Milat Dış Haberler
Bosna Hersek'in kuzeydoğusundaki Tuzla kentinde, sosyal haklardan mahrum bırakıldıklarını savunan kamu çalışanları tarafından başlatılan, ardından da ülkenin diğer kentlerine yayılan protestolar, Bosna Hersek medyası ve dış politika analizcileri tarafından "Bosna baharı" olarak nitelendirilmişti. Bosna Hersek'te başlayan o küçük kıvılcıma Bosna Hersek basını "Bosna baharı" başlığı ile büyük destek verdi. Peki, Bosna'da neler oluyor? Bosna'da ''büyü bozumu'' mu yaşanıyor? Bosna Hersek'te başlayan ve Eski Saraybosna Kantonu Başbakanı Zelykoviç, ''Bu ülkede aç sokak çocukları yok, acınacak durumda olan çocuklarımız yok ancak holigan ve suçlular var. Bunlar organize olmuş ve uyuşturucunun etkisinde olan gruplar '' diyerek nitelediği durumu ve bundan sonra ne olur sorusunu Dünya Bülteni Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak yazarı Akif Emre'ye sorduk
Bosna'da yaşanan eylemler toplumsal bir eylem mi yoksa üç beş çapulcunun gösterisi mi?
Hadiselerin toplumsal ve siyasal nedenleri üzerinde durmak lazım. Böyle bir toplumsal hareketi destekleyecek siyasal bir arka plan var. Dayton antlaşmasından sonra oluşturulan yapı, toplumsal patlamaya neden olacak sorunları üretmeye hazır bir yapıydı. Çünkü hiçbir sorunu çözmeyen, sistemin kendi kendini kilitlediği üçlü yapının adeta devleti işletmek için değil sistemi kilitlemek üzere formüle edildiği bir yapı. Dolayısıyla Boşnaklar bir teklif getirdiğinde Sırplarda onlara karşı bir teklif getiriyor ve sistemi kilitliyor. Bürokratik yapı alabildiğine hantal. Kurucu bir irade yok. Dolayısıyla yabancı sermaye ve yatırımcı çekememiş. Bu kilitlenmiş bürokratik yapının getirdiği sosyoekonomik ve sosyopolitik sorunlar var. Bu sorunlar yıllarca birikerek patlama noktasına geldi. Bu patlamayı birileri bir şekilde içerden yahut dışardan kullanabilir. Ama bundan en çok zarar görecek olanların da Boşnaklar olduğunu düşünüyorum. Sırplar Sırbistan'la, Hırvatlar da Hırvatistan'la birleşsinler teamülü var ama Boşnakların arkalarını dayayabileceği bir ülkeleri yok. Bu yüzