Kiminin adı Ayşe, kiminin Fatma, yaşları 12 ila 15 arasında değişen bu kız çocuklarının ortak özelliği, yaşıtlarının evcilik oynarken üstlendiği anne ve eş rolünü gerçek hayatta yüklenmeleri.
Suriye'nin İdlib kentine bağlı Atme kasabası yakınındaki çadır kentte sığınan bu "çocuk gelinler", bir yandan doğdukları, alıştıkları yerleri terk etmenin acısını yaşarken diğer yandan daha kendileri büyümeden kucaklarına aldıkları bebeklerini büyütmeye, küçük omuzlarına aldıkları ağır yükü taşımaya çalışıyor.
Ülkelerindeki savaştan kaçarak çadır kentte yaşamlarını sürdüren Suriyeliler, Türkiye'ye ve Türk halkına büyük minnet duyuyor. Gıda ve giyimden çocuk bezine kadar tüm ihtiyaçlarının karşılandığını anlatan Suriyeliler, Türk Hükümetinin yardım faaliyetlerini takdirle anlatıyor.
Bir kadının foto muhabirliği yapmasına şaşıran çadır kent sakinleri, AA muhabirinin Türk olduğunu öğrenince "gönüllerinin ve çadır evlerinin kapılarını açıp", sofralarına buyur ediyor.
Önce Türkiye'ye duydukları minneti anlatan Suriyeli "Ünzileler", sıra özel yaşamlarına, "büyümeden kadın olmaya" gelince mahzunlaşıp, duraklıyor. Evlilikle ilgili sorular karşısında ne diyeceklerini bilmeyen 12-13 yaşındaki kız çocukları, evin büyüğüne soran gözlerle bakarak bir cevap bulmaya çalışıyor. Kimi "bunun doğal olduğunu" önce kendine, sonra soruyu yöneltene kabul ettirmek isterken, kimi "söz hakları olmadığını" babalarının kararıyla "verildiklerini" belirtiyor.
"Kuzenin ikinci, üçüncü hatta dördüncü eşi olmamak için"
Suriye'deki bir gelenekten bahseden "çocuk gelinler", babaların, kızlarına talip olan akrabalarına evli olsalar dahi, 'hayır' deme hakkı bulunmadığını anlatıyorlar. Kızlar, yaşları ilerlediğinde, kuzenlerinin ikinci, üçüncü hatta dördüncü eşi olmamak için küçük yaşta "severek" evlenmeyi tercih ettiklerini söylüyor.
Çocuk gelinlerden biri 9 yaşında, babasının "evleneceksin" dediği adamla başlık parası karşılığı hayatını birleştirmiş, kendisi için ne kadar "ödendiğini" dahi bilmiyor, kendi ifadesiyle "çocukları için" yaşıyor.