Büyük savaş korkusu! Suriye'deki güçlerini geri çağırdı

2006 yılında İsrail'in ağır saldırısına uğrayan Lübnan yeniden savaş korkusu yaşamaya başladı

İsrail Lübnan'a şok saldırı hazırlığı yaparken Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan, Lübnan'daki vatandaşlarının ülkeyi derhal terk etmelerini istedi. Alarma geçen Hizbullah ise Suriye'deki militanlarını çekerek İsrail sınırına yığıyor. Lübnan da başbakanını arıyor. Ülke yetkilileri, 4 Kasım'da Riyad ziyaretinde başbakanlıktan istifa eden Hariri'nin Suudi Arabistan'da rehin tutulduğuna inanıyor.

İsrail Lübnan'a şok saldırı hazırlığı yaparken Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan, Lübnan'daki vatandaşlarının ülkeyi derhal terk etmelerini istedi.

ACİL KODUYLA GERİ ÇAĞIRDI

İsrail'in Hizbullah'ı en zayıf konumundayken, güçlerinin önemli bir kısmı Suriye ve Irak'tayken, vurmaya hazırlandığını düşünerek acil koduyla Suriye ve Irak sathına yaydığı militanlarını Lübnan'a geri çağırdı. Hizbullah'a bağlı bazı grupların şimdiden ülkeye döndüğü değerlendiriliyor. Militanlar, Lübnan topraklarının yüzde 65'ine girmeyi ve Hizbullah üslerini ele geçirmeyi hedefleyen İsrail sınırına kaydırıldı. Esed rejiminin DEAŞ'ın ülkedeki son kalesi olan Ebu Kemal kentinin kontrolünü ele geçirmesi Hizbullah'ın güç kaydırmasını kolaylaştıran etkenler arasında yer alıyor. Öte yandan Hariri'nin görevine geri dönmek için, Hizbullah milis güçlerin Suriye ve Irak'tan geri çekilmesini, şart koştuğu yorumları da kimi Arap kaynakları tarafından dillendirildi.

HARİRİ MUAMMASI

Lübnanlı yetkililer, 4 Kasım'da Riyad ziyaretinde başbakanlıktan istifa eden Saad Hariri'nin Suudi Arabistan'da rehin tutulduğuna inanıyor. Hariri'nin Riyad'dan havalanan uçağının önceki gece Lübnan'a inmesi fakat içinden Hariri'nin çıkmaması da bu spekülasyonları güçlendirdi. Lübnan kaynakları Hariri'nin Beyrut'taki ikametgahının çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındığını belirtti. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun da, Hariri'nin istifasını ülkeye dönerek kendisine gerekçeleriyle birlikte sunmadan kabul etmeyeceğini açıklayarak bir süredir yurt dışında olan başbakanı ülkeye davet etti. Lübnan'daki Müstakbel Hareketi yetkilileri de Hariri'ye ülkeye dön çağrısı yaptı.

YOĞUN TRAFİK DİKKAT ÇEKTİ

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Hariri'nin ülkeyi terk etmekte özgür olduğunu belirtmişti ancak Hariri, Beyrut'a dönmedi. İstifasının ardından Birleşik Arap Emirlikleri'ne de giden Hariri, ardından yeniden Riyad'a dönmüştü. Öte yandan Hariri'nin istifa sonrası yoğun bir görüşme trafiği içine girmesi dikkati çekiyor. Hariri, son üç gün içinde BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan, AB Delegasyonu Başkanı Michele Cervone D'urso, ABD'nin Suudi Arabistan Maslahatgüzarı ve İngiltere ile Fransa'nın Riyad büyükelçileriyle ile bir araya geldi.

İRADESİ TESLİM ALINDI

Yeni Şafak yazarı Zekeriya Kurşun bağımsız bir ülkenin başbakanının istifasını başka bir ülkenin televizyonlarında duyurarak ülkesine geri dönmemesini "iradesinin teslim alınması olarak" yorumladı. Suudi Arabistan'da "görülmemiş bir hesaplaşmanın yaşandığı bir zamanda "Hariri'nin Riyad'ta bulunması tesadüf müdür?" sorusunu soran Kurşun dünkü yazısında şunları kaydetti. "Daha iyimser ikinci bir tahmine göre; şimdilik hesapları dondurulan ama yargılanıp varlıklarına el konulacak emir ve iş adamlarının mallarının idaresi, el altından babası gibi çok güvenilen ve aileden sayılan Hariri'ye emanet edilecektir."

KAYNAKYENİ ŞAFAK