Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov'un istifasının ardından Bulgar halkı, Nisan ya da Mayıs ayındayeni bir hükümet seçmek üzere sandık başına gidecek. Son yıllarda ekonomik krizle sarsılan Avrupa'da birçok ülkede hükümetlerin istifalarından sonra erken seçimlere gidilmişti. Krizin etkilerinin sadece ekonomik boyutta kaymayıp siyasi boyuta da sıçramasının sonucu olarak Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya, Macaristan'da hükümetler istifa etti.
Yunanistan 2000'li yılların sonunda dünyada ortaya çıkan ekonomik krizin en sert vurduğu ülkelerden biri Yunanistan oldu. İlk olarak 45 milyar, daha sonra 110 milyar ve ayrıca 130 milyar avroluk kurtarma paketleri açıklandı, ülkenin milyarlarca dolarlık borcu silindi. Yorgo Papandreuhükümeti, krizin ortaya çıkmasından sonra ağır tedbirler almak zorunda kaldıklarını söyledi. Bunun üzerine halk sokaklara dökülürken, protestolar ve grevlerle sarsılan ülkede Papandreu hükümeti 2011 Kasım'ında istifa etti ve geçen Haziran'da yapılan parlamento seçimlerinin ardından Antonio Samaras hükümeti iş başına geldi. Bir süre Avro bölgesinden çıkması bile gündeme gelen Yunanistan'da uygulanan acı reçete nedeniyle grevler ve protestolar hala devam ediyor.
İrlanda İrlanda'da kriz hükümet harcamaları nedeniyle değil, devletin 6 bankaya ait ev kredilerini güvence altına almasından sonra ortaya çıktı. 2010 yılı sona ererken, ülkede derinleşen ekonomik kriz ve IMF-AB kurtarma paketine başvurulması, siyasi ortama hakim olarak erken seçimi gündeme getirdi. 2010'da dünyada bütçe açığı en yüksek olan ülke konumundaki İrlanda, bir sonraki yıl erken seçime gitti ve Şubat 2011'de Fina Gael partisi, iktidardaki Fianna Fail partisini hezimete uğrattı. Yeni hükümet kemer sıkma politikalarına ağırlık verdi. Ekonomik tahminler İrlanda'nın 2012'nin ikinci yarısından itibaren iyileşmeye başlayacağını gösteriyordu. Nitekim, 2012'de düzelme yavaş olsa da hükümet 2010'da yüzde 32'den fazla olan bütçe açığını yüzde 8,5 seviyesine çekmeyi başardı.
Portekiz Tüm dünyayı sarsan ekonomik kriz ve Avrupa'daki çöküşten ilk etkilenen ülkelerden biri Portekiz oldu. Diktatörlükten demokrasiye geçişi sağlayan 1974 Karanfil Devrimi'nden 2010'a kadar kamu çalışanı sayısındaki büyük artış, riskli krediler ve fonların kötü yönetimi gibi nedenler krizin patlamasında etkili oldu. Hükümet, 2011 başında IMF ve AB'den 78 milyar dolarlık kurtarma paketi istedi. Portekiz böylece, Yunanistan ve İrlanda'dan sonra kurtarma isteyen üçüncü Avrupa ülkesi oldu. Mart 2011'de mevcut hükümet acı reçete içeren önlemleri alamayınca istifa etti ve Haziran 2011'de erken seçim yapıldı. Ekonomik önlemlerin gösterilerle protesto edildiği Portekiz'de işsizlik yüzde 15'e geçti. Yeni hükümetin aldığı tedbirlerle bütçe açığı düşmeye başladı ancak Portekiz'de ekonomik gerilemenin 2013 yılı sonuna kadar süreceği, büyümeninse 2014'te başlayacağı tahmin ediliyor.
İspanya Avro bölgesindeki en büyük ekonomilerden olan İspanya'daki durum, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in toplamından daha büyük bir ekonomiye sahip olması nedeniyle uluslararası anlamda büyük endişeyle izlendi. Kredilerdeki sıkıntılar nedeniyle bankaların kurtarma talebi, ülkenin borçlanmasında olumsuz etki yaptı. Krizle birlikte ekonomisi 2009'da küçülmeye başlayan İspanya'da 200'de yüzde 8 olan işsizlik 2012'de yüzde 25'e kadar yükseldi. Halkın tepkisi sokaklara taştı ve Jose Luis Zapatero hükümeti Temmuz 2011'de erken seçim kararı aldı. Kasım 2011'de seçimler yapıldı. Mariano Rajoy'un yeni başbakan seçildiği ülkede harcamaları kısma ve iş piyasasına esneklik getirecek tedbirler uygulanmaya başlandı. Hükümet, bankacılık sisteminin desteklenmesi için 130 milyar avroluk AB fonlarını kullanmak üzere harekete geçti.
İtalya Krizin başlamasının ardından 2010 yılı devlet harcamalarına ilişkin yasa tasarısının parlamentoda kabul edilmemesi ile başlayan siyasi kriz sonucunda Başbakan Silvio Berlusconi Kasım 2011'de istifa etti. Hakkında devam eden yargı süreçleri de bulanan renkli Başbakan Berlusconi yerine ekonomist Mario Monti başkanlığında teknokrat bir hükümet kuruldu. Yeni hükümet, vergi artırımı, emeklilik reformu ve kamu yönetim giderlerinde kesinti gibi tedbirler uygulamaya başladı. Bunlara rağmen, 2012'de ekonomi yüzde 2,3 küçüldü, işsizlik yüzde 11'e çıktı. Monti'nin 13 aylık iktidarı boyunca izlediği kemer sıkma politikalarını sert bulan İtalyanlar, sık sık meydanlara döküldü. İtalya, teknokrat hükümet deneyiminin ardından 24-25 Şubat'ta tekrar sandık başına gitmeye hazırlanıyor.
Diğerleri Slovenya'da ekonomik krize karşı alınacak önlemlerle ilgili 2011 yılında koalisyon ortakları hükümetten ayrıldı. Borut Pahor hükümeti güvenoyu alamayınca Aralık 2011'de seçimler yapıldı ve Janez Jansa yeni başbakan oldu.
Slovakya'da ise Ekim 2011'de Mali İstikrar Fonu'nun koalisyon hükümetinin ortakları tarafından kabul edilmesi karşılığında BaşbakanIveta Radicova, Mart 2012'de erken seçim kararı aldı. Robert Fico yeni başbakan seçildi.
Ekonomik tedbir paketi üzerindeki anlaşmazlık Hollanda'da da hükümetin düşmesine yok açtı. Başbakan Mark Rutte, koalisyon ortaklarıyla yaklaşık 14 milyar avroluk paket üzerindeki anlaşmazlığın siyasi krize dönüşmesi üzerine istifa etti. Eylül 2012'de yapılan erken seçimi yine Rutte'nin partisi kazandı.