, yargılandıkları ve hüküm giydikleri konular gazetecilikle ilgisi olmayan, terörden gasba kadar geniş yelpazedeki konular. Bütün bunlarla ilgili maddi bilgiler ortadayken bu maddi bilgi ve belgeleri hiçbir şekilde dikkate almaksızın böyle bir değerlendirme yapılması kuşkusuz insanın aklına şunu getiriyor, son gelişmelerle birlikte, Türkiye ve AB arasında ortaya çıkan son zirvelerle birlikte Türkiye-AB ilişkileri yeni bir ivme kazandı. Bu yeni ivme çerçevesinde, yeni fasılların açılması, yeni bir aşamaya geçilmesi şeklinde pozitif bir ajanda var. Rapor Juncker'in açıklamalarını bile inkar eden bir yaklaşımla adeta Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme ile ve iyi bir doğrultuda gitmesini istemeyen kesimlerin ideolojik bir beyanı olarak ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Dolayısıyla bizim açımızdan rapor, sağlıklı, rasyonel, maddi bilgilere dayanan ve gerçekçi bir rapor olmadığı için iade edilme kararı en doğru karar olarak ortaya çıkmış bulunuyor."

"Kuşkusuz bu karar, doğru bir karar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında hukuki sürecin başlatılmasına onay verilmesi konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine Çelik, şu yanıtı verdi:

"Kuşkusuz bu karar, doğru bir karar. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na yapılan bir hakaret, Cumhurbaşkanı milletimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ettiği için milletimize ve devletimize karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Bu söz konusu şahsın o kanalda ortaya koyduğu ifadeler kesinlikle eleştiri değil, doğrudan hakaret etme amacıyla ve hakaret etme kastıyla ortaya koyulmuş ifadeler. Dolayısıyla burada bu soruşturmaya izin verilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Bunun doğru bir adım olduğunu düşünüyoruz."

"MHP'nin iç meselesi"

Çelik, AK Parti'nin, MHP'deki olağanüstü kongre sürecini nasıl değerlendirdiğine ilişkin de şöyle dedi:

"Kongre olacak, olmayacak, MHP'de mevcut genel başkana karşı başka genel başkan adayları var. Bu mesele bizi ilgilendirmez. Yani onların, MHP'nin iç meselesidir. Fakat olayın, bir partinin iç meselesine karışmak istemeyenleri ya da bizim gibi bu meselenin dışında durmak isteyenleri bile ilgilendiren bir tarafı ortaya çıkmaya başladı. O da şu, yargı kararlarıyla bir partinin iç dinamikleri bir şekilde şekilleniyor. Yani normalde, aslında siyasi partilere ait alanın belli yargı denetimi haricinde siyasi partilere bırakılmasında fayda var. Şimdi, 'yargı kararı böyle çıksaydı, parti içerisinde şöyle bir süreç şekillenecekti, böyle çıktığı zaman şu şekilde bir süreç şekilleniyor' gibi bir şey, sanki partilerin kendi iç dinamikleriyle verilmesi gereken kararı, başkaları, yargı veriyor gibi bir tablo çıkıyor ki, bu çok doğru bir şey değil. Bu, sivil siyaset açısından, sivil siyaset alanının korunabilmesi, sivil siyasetin kendi doğal dinamikleriyle, siyasi partilerin kendi doğal dinamikleriyle kendi gelişimlerini sürdürebilmeleri açısından doğru bir yaklaşım olmuyor."