18. ve özellikle de 19. yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nin uğradığı mağlubiyetler karşısında, Balkanlar'daki Osmanlı toprakları işgal edilmiş ve buralarda yaşayan çok sayıda Müslüman-Türk, başka devlet veya milletlerin esareti altına girdi. Bu sürecin devamında Müslümanlara uygulanan Rus ve Bulgar mezalimi çok ağır boyutlara ulaştı. Müslümanlara karşı girişilen acımasız katliam, gayr-i insanî mezalime dönüştü.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi ve Balkan Savaşları’nın getirdiği ölüm ve sürgünlerden sonra hâlâ Bulgaristan topraklarında kalmaya direnen Türkler, Pomaklar ve Müslüman Romanlar için var olma mücadelesinin günleri başladı. Bulgaristan yönetimlerinin öteden beri var olan tek tip bir ulus oluşturma politikaları 1980’li yılların ortalarında zirve noktasına ulaştı ve Türklere uygulanan zorla isim değiştirme ve zorunlu göç hâdisesi dünya gündemine oturdu.
Çalışkan’ın büyük bir titizlikle oluşturduğu eser, Osmanlı sonrası Bulgaristan Müslümanlarının demografik yapısını, merkezî dinî teşkilatları olan Başmüftülük kurumunu, camilerini, kadı yardımcıları yetiştirmek üzere ikili anlaşmalara konu olmuş Osmanlı yâdigârı Medresetü’n-Nüvvâb okulunun tarihçesini ve burada yetişen âlimleri ele almış.
Ayrıca, Komünizm sonrası demokratik döneme geçişle elde edilen bazı siyasi, dinî ve kültürel haklar çerçevesinde çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi ile Müslümanların dinî inanç ve ibadetlere bağlılıklarını da tespit etmeye çalışmış.
İnkılâb Yayınları tarafından yayınlanan “Bulgaristan’da İslâm” isimli eserde, Bulgar hükümetlerinin Müslümanlara uyguladığı soykırım, sindirme, asimilasyon politikaları sayesinde ortaya çıkan mezalimi ortaya konuyor.