HABER: ÖZLEM DOĞAN
Peygamber Efendimiz 'u00c2limler yeryüzünün kandilleridir. u00c2limin ölümü alemin ölümü gibidir' buyurmuştur. Yaşadığımız bu çağda ayrıştırıcı dil kullanmayan, İslam'ın toplumsal hükümlerini toplumu provoke edecek şekilde kullanmayan din adamlarının sayısı yok denecek kadar az. Cemaat ve tarikatları birbirinden derin çizgilerle ayıran fetvalar yüzünden ümmet bir birliktelik gösteremiyor, gerek mezhep çatışması gerek fikir ayrılıkları yüzünden tekfircilik ve buğz sularında boğulmaya devam ediyor. İşte bu karmaşık ortamda kardeşlik ve toplumsal uzlaşı dilini kullanan ender hocalardan biriydi Abdülmetin Balkanlı. Bir öğlen namazı öncesi mümin kardeşlerine selam vererek çıktığı yolda namaz esnasında kalp krizi geçirerek Hakk'a yürüdü. Cenazesini binler uğurladı.
Yaşadığı gibi canını teslim etmek
Abdülmetin Hoca'nın yoğun bakım fotoğrafları basına yansıdı. Elinde tespihle tedavi görüyordu. Namazda Allah'ın huzurundayken rahatsızlanmıştı. Düşünmek lazım; ölüm bizleri müzik dinlerken, yemek yerken, eğlenirken, lavabodayken, yüzerken, gezerken, herhangi bir günah işlerken, sözlerimizle birini incitirken de bulabilir öyle değil mi? Allah'ın huzurunda abdestli olarak ruhunu Rabbe teslim etmek de bir nasip değil mi?
Hukukçu cübbesi yerine hocalık cübbesi
Balkanlıoğlu Hoca öğretmen bir babanın oğlu olarak 1958 yılında Çorum Sungurlu'da dünyaya gelmişti. İmam hatip lisesi mezunu olan Balkanlıoğlu Akıncılar ve M.T.T.B'de bulunmuş, siyasi ve kültürel açıdan bu iki ocakta yetişmişti. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Aynı yıl Çarşamba Camii imam hatibi Mahmut Efendi ile tanıştı ve Mahmut Efendi'nin 'hukukçu olma, gel hoca ol' demesi üzerine biraz düşündükten sonra hoca olmaya karar verdi. 'Bugün yeniden dünyaya gelsem, anneciğime 'beni doğurur doğurmaz camide bırak ve git derim.' Hoca olduğuma hiç pişman olmadım' diyerek seçiminden her zaman emin olduğunun altını çizdi.
Cemaatin peşinden koştu
İlk imamlığa başladığı 1977 yılında Şile Ağva'nın Hacı Köyü'nde 6 ay camide yatıp kalkan Balkanlıoğlu Hoca, caminin neredeyse hiç ama hiç cemaati olmadığını, milletin ayağına gidip elinde taşıdığı ibrikle onlara abdest aldırdığını ve onlara yalvararak camiye getirdiğini söyler. Balkanlıoğlu o günleri şöyle anlatır: 'Oyun oynadıkları kahvelere gidiyor, onlarla oturuyordum. Bana çay ısmarlıyorlardı. Tabii kumar çayı içilmeyeceği için, çaktırmadan çayı yere döküyordum. Ben çaktırmıyorum diyorum ama herkes beni izliyormuş. Bir gün dediler ki 'hoca, çayımızı dökeceksen boşuna para verdirme bizeu2026'
Darbeler yıldıramadı
Giderek insanların güvenini kazanan Abddülmetin Hoca, zor yıllar da yaşadı. 12 Eylül harekatında susturulan Timurtaş ve Abdullah Vanlıoğlu Hocaların yokluğunda Balkanlıoğlu Hoca elinden geleni yapmaya ve hakkı anlatmaya çalıştı. Her cemaate, her gruba hizmet eden ve hiçbir ayırım yapmayan Hoca, 'Araçlarımın, elbiselerimin, oturduğum muhitin markasına dikkat ederim. Fitne olmaması için çok dikkatli olurum. Askerliği erteletmek ve kısa dönem yapabilmek için çok üniversiteye girdim. Ama hepsinin arka kapılarından çıktım; hiçbirini bitiremedim' demiştir. 12 Eylül sonrasında da 28 Şubat süreci yaşanırken hakkında 400 sayfalık bir irtica raporuyla tahkikat yapılmış. 15 Temmuz milletin yazdığı büyük destanda da en ön saflarda yer aldı. Hoca yerli ve milli bir vatan evladıydı.
'Eşimin emeği büyük'
Abdülmetin Hoca kadınlara da büyük saygı duyardı. Eşine duyduğu hürmeti şöyle dile getiriyordu: 'Şunu söylemezsem, hem hakkı kalır, hem de bir yerde duyarsa kavga çıkar. Çalışmalarımda, çalışmalarımı helal dairede yapmamda eşimin çok ama çok büyük emeği vardır. Hani derler ya her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Benim arkamda da eşim vardı.'
Bir güzel insan geçti bu fani dünyadan
Mümin kardeşlerine selam veren, çocuklara İslam'ı sevdirmede daima şefkati düstur edinen, mazlumlara el uzatan, daima doğruları anlatıp yaşamaya çalışan güzel bir insan 'u00c2lem-i Baki'ye uğurlandı. Binlerce kişinin duasıyla Fatih Camii'nden ebedi istirahatgahına uğurlanan Abdülmetin Balkanlıoğlu, hayırlarıyla, anlattıklarıyla ve ilim yolundaki çabalarıyla daima hatırlanacak.