Çavuşoğlu: Sorunun değil çözümün tarafında olun

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda hakkaniyet bekliyoruz. AB''den beklentimiz sorunun tarafı olmak yerine çözüm tarafı olması." dedi.

Dışişleeri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile görüşmesinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Çavuşoğlu, AB ile yakın ilişkiler içinde olduklarını belirterek bu yakın ilişkilerin umut verici olduğunu söyledi.

"Türkiye'ye verilen taahhütlerin yerine getirilmesi lazım"

"Türkiye'ye verilen taahhütlerin yerine getirilmesi lazım." diyen Çavuşoğlu, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisinin bunlar arasında olduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu, bunun için kriterler bulunduğunu, Türkiye'nin bunlardan 67 kriteri yerine getirdiğini hatırlatarak "Bunun birçoğunu yerine getirmeyen ülkelere esneklik gösteriliyor, Türkiye'ye gelince daha fazla kural şart koşmak doğru değil, AB'nin bu konuda sözünü yerine getirmesi gerekiyor." dedi.

"AB Türkiye'ye yönelik ilave kararlar alırsa bunun karşılığını vermek durumunda kalacağız"

AB'nin taahhüdü olan alanlarda olumlu adımlar görmek istediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin bir süredir zirvelere davet edilmediğini hatırlattı. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"(AB) Üst düzeyli diyalog ve temasları yasaklayan kararlar aldı. Normalde biz bu kararları uygulasak veya 'Siz böyle kararlar aldınız' desek Sayın Borrell'in bugün Ankara'da olmaması lazım. Ama biz AB'nin bu kararlarına rağmen bu diyaloğu sürdürüyorsak bu iyi niyet göstergesidir. AB'ye çok ihtiyacımız olduğundan değil. İkimizin de birbirine ihtiyacı var. AB'nin bu kararı tersine çevirmesi lazım. Önümüzdeki günlerde Komisyon toplantısında ve zirvesinde Türkiye'nin yine Fransa dahil malum ülkeler yüzünden gündemde olacağını görüyoruz. Burada Türkiye aleyhine kararlar almak sorunları çözmez, daha da derinleştirir. Biz gereken samimiyeti gösteriyoruz. AB Türkiye'ye yönelik ilave kararlar alırsa bunun karşılığını vermek durumunda kalacağız. O zaman durum daha da gerginleşecek. Bunun faydası yok. Böyle bir kararın sorunların çözümüne katkısı olmayacak, daha da derinleştirecek. AB'den beklentimiz sorunların çözümü konusunda sorunun tarafı olmak yerine çözümün tarafı olmasıdır."

"Fransa'nın Türkiye'den açık net şekilde özür dilemesi gerekiyor"

Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında AB'nin üyelik dayanışması anlayışı yerine objektif bir ara bulucu anlayışıyla yaklaşırsa sorunların çözümüne katkı sağlayacağını söyledi.

Çavuşoğlu, Libya konusunda Fransa'nın meşru olmayan Hafter'i tuttuğunu, her türlü desteği verdiğini ifade etti.

Çavuşoğlu, "Şimdi sahada kaybedince agresifleşerek bunun acısını Türkiye'den çıkarmaya çalışıyor. En son Doğu Akdeniz'de taciz iddiasında bulundu. Bunun doğru olmadığını ispatladık. NATO da böyle bir delil yok diyor. NATO ve AB söyleyemez ama biz çok açık söylüyoruz. Fransa dürüst davranmadı. Dürüst davranmadığını ispatladık. Fransa'nın Türkiye'den açık net şekilde özür dilemesi gerekiyor. AB'den ve NATO'dan da onları yanılttığı için özür dilemesi lazım." dedi.

