Can kayıplarından mevcut yönetim sorumludur

Başbakanlık, Mısır halkının yaşadığı can kayıplarından darbe yoluyla demokratik ve sivil yönetime el koyan mevcut idarenin sorumlu olduğunu vurguladı.
Başbakanlık Basın Merkezi'nin internet sitesinde yer alan açıklamada, Mısır'da bu sabah güvenlik güçlerince sivil ve barışçıl gösterilere karşı başlatılan kanlı müdahalede halihazırda yüzlerce insanın hayatını kaybetmesinden ve binlerce kişinin yaralanmasından Türkiye olarak büyük üzüntü duyulduğu belirtildi.
Müdahale nedeniyle hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dileği iletilen açıklamada, can kayıplarının artma ihtimalinden derin endişe duyulduğuna dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi:
"Tüm uyarılara rağmen Mısır'daki yönetimin barışçıl gösterilere karşı bir kez daha şiddete başvurmasını en sert şekilde kınıyoruz. Hiç bir şiddet olayına karışmayan sivil halkın üzerine ateş açılması ve keskin nişancılar vasıtasıyla sivil halkın hedef alınması ağır bir suç teşkil etmektedir. 30 Haziran'dan bu yana, kardeş Mısır halkının yaşadığı can kayıplarından darbe yoluyla demokratik ve sivil yönetime el koyan mevcut idare sorumludur. Can kayıplarına yol açan bu müdahalenin de, daha önceki müdahaleler gibi, kardeş Mısır'ın iç barışına ve huzuruna büyük zarar verdiği ortadadır. Demokrasiye sahip çıkan ve barışçıl tutumlarını ilk günden beri muhafaza eden kitlelerin üzerine ateş açılması insanlık vicdanını bir kez daha yaralamış ve büyük bir infiale yol açmıştır."
Demokrasiye dönüş ümitlerine darbe vuruldu
"Mısır güvenlik güçlerinin sivil ve barışçıl göstericilere yönelik bu kanlı müdahalesi, kardeş Mısır'ın kapsayıcı bir geçiş süreci sonucunda demokrasiye yeniden dönüşü yönündeki ümitlere ciddi bir darbe vurmuştur" ifadesi kullanılan açıklamada, şöyle denildi:
"Bu müdahale, mevcut yönetimin bütün tarafların katılımıyla demokrasiye geçiş sağlanması konusunda nasıl bir tavır içinde olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu durumu, kardeş Mısır halkının barış ve huzuru için son derece endişe verici buluyoruz. Açıkça görülmektedir ki uluslararası toplumun Mısır'da demokrasiye ve anayasal meşruiyete sahip çıkmak yerine, askeri darbeye destek vermesi ve bundan önceki katliamlara sessiz kalması, bugünkü müdahale için mevcut idareyi cesaretlendirmiştir. BM Güvenlik Konseyi ve Arab Ligi başta olmak üzere uluslararası topluluk, bu katliamın durdurulması için derhal harekete geçmelidir.
Türkiye olarak bu konuda yaptığımız uyarılar ve çağrılar, tüm Mısır halkının barış ve huzuru içindir. Bu çerçevede Sayın Başbakanımız geçtiğimiz günlerde BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun ve BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ile ayrı ayrı görüşmüş, Mısır'da demokratik sürecin başlaması ve muhtemel bir katliama karşı ortak tavır alınması çağrısında bulunmuştur. Türkiye bu girişimlerini bundan sonra da devam ettirecektir. Mısır'daki geçici yönetimi kendi halkına karşı kanlı eylemlerde bulunmaya son vermeye, 30 Haziran 2013 tarihinden bu yana yaşanan katliamları gerçekleştirenler hakkında inandırıcı ve şeffaf adli soruşturma yürütmeye, başta Muhammed Mursi olmak üzere tüm siyasi tutukluları serbest bırakmaya ve gerçek ve kapsayıcı bir siyasi geçiş süreci başlatmaya davet ediyoruz. Türkiye, kardeş Mısır halkının mevcut kaos ortamından bir an evvel kurtulması için her türlü desteği vermeye devam edecektir."