İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Çanakkale Şube Müdürlüğünce üreticilerde biyolojik mücadele yöntemlerine karşı farkındalık sağlamak, alternatif mücadele yöntemlerini tanıtarak kimyasal mücadeleyi azaltmak için geçen yıl "Süne Zararlısı ile Keklikle Biyolojik Mücadele" projesi başlatıldı.
Girdi maliyetlerini azaltma, çevreye dost üretim yöntemleriyle çevreyi ve toprağı korumanın da amaçlandığı proje kapsamında buğdayda süne emgi oranlarının düşürülmesi, verim ve kalitenin yükseltilmesi hedefine yönelik şu ana kadar 4 bin keklik doğaya salındı.
Domates ile buğday, pirinç gibi hububat üretiminin yapıldığı verimli bölgelerden il merkezi sınırları içindeki Batak Ovası ile Gelibolu ve Eceabat ilçelerinde yaklaşık 700 bin dekar alanda kimyasal ya da zirai ilaç kullanılmadan yürütülen biyolojik mücadeleden olumlu sonuçlar elde edildi.
Proje, Gelibolu ilçesi Adilhan, Kalealtı, Şadıllı, Kocaçeşme, Bayramiç, Ilgardere, Süleymaniye, Çokal, Yülüce köyleri, Eceabat ilçesi Kumköy, Bigalı, Yalova köyleri ile Batak Ovası olarak bilinen merkeze bağlı Kumkale, Halileli, Tevfikiye köylerini kapsıyor. Tamamı bedelsiz olarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünce temin edilen kekliklerden 2 bini de gelecek sene salınarak 3 yıllık aşama tamamlanacak.
İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Karadağ, AA muhabirine, Çanakkale'nin özellikle bitkisel üretimde 115 ürünün yetiştirildiği önemli bir merkez olduğunu söyledi.
Bitkisel üretim potansiyeli çok yüksek olan Çanakkale'nin, yetiştirilen ürünlerden 51'inde Türkiye'de ilk 10 il arasına girdiğini vurgulayan Karadağ, şöyle devam etti:
"Bu kadar potansiyeli yüksek olan bir ilde yaşıyoruz. Tabii bitkisel üretim dediğimiz zaman mutlaka hastalık ve zararlılarla mücadele akla geliyor. Bu mücadele olmadığı zaman bizim bitkisel üretimde bir kazanç elde etmemiz ve ekonomik olarak bir değer elde etmemiz mümkün değil. İşte mücadelenin de birinci öğesi kimyasal mücadeledir. Ondan sonra da biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadele diye başlıkları ayırabiliriz. Özellikle biyolojik mücadeleyi sürekli tasvip ediyoruz ve insanlara bunu bu uygulamayı öğretmeye veya geliştirmeye çalışıyoruz."
"Hem kimyasaldan uzaklaşıyoruz hem de doğal bir yöntem seçmiş oluyoruz"Karadağ, biyolojik mücadelede, buğdayın en büyük zararlısı olan süneye karşı büyük çapta çalışma yürüttüklerini dile getirdi.
Sünenin kışlak alanlarından ovaya inişlerini engellemek için Koru Dağı eteklerine Orman Bölge Müdürlüğü ile 10 bin akasya fidanı diktiklerini kaydeden Karadağ, "Bölgede 2 yıldır keklik salımı gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl 15 köyümüzde 2 bin kekliği doğaya saldık. Bunlar sünenin en iyi yok edicisi olarak değerlendiriliyor. Geçen yıl başarı elde ettik. Bu sene de yine 2 bin keklik olmak üzere toplam 4 bin keklik bıraktık." dedi.
Karadağ, biyolojik mücadelenin varyasyonlarını üreticilerin desteğiyle sonraki yıllarda da sürdüreceklerini ifade etti.
Her yıl bu konudaki başarılarının artarak devam edeceğine inandığını anlatan Karadağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hem kimyasaldan uzaklaşıyoruz hem de doğal bir yöntem seçmiş oluyoruz. Üreticilerimiz de bu konuda çok duyarlı. Kekliklerin korunmasına büyük destek veriyorlar. Bu sayede hem üretilen ürün bizim evimize gelene kadar doğallığını korumuş oluyor hem de zararlıdan arınıyor. Aslında koruma yöntemlerinde her şey kimyasal demek değildir. Belki diğer mücadele yöntemleri biraz daha meşakkatli olabilir ama doğrusu ihtiyaç olmadığı sürece kimyasallara başvurmamamız gerektiğidir."
Üreticilerden Ömer Süt ise süne ile mücadelenin keklik salınarak yapılmasını oldukça yararlı bulduklarını belirtti.
Kimyasal mücadelenin olumsuzluklarına değinen Süt, "Keklikler hem burada süne ile mücadelede önemli rol oynuyor hem de bir habitat oluşturuyor. Ben gerçekten yararlı buluyorum. Yapılan incelemelerde de başarı sağlandığı tespit edildi. Umarım kimyasal kullanmadan tarım faaliyetlerini sürdürmeye devam edebiliriz." diye konuştu.