"AB ülkelerinin Türkiye ile birlikte çalışması gerekiyor"

Türkiye'nin AB ile daha pozitif bir atmosfer yaratarak ilişkileri geliştirmek istediğini vurgulayan Çavuşoğlu, iki tarafın ve AB ülkelerinin Türkiye ile göç, Libya, Balkanlar gibi birçok uluslararası konuda birlikte çalışması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin Almanya'nın dönem başkanlığından beklentileri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "AB'nin ortak değerleri ve objektif kriterler çerçevesinde Türkiye'ye yaklaşmasını bekliyoruz." diye konuştu.

Yunanistan, Rum kesimi ve Fransa Türkiye-AB ilişkilerini rehin aldı

Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye-AB ilişkilerini rehin aldığını söyleyen Çavuşoğlu, bunun AB ve Türkiye için haksızlık olduğunu dile getirdi. Çavuşoğlu, "Son zamanlarda bir de Fransa var. Fransa'nın da derdi başka. Başka konularda Türkiye'ye kızgınlığı olduğu için bunu AB'ye taşıması, Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkilerin tıkanmasına yol açıyor." ifadesini kullandı.

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları konusuna değinen Çavuşoğlu, Türkiye'nin hem kendi hem de Kıbrıs Türk halkının haklarını korumakla mükellef olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, "Türkiye olarak, KKTC olarak biz paylaşmaya, iş birliğine varız ve bunun için diyalog başlatmaya hazırız. Yeter ki burada hakkaniyet ölçüsünde paylaşmayı bilelim." dedi.

Türkiye ile AB arasındaki göç mutabakatını hatırlatan Çavuşoğlu, 2016'dan bu yana Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, AB'nin ise getirmediğini söyledi. Çavuşoğlu, pandeminin etkisiyle dünya genelinde çok sayıda insanın açlık nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalacağını belirtti ve bu konuda iş birliğinin önemine işaret etti.

AB'nin güvenli ülkeler listesi

AB'nin Kovid-19 salgını nedeniyle oluşturduğu güvenli ülkeler listesini hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Eğer AB gerçekten objektif kriterler çerçevesinde bir karar alsaydı buna büyük saygı duyardık. Ama AB bu kriterlere hiç uymayan, bazı üye ülkelerin bastırmasıyla Afrika'da veya ötesinde hiç şeffaf bilgiler gelmeyen ve koronavirüs bakımından durumu çok vahim olan ülkeleri güvenli ülke listesine alıp Türkiye'yi almadığı zaman o zaman bizim AB'nin adil davranmadığını söylemek hakkımız."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin bilgilerini şeffaf şekilde AB'nin mekanizmalarına ve Dünya Sağlık Örgütüne gönderdiğini söyledi.

Çavuşoğlu, "Almanya'nın öncülüğünde aşamalı bir adım atacağımızı düşünüyoruz. Bu konuda AB'nin hakkaniyetli düşünmesini istiyoruz." ifadesini kullandı.

"AB'nin ara buluculuğuna destek veririz"

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları hakkındaki bir soru üzerine, "Sorunun esas kaynağı bugüne kadar Rum kesiminin, KKTC'nin ve Kıbrıs Türklerinin, Türkiye'nin tüm uyarılarına uymadan Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayarak başlattığı tek taraflı sismik araştırmalar ve sondaj çalışmalarıdır. Bu konuda AB'yi de çok uyardık ve uyarılarımız dikkate alınmadığı için sismik araştırmalara ilaveten sondaj gemilerini gönderdik." dedi.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Burada esneklik gösterebilmemiz için Kıbrıs Türk halkının hidrokarbon gelirlerindeki haklarının garanti altına alınması lazım. Bunun yöntemi hakkaniyetli gelir paylaşımının tesis edilmesi. Bu konuda KKTC'nin teklif var. Bir komisyon kurulabilir. Bugün ilave alternatif çözümler konusunda düşüncelerimizi paylaştık. Bunlar AB mekanizması olabilir, özel şirketler üzerinden olabilir."

Çavuşoğlu, Rumların AB'den koşulsuz destek görerek şımardığını belirterek, AB'yi çözümün tarafı olmaya çağırdı. Doğu Akdeniz'de başta Yunanistan olmak üzere Rum kesimi hariç tüm ülkelerle iş birliğine, diyaloğa hazır olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, "Ama Türkiye'nin egemenlik hakları çerçevesinde kimse Türkiye'ye bir şey dikte etmesin." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, "Bu konularda AB'nin ara buluculuğuna biz de destek veririz. Kıbrıs konusunda ve diğer konularda. Yeter ki AB dürüst bir ara bulucu olsun. Üyelik dayanışması yerine tarafsız davransın, biz AB ile çalışmaya varız." diye konuştu.

"İki üyenin her şeyi rehin almasına izin vermeyin"

Çavuşoğlu, AB'nin teknik konularla siyasi konuları birbirine şart olarak koşmamasını istedi. Göç konusunu örnek gösteren Çavuşoğlu, "Göç konusunu Doğu Akdeniz'e bağlarsanız bu konuyu nasıl çözeceğiz." dedi.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin göç ve mülteciler konusunda Yunanistan'ı kınadığını anımsatan Çavuşoğlu, AB'nin ise "Yunanistan bizim sınırlarımızı koruyor, insanları öldürse de botları batırsa da hakkıdır, destekliyoruz" dediğini aktardı.

Türkiye'nin göç konusunda sorumluluklarını yerine getirdiğini, AB'nin ise getirmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye bunu yaparken başka şartlar koşmadı, başka konuları gündeme getirmedi. AB şartları yerine getirmedi. Şimdi göç konusunu yeniden gözden geçirelim diyorsunuz ama 'İlerleme katedebilmemiz için Rum kesimin endişelerini gider' diyorsunuz. Hiçbir alakası yok. O zaman biz de başka şartlar koşalım. Bu ortak bir sorun. Birlikte çözüm bulmamız gerekiyor."

Çavuşoğlu, konu tıkandığında çözüm bulmanın mümkün olmayacağını ifade ederek, "O zaman 'Türkiye bizi tehdit ediyor, göçmenleri durdurmuyor' diye eleştirmeyeceksiniz. Türkiye artık gitmek isteyenleri durdurmama kararını uygulamaya devam edecek. Bunlar tehdit değil. İki üyenin her şeyi rehin almasına izin vermeyin. Bu AB'nin de çıkarına değil, bizim de değil." ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, AB'nin Türkiye'ye yönelik ilave yaptırım alması durumunda Türkiye'nin sahada, Akdeniz'de atacağı adımlar bulunduğunu, bunları çekinmeden atacağını söyledi.

Borell: Türkiye'yle daha fazla işbirliğine ihtiyacımız var

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Borrell de açıklamalarda bulundu.

Çavuşoğlu ile görüşmesinde, Doğu Akdeniz'deki durum, Libya ve Suriye gibi bölgesel konular ile ikili ilişkileri ele aldıklarını aktaran Borrell, "İlişkilerin en iyi döneminden geçtiğini söyleyemeyiz ancak ilişkileri iyileştirmek için birlikte çalışmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.

Borrell, Türkiye'nin AB için yakın bir komşudan öte olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:

"Türkiye, kilit bir ortak ve bir aday ülke. Sık sık kapsamlı şekilde Türkiye'yi tartışıyoruz. Bu da zaten bu ilişkiye ne kadar önem verdiğimizin bir göstergesi. Şu andaki mevcut durum, ideal olmaktan çok uzak. Birtakım ciddi meseleler var. Hemen bunları ele almamız gerekiyor. İlişkimizdeki dinamikleri değiştirmemiz gerekiyor. Bu durumdan çıkmanın faydası olacağını düşünüyoruz."

Doğu Akdeniz'in AB için kilit öneme sahip olduğuna işaret eden Borrell, bu alanda iş birliği ve diyalog içerisinde çalışmak gerektiğini vurguladı.

Borrell, "Daha fazla iş birliğine ihtiyacımız var. Türkiye ile ilişkimiz, dış politika açısından AB'nin en önemli meselesi haline geldi." değerlendirmesinde bulundu.

Seyahat kısıtlamaları

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınından ötürü AB'nin uyguladığı seyahat kısıtlamalarına yönelik Türkiye'nin endişelerini anladıklarını dile getiren Borrell, gerekli olmayan seyahatlere yönelik kısıtlamalar getirdiklerini, kademeli olarak bunları da kaldıracaklarını söyledi.

Borrell, AB Komisyonunun söz konusu kararları objektif kriterlere göre aldığını savunarak bu süreçte bazı niteliksel değerlendirmelerin göz önünde bulundurulduğunu belirtti.

AB'nin değişen durumları kontrol ederek iki haftada bir gerekli güncellemeleri yaptığına dikkati çeken Borrell, sağlık otoriteleriyle yakın diyalog halinde süreci yönettiklerinin altını çizdi.

Doğu Akdeniz

Borrell, Türkiye ziyaretini gerginliklerin ortadan kaldırılması için yaptığına işaret ederek "Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığı konularında büyük bir uzlaşmazlık var." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum yönetimini (GKRY) tanımadığını anımsatan Borrell, GKRY ile dayanışma gösterdiklerini ancak her iki tarafı da memnun edecek bir çözüm bulunmasından yana olduklarını söyledi.

Borrell, "Hidrokarbon gelirlerinin, Kıbrıs'taki iki toplum arasında eşit olarak paylaşımı konusunda AB, mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışacaktır." ifadesini kullandı.

AB Konseyinin bu konuda net bir pozisyonu olduğunun altını çizen Borrell, AB'nin bir sonraki toplantısında söz konusu meseleyi ele alacakları bilgisini paylaştı.

Borrell, Türkiye'nin Doğu Akdeniz meselesinde gerilimi tırmandırmaktan kaçınan tutumundan memnuniyet duyduklarını kaydederek iş birliği ve diyaloğun önemine vurgu yaptı.

2016'da imzaladıkları göçmen mutabakatının, Türkiye'nin mültecilere yardım edebilmesi için finansal destek almasından öte konular içerdiğini belirten Borrell, bunun daha kapsamlı konuları da içerdiği değerlendirmesinde bulundu.

"Yeni bir mutabakat düşünmeliyiz"

Borrell, Türkiye ile AB arasında yaşanan siyasi görüş ayrılıklarının mevcut duruma gelinmesinde etkili olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"Oturup bu mutabakatın güncellenmesi konusunu konuşmak gerekiyor. Yeni bir mutabakat düşünmemiz gerekiyor. İlişkilerimizi etkileyen tüm meseleleri kapsayan bir mutabakat, sadece göç değil. Göç önemli evet ama tek mesele bu değil. Her iki tarafı da memnun edecek yeni bir yaklaşımın benimsenmesi ve tüm meseleleri kapsayan bir mutabakat yani vize, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, Doğu Akdeniz'deki ihtilaflar, Suriye ve Libya'da iş birliği. Türkiye, bölgede güçlü bir aktör. AB'nin, bu karmaşık ilişkinin parçası olan konuları ele alarak ilişkilerinde bir güncelleme yapması gerekir."

Sorunların çözümünün iş birliği ve diyalogdan geçtiğini yineleyen Borrell, "Tek taraflı kararlar almak durumu daha da kötüye götürür. Açık, dürüst, iş birliğine yönelik bir yaklaşımla oturup konuşmak gerekir." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu'ndan Borell'e "Borel" hediyesi

Çavuşoğlu, basın toplantısının sonunda AB Yüksek Temsilcisi Borrell'e Eti Maden tarafından üretilen el dezenfektanı "Borel" hediye etti.

Bakan Çavuşoğlu, "Borik asitten yapılıyor. Enerji Bakanımız (Borrell) isim hakkı talep etmesin diye bir 'L' harfini eksik yapmış. Dikkatine getirmek isterim." esprisini yaptı.