Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Ermenistan'ın Azerbaycan'a başlattığı saldırıya dünyanın nasıl bir tepki verdiği ve Ermenistan'ın amaçlarının ne olduğuna ilişkin soruya Çavuşoğlu, Ermenistan'ın Karabağ sorununun 30 yıldır çözülmemiş olması nedeniyle cesaretlendiği karşılığını verdi.
Çavuşoğlu, son saldırılarla Ermenistan'ın Minsk Grubu ve AGİT çatısı altındaki çabaları ve Birleşmiş Milletlerin (BM) çok sayıdaki kararını tanımadığına işaret ederek, "Ermenistan bu saldırılarıyla 'uluslararası sistemi ve hukuku hiçe sayıyorum' diyor. Bunun bir karşılığı olmalı." ifadelerini kullandı.
Ermenistan'ın sorunları diplomasi ve müzakereyle çözmek istemediğini, Azerbaycan'ın yüzde 20'sini işgal ettiği topraklarından daha da fazlasını istediğini, bunu temmuz ayında Tovuz'a düzenlediği saldırıyla gösterdiğini kaydeden Çavuşoğlu, buranın kritik bir bölge, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu ve önemli petrol boru hatlarının geçtiği bir güzergah olduğuna işaret etti.
Çavuşoğlu, bu sistematik ve planlı saldırının durdurulduğunu, Azerbaycan'ın karşı hamle yaptığını ve Rusya'nın devreye girmesiyle ateşkes sağlandığını hatırlattı.
Ermenistan'ın son saldırıyla ateşkesi de tanımadığını ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konuştuğumuz herkese aynı şeyi soruyoruz. Temmuz ayında da çok güçlü bir uyarı gönderdik Ermenistan'a. Aklını başına al. Biz tüm imkanlarımızla Azerbaycan ne istiyorsa Azerbaycan'ın yanındayız. Bu saldırılar yanında kalmaz. Sahada zaten o zaman da Azerbaycan gerekeni yaptı. Peki tüm bu uyarılara rağmen bu cesareti nereden buluyor? Bu soruyu herkese soruyoruz, Lavrov'a da sorduk Maas'a da sorduk. Diğer bakanlarla da görüşmeye devam edeceğiz. Sahada ve masada Azerbaycan'ın yanındayız diyoruz ya boş bir söz değil, çabalarımızı sürdürüyoruz."
"Sorun çözülmedikçe Ermenistan cesaretlendiriliyor"
Türkiye'nin "Azerbaycan ne istiyorsa, nasıl istiyorsa yanındayız" ifadesinin tam olarak ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, Karabağ sorununun çözülmesi için uluslararası toplum ve Minsk Üçlüsü'nün somut bir adımı olmadığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya'yla Suriye'de yaptığı iş birliğinin benzerini bu alana da yansıtmak istediğini ve bu çerçevede ikili düzeyde görüşmeler yapıldığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin'e teklifleri oldu, Lavrov'la görüşmelerimiz oldu ama ikili düzeyde olsun çok taraflı düzeyde olsun bu sorun çözülmedi. Çözülmedikçe de Ermenistan cesaretlendiriliyor ve saldırıyor." diye konuştu.
Bu sorunun artık çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, uluslararası toplumun "çatışma dursun" mesajı verdiğinin altını çizerek, "Ermenistan'a Azerbaycan topraklarından çekil diyor musun? Hayır, demiyorsun. Bu doğru bir yaklaşım değil. Diplomasi yoluyla çözülecekse, biz yine Azerbaycan'ın haklarını masada savunuruz. Ama diplomasi yoluyla bugüne kadar çözülmedi. Azerbaycan da kendi topraklarını işgalden kurtarmak istiyor. Azerbaycan mücadeleyi kendi topraklarında veriyor. Dünyanın neresinde işgalciyle toprakları işgal edilen aynı muameleyi görüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Ukrayna, Kırım ve Gürcistan'da bunun yapılmadığını belirterek, "Azerbaycan sahada çözmek istiyorsa biz Azerbaycan'ın yanında olacağız dedik." ifadelerini kullandı.
"Türkiye Azerbaycan hangi alanda ihtiyaç duyarsa hazır"
Azerbaycan'ın bu anlamda bir isteği olması halinde Türkiye'nin gereğini yapmaya hazır olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, Azerbaycan'ın kapasitesinin halihazırda yeterli olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, "Ermenistan bugün başka ülkelerden destek bulmasaydı, Batı'dan, Rusya'dan, bu cesareti bulamazdı. Dolayısıyla Azerbaycan diyor ki 'Benim gücüm yeter' ve doğru, gücü ve yeterli kapasitesi var. Türkiye olarak bugüne kadar diğer ülkelerle savunma sanayi alanında ya da askeri alanda iş birliğimiz olduğu gibi Azerbaycan'la da iş birliğimiz var. Olamaz mı olur, hatta herkesten daha fazla olur ve olmalıdır. Bugüne kadar Azerbaycan'ın askeri kapasitesinin güçlenmesinde Azerbaycan kendi topraklarını kurtarmak için gerekli tedbirleri almıştır. İhtiyacı olan savunma sanayiyle ilgili malzemeleri bizden ya da başkasından ithal etmiştir, en doğal hakkıdır." diye konuştu.
Bunun Türkiye ve Azerbaycan arasındaki "bir millet iki devlet" anlayışla yapılan anlaşmaların gereği olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Bugün de Azerbaycan'ın tek başına kendi topraklarını kurtaracak kapasitesi vardır ama Türkiye'ye hangi alanda nasıl bir ihtiyaç duyarsa devlet olarak da millet olarak da hükümetimiz olarak da biz varız." dedi.
"Tek başına ateşkes sorunu çözmez, Ermenistan Azeri topraklarından çekilmeli"
Birçok ülkeden "çatışmaları durdurun" mesajı geldiği anımsatılarak, çatışmaların durmasının bu soruna çözüm getirip getirmeyeceğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye'nin bugüne kadar bu sorunun diplomasi yoluyla, barışçıl biçimde BM ve AGİT kararları çerçevesinde, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümünü savunduğunun altını çizdi.
Çavuşoğlu, Azerbaycan'ın endişesini de çok iyi anladıklarını belirterek, "Çünkü 30 yıldır bu sorun çözülmediği gibi bu sorunu çözmek için herhangi bir somut adım da görmedi Azerbaycan. Şimdi 30 yıldır çözülmediği gibi Ermenistan saldırganlığını sürdürüyor. Ayrıca Ermenistan Orta Doğu bölgelerinden getirdiği Ermenileri de illegal bir şekilde işgal ettiği topraklara yerleştiriyor. Yani bu çözümsüzlük Ermenistan'a yarıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Diplomasiyle sorunun çözülemediğine işaret eden Çavuşoğlu, "Bu ülkelerle de sorunun çözülmeyeceği ortada. Bu ülkeler evet 'Ateşkes olsun' diyebilir. Doğru, çatışmayı kimse istemez ama burada biraz önce söylediğim gibi Ermenistan'la Azerbaycan'a eşit muamele yapmamaları gerekir. Ayrıca tek başına ateşkes sorunu çözmez. 'Ermenistan derhal Azeri topraklarından çekilsin' demeleri gerekiyor. Bunu diyorlar mı? Hayır." dedi.
Çavuşoğlu, 30 yıldır diplomatik yollarla sorunun çözülemediğini ve somut adım atılmadığını belirterek," Sadece masada anlattığın zaman sağır kulaklara hitap etmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla ikisini birden götürmek her zaman sahada ve masada daha etkili oluyor. Biz bunu diğer alanlarda da gördük." mesajını verdi.
Azerbaycan'ın ahlaken de hukuken de haklı olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, uluslararası ilişkilerde sert ve yumuşak güç kavramları bulunduğunu, bunların ikisinin de yerinde kullanıldığında etkili olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, Azerbaycan halkının da son derece vakur ve kararlı bir duruş sergilediğini, iki ülke arasında temasların sürekli olarak devam ettiğini belirterek, "Haklıysan zaten hem kararlı olursun hem de güçlü, haklısın çünkü yüzde 100 haklısın." şeklinde konuştu.
"AB'nin her politikasında bir bölünmüşlük var"
Yarın yapılacak Avrupa Birliği (AB) zirvesine ilişkin açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin son dönemde olumlu bir atmosfere sahip olduğunu belirterek, "Son dönemde daha olumlu bir atmosfer var ama zorluklar da var. Zorluklar da AB'nin içinde. AB'nin her politikasında bir bölünmüşlük var ve ister istemez Türkiye karşıtlığı da var. Bazı ülkeler de bunu körüklüyor." diye konuştu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan'ın ise Türkiye-AB ilişkilerini rehin almaya çalıştığını söyleyen Çavuşoğlu, "Doğu Akdeniz'deki kararlı adımlarımız neticesinde biraz gerginlik oldu ama biz de kendi hakkımızı, Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmaya çalışıyoruz." dedi.
Türkiye'nin diplomasiyi hiçbir zaman göz ardı etmediğini, AB ülkeleri liderleri ve AB yöneticileriyle görüşmeler gerçekleştiğini belirten Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Almanya Başbakanı Angela Merkel'le son dönemde 7 defa görüştüğünü kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin diplomasiyle bir çözüm bulmak için tanıdığı fırsatların GKRY ve Yunanistan tarafından kullanılamadığını dile getirerek, "Yeni fırsatlar da ortaya çıktı bakım için gemimizin gelmesiyle. Dolayısıyla pozitif bir atmosferde, daha önce tüm çağırımıza rağmen istikşafi görüşmelere yanaşmayan Yunanistan da bu görüşmelere hazır olduğunu açıkladı. Yunanistan 2016 yılından bu yana bizimle bu görüşmeleri yapmaktan kaçtı. Burada olumlu bir atmosferde biz diplomasiye varız diyoruz. Kendine güvenen ülke masada olmalı, diplomaside aktif olmalı ve tezlerini güçlü şekilde savunmalı." ifadelerini kullandı.
"AB yükümlülüklerini yerine getirmedi"
AB zirvesinin bir Doğu Akdeniz zirvesi olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin de bu zirveden beklentileri olduğuna dikkati çekti.
Türkiye ile AB arasında imzalanan 18 Mart mutabakatına değinen Çavuşoğlu, "Bu mutabakat geçerliliğini yitirmedi ama güncellenmeli çünkü sorun devam ediyor. AB yükümlülüklerini yerine getirmedi ama biz getirdik. Diğer taraftan Gümrük Birliği anlaşmalarının müzakereleri konusunda somut adımlar bekliyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, vize serbestisiyle ilgili de konuşarak, "Birkaç detaya takılıp da sürecin ötelenmemesi gerekiyor. Terörle mücadele konusunda beklentilerimiz var, bugüne kadar değişik sebeplerle başlayamayan Gümrük Birliği Anlaşması müzakereleri dahil bunların başlaması gerekiyor. AB'nin şu pozitif atmosferde Türkiye'ye yönelik daha somut adımlar atması gerekiyor." dedi.
"Kıbrıs'ta hakça paylaşımı çözersek Doğu Akdeniz'de sorunun yüzde 51'i çözülür"
Doğu Akdeniz'de sorunların tartışılacağı bir konferans fikrinin Türkiye'den çıktığını ifade eden Çavuşoğlu, "Doğu Akdeniz etrafındaki kıyıdaş ülkelerle bir araya gelip hakça paylaşım konusunda bir anlaşmaya varız dedik. Bugüne kadar Türkiye'yi dışlayıcı adımlar atıldığı için bu adımlar karşısında biz de kendi adımlarımızı attık." diye konuştu.
Konferansa kimlerin katılacağı, çözümü zor ve kolay konular gibi alanlarda çalışmaların sürdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunun da konferans için önemli olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, "Burada bir konferans olacaksa Kıbrıs'tan her iki tarafın da katılması gerek. Türk tarafı olmayacaksa Rum tarafının da katılması doğru olmaz çünkü hakça paylaşım için iki tarafı da dinlemek lazım. Kıbrıs'ta bir siyasi çözüm konusunda garanti yok ama hidrokarbon zenginliklerinin paylaşım konusu çok basit. Hakça paylaşımı tesis etmemiz gerek. Bunun için konferansa ya iki tarafın katılması ya da hiçbirinin katılmaması gerek. Bizim tercihimiz iki taraf da gelsin. Bu sorunu da belki burada çözeriz. Bunu çözersek de Doğu Akdeniz'de sorunun yüzde 51'i çözülmüş oluyor." ifadelerini kullandı.
"Birçok lider Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin haklı olduğunu kabul ediyor"
Doğu Akdeniz konusunda Türkiye'nin tezlerinin AB üyelerine anlatıldığını ifade eden Çavuşoğlu, "AB ülkelerinin çoğu Türkiye'nin haklı taleplerini çok iyi anlıyorlar. Doğu Akdeniz konusunda da önemli üye ülkelerin dışişleri bakanları ve liderleri bile hukuken, Meis konusunda, sözde Sevilla haritası konusunda Türkiye'nin haklı olduğunu, Meis için talep edilen kıta sahanlığı konusunda Türkiye'nin haklı olduğunu kabul ediyorlar." diye konuştu.
Türkiye'nin tezlerini anlatırken uluslararası hukuktan, uygulamalardan örnekler verdiğini belirten Çavuşoğlu, bir mektupla bunların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri, geçici üyeleri, NATO Genel Sekreteri ve AB üye ülke liderlerine de anlatıldığını vurgulayarak, "Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da o mektubu alınca görüşmek istedi. Merkel de mektubu okuduğunu, konuların güzelce anlatıldığını ve üzerine çalışılması gereken alanlar olduğunu söyledi." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin haklılığının yeterli olmadığına da değinerek, "AB'de kararlar konsensüsle alınıyor. Bu tabiri kullanmak istemiyorum ama GKRY ve Yunanistan burada başka konuları bahane ederek AB'yi rehin almış durumda. 'Haksız olsak da bizi desteklemezseniz diğer kararları veto ederiz.' diyorlar. En son GKRY, 'Türkiye'ye yaptırım kararı almazsanız Belarus'la ilgili kararı veto ederiz.' dedi. Belarus'la Doğu Akdeniz'in ne alakası var?" dedi.
Bu durumun AB'de de rahatsızlığa neden olduğunu belirten Çavuşoğlu, AB'nin reform sürecine girmesi gerektiğine de işaret etti.
"Yunanistan'ın maksimalist yaklaşımlardan uzaklaşması gerekiyor"
Çavuşoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında geçmişten bu yana çözülmemiş sorunların konuşulması için 2000 yılında istikşafi görüşmeler mekanizmasının kurulduğunu, bu mekanizmanın ilk toplantısını ise 2002'de yaptığını hatırlattı.
Görüşmelerde 2016 yılına gelindiğinde Yunanistan'ın sil baştan yapmak istediğini açıklayan Çavuşoğlu, "2000'de başlayan bu süreçte her şeyi baştan almak bu sürecin kaybı demektir. Kaldığımız yerden devam edelim dedik ama önceki Yunanistan hükümeti bunu kabul etmedi. Bu hükümet de iç kamuoyu baskısı sebebiyle ve AB'den aldıkları koşulsuz destek nedeniyle yanaşmıyor." dedi.
İstikşafi görüşmelerin başlamasıyla ilgili yeniden bir irade oluştuğunu ve ev sahipliği sırasının Türkiye'de olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Yunanistan'ın bu süreçte birilerinden aldığı destekle, silah satmak amacıyla ortamı gerginleştirenlerin teşvikiyle yanlış adım atmaması gerekiyor. Biz iki komşuysak sorunları da birlikte çözmemiz gerekiyorsa bu maksimalist yaklaşımlardan vazgeçip sözde Sevilla haritası gibi yaklaşımlardan uzaklaşıp gerçekçi şekilde Türkiye'yle konuşması gerekiyor." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Yunanistan'ın da diyaloğa açık olduğunu söylemesinin olumlu bir adım olduğunu dile getirerek, Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz'de kışkırtıcı adımlardan da vazgeçmesi gerektiğinin altını çizdi.
Meis adasındaki Yunanistan bayrağına yönelik saldırıya da değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Biz millet olarak kendi bayrağımız için hassasız, herkes de kendi bayrağı için hassastır. Bizim bayrağımız geçtiğimiz günlerde Yunanistan'da yakıldı ve tepki gösterdik. Kendi bayrağımıza gösterdiğimiz hassasiyeti herkesin bayrağına göstermeliyiz. Biz bayraklara yapılan saldırıları doğru bulmuyoruz. Yunanistan'la ilişkiler gergin diye bu ilkesel tutumdan vazgeçecek değiliz. Savaşlarda bile Türk milleti başkalarının bayraklarına, sembollerine saygı duymuştur. Biz de kendi bayrağımıza saygı bekleriz."
"ABD'nin Rum kesimine uygulanan silah ambargosunu kaldırması eşitliği bozuyor"
ABD'nin bugüne kadar Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde dengeli bir tutum sergilediğini kaydeden Çavuşoğlu, AB'nin Rum kesimini üye yaparak uluslararası hukuku çiğnediğini ve anlaşmaları yok saydığını belirtti.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Ancak burada ABD'nin iki tarafa da eşit davrandığını gördük. Hatta önceki dönemde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, adaya gittiklerinde kuzeye de geçip KKTC'deki yetkililerle görüştüler. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bunu yapmadı. Kendisine de 'Daha önceki yöneticiler yapıyordu, sizde yapmanız lazım.' diye telefonda söyledim. Burada eşitliği bozmamanız lazım. ABD'nin her ne kadar 'Öldürücü silah vermiyoruz, sadece askeri malzeme ve kılık kıyafet veriyoruz.' diyerek 1 yıllığına da olsa Rum kesimine uygulanan silah ambargosunu kaldırmaları da doğru değil eşitliği bozuyor. Bizim itirazımız o."
ABD'nin Doğu Akdeniz konusunda genellikle bir tutum sergilemediğini kaydeden Çavuşoğlu, ABD'nin daha çok bunun diyalog ve diplomasiyle çözülmesi gerektiğini vurguladığını ve bu konuda kendilerinin bir sıkıntı görmediğini ifade etti.
Çavuşoğlu, ABD yönetimlerinin diaspora ve lobi güçlerinin etkisinde her zaman kaldığını belirterek, "Son zamanlarda, sembolik de deseler ABD'nin Kıbrıs'taki politikası eşitliği bozuyor, bu da doğru değil. Kendilerine de her düzeyde bunu ilettik." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Pompeo'nun Yunanistan ziyaretine ilişkin ise "Herkes herkesi ziyaret edebilir. ABD'nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda, aynı Suriye'de YPG/PKK konusunda olduğu gibi bazı ülkelerle rekabet halinde olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
"ABD'de hangi yönetim gelirse gelsin ilişkilerimizi geliştirmek isteriz"
ABD'de başkan adayları Donald Trump ve Joe Biden'ı karşı karşıya getiren ilk canlı yayın tartışmasının biraz gergin geçtiğini dile getiren Çavuşoğlu, karşılıklı suçlamaların ardından bunun beklendiğini söyledi.
Çavuşoğlu, seçimlerle ilgili değerlendirmeyi ABD halkının yapacağını belirterek, şöyle devam etti:
"ABD halkı televizyondaki bu tartışmalara önem veriyor. İki tane daha olacak. Sonuçta biz Türkiye olarak ABD halkı hangi adayı iş başına getirirse hangi yönetim gelirse gelsin ilişkilerimizi geliştirmek isteriz ama ABD'de de aynı anlayış olması gerekiyor. Son zamanlarda ilişkilerimizi zehirleyen konulardan kurtulmamız gerekiyor. YPG, PKK, FETÖ meselesi gibi. Diğer taraftan savunma sanayisi ile ilgili konuları da kendi aramızda halletmemiz lazım. Yeni dönemde hangisi seçilirse seçilsin halletmek için karşılıklı, birlikte adımlar atabiliriz."
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi'nin Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamanın kabul edilebilir olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, gerekli cevabı verdiklerini ve bunun bilgisizliğin ve cehaletin bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, Biden'ın son çağrısını da doğru bulmadığının aktararak, "Ateşkes çağrısına bir şey diyemem (Azerbaycan-Ermenistan çatışması) ama Türkiye gibi ülkelerin buradan uzak durması çağrısını son derece yanlış buluyoruz. Anlamıyorlarsa bir daha söyleyelim. Biz Azerbaycan ile bir millet iki devletiz. Yeri geldiği zaman da bir devlet gibi davranıyoruz. Azerbaycan'ın meselesi bizim meselemiz, sorunu bizim sorunumuz. Azerbaycan ile Türkiye'yi ayrı göstermeye çalışmasınlar. Türkiye oradan çekilsin demek yerine 'Ermenistan, Azerbaycan'ın işgal edilmiş topraklarından çekilsin.' deseydi o zaman tarafsız bulurduk. Bu da yine içeride Ermeni diasporasının oyunu almaya yönelik bir mesaj." diye konuştu.
"Sayın Macron bugüne kadar Ermenistan'ı desteklemekten başka ne yaptınız?"
Macron'un Türkiye'nin açıklamalarını tehlikeli bulduğunu yönündeki sözlerine de değinen Çavuşoğlu, "Sayın Macron, bugüne kadar Ermenistan'ı desteklemekten başka ne yaptınız? Siz de Minsk üçlüsünün içindesiniz. Rusya, ABD ve Fransa. Bu ülkelere baktığımız zaman sonuçta Ermenistan mı Azerbaycan mı? Ermenistan'ı tercih ediyorlar, destek veriyorlar. Macron'un da açıklamaları bunun göstergesi. Bizim kardeş ülke için yaptığımız açıklamanın neresi tehlikeli ve kabul edilemez? Sen de çık dürüst bir şekilde 'Ermenistan Azerbaycan'ın topraklarını işgal ediyor ve buradan çekilsin. BMGK kararları var ve ben de bu BMGK'nin daimi üyesiyim.' desin, biz de kendisini tebrik edelim." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Macron'un açıklamasında "Azerbaycan'ın topraklarını yeniden fethetmesi" ifadesinin kullandığına ilişkin ise "Esasen Azerbaycan'ın topraklarının işgal edildiğini kabul etmek demek ancak bunu daha açık ve dürüstçe söylemesi gerekir. Macron, 'Azerbaycan kendi topraklarını geri aldıktan sonra Ermenistan topraklarına saldırmasın.' derse anlarım, biz de bunu söyleriz. Azerbaycan'a sanki Ermenistan topraklarına saldırmış gibi muamele etmek ikiyüzlülüğün ve çifte standardın göstergesidir ve bu sorunun bugüne kadar çözülmemesinin de göstergesidir. Azerbaycan 30 yıldır sabretti. Nereye kadar. Bu sabır da bir yere kadar."
"Macron'un Ermenistan'a dayanışma göstermesi işgali desteklemesi anlamına geliyor"
Bakan Çavuşoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Azerbaycan toprakları için endişe duymazken, Ermenistan'a dayanışma göstermesi işgali desteklemesi anlamına geldiğini belirtti.