Brezilyalı Mara Cömertoğlu, evlenip yerleştiği Ankara'da, çikolata ve kahve evi açarak hayalini gerçeğe dönüştürdü.
15 yıl önce evlenip Türkiye'ye yerleşen Cömertoğlu, Brezilya Büyükelçiliğinde çalışırken yıllardır hayalini kurduğu işi yapmak için mesleğini bıraktı. "Çikolata ve kahve benim için bir tutku." diyerek yola çıkan Cömertoğlu, dört sene önce bir villada açtığı atölyesine yönelik ilgi ve gösterilen sevgiden de çok memnun.
Cömertoğlu, çikolata ve kahve evindeki müşterilerini, "Başlangıçlar: Mutlu girin, daha da mutlu ayrılın. Ana yemek: Sevgi çok sevgi olsun. Tatlılar: Hayat çok kısa, tatlıdan başla." ifadelerinin yer aldığı "Günün Menüsü" ile karşılıyor.
İş yerine "Nona" adını verdiğini ve bunun bir hikayesi olduğunu anlatan Cömertoğlu, "Nonna, İtalyanca'da 'nine' demek. Ben bir 'n' ile Türkçe'ye yakın olması için 'Nona' koydum buranın adını. Benim anne tarafım İspanya'dan, baba tarafım da İtalya'dan Brezilya'ya geliyorlar. Babanneme 'Nonna' diyorduk. Babannem her şeyi evde el emeği ile yaptığı için ben de öyle bir yerim olsun istedim. Benim iş yerimde de herşey el yapımı ve katkısız. Çikolata, kahve, tatlı el yapımı." diye konuştu.
Babasının Brezilya'da kahve ürettiğini ve kendisinin de orada kahve üzerine eğitim aldığını belirten kahve ve çikolata uzmanı Cömertoğlu, işe "Brigadeiro" denilen özel bir Brezilya tatlısıyla başladığını anlattı.
Beş kişilik bir ekiple çalıştığını aktaran Cömertoğlu, Ankara'daki okullarda pastacılık eğitimi alanları yetiştirdiğini, bununla ilgili kahve, çikolata alt yapısını da kendisinin sağladığını kaydetti.
"İnsanlara sevdiği bir şeyi yapıyorum"Çikolata ve kahve evi açarken talep konusunda endişe duymadığını anlatan Cömertoğlu, ürünlerine güvendiğini, en iyisini yapmaya çalıştığını ifade etti.
Cömertoğlu, "İnsanlara sevdiği bir şeyi yapıyorum. Geliyorlar, Brezilya çikolatası soruyorlar. 'Brigadeiro' diyemiyorlar ama 'O taze çikolatadan var mı, Brezilya tatlısı var mı? diyorlar." şeklinde konuştu.
Türkiye'de insanlarla iletişiminin çok iyi olduğunu dile getiren Cömertoğlu, "Ben Türkiye'de çok mutluyum. Yabancı olarak hiçbir problem yaşamıyorum. Tam tersine destekleyen insanlar çok fazla. Türkçeyi hala öğreniyorum, pazarda, markette yardımcı oluyorlar. Beni burada herkes kabul etti. Türklerle aramda çok iyi bir iletişim var." dedi.
Kendi işini kurmak isteyenlere tavsiyelerde bulunan Cömertoğlu, insanın hayal kurup peşinden gitmeye değecek bir planı olması gerektiğini söyledi.
Cömertoğlu, mutsuz şekilde yapıldığında ortaya iyi bir iş çıkmayacağını belirterek, "İnsanlar buraya geliyor. 'Ne güzel çikolata, kahve kokuları çok güzel.' diyorlar. Ama öyle de kolay değil, zor. Her işin zorluğu var ama severek yapınca gurur duyuyorsunuz kendinizle. Bu en büyük hediye." diye konuştu.
"En güzel reklam tavsiyeyle gelmek"İşini çok büyütmek gibi bir hedefinin bulunmadığını anlatan Cömertoğlu, çok fazla talebin olması dolayısıyla müşterilerinin kendisinden bunu istediğini dile getirdi. Eşinin en büyük destekçisi olduğunu kaydeden Cömertoğlu, "Kahve ve çikolataların ambalalajlarının tasarımını eşimle yapıyoruz. Eşim ve oğullarım bana burada yardım ediyorlar. Burası, benim sevgimi aileme ve arkadaşlarıma yansıttığım bir yer. Bu güzel bir şey. İnsanlar gelirken, burayı çikolata fabrikası sanıyorlar. Küçük bir ev görünce şaşırıyorlar. Daha önce nasıl keşfedemediklerini söylüyorlar. En güzel reklam tavsiyeyle gelmek. Butik çalıştığım için ben buraya 'atölye' diyorum." ifadelerini kullandı.
"Çikolata güzel bir paylaşım"İnsanların kolay yollar aramadan, kopya çekmeden yaratıcı olması gerektiğini ifade eden Cömertoğlu, bir reçeteyi bazen 6 ay deneyerek bulduğunu anlattı. Cömertoğlu, bir konu üzerinde yoğunlaşılıp çalışılırsa güzel işlerin ortaya çıkabileceğini kaydetti.
İşini severek yaptığını ve insanların bunu hissettiğini belirten Cömertoğlu duygularını, şunları kaydetti:
"Çikolata güzel bir paylaşım. Kötü anlamda bir hediye değil. Geçmiş olsun, hayırlı olsun demek için ya da bebek dünyaya getirildiğinde çikolata veriliyor. Çikolata her zaman iyi bir sebep için var. Ben onun içine sevgimi katarak insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Eğer iyi hissetmiyorsam, çalışanlarımı eve yolluyorum. Severek mutluyken üretiyorum. Kendi içinden dışarıya ne koyarsan o oluyor. Mutluluk katlanarak insanlara öyle gidiyor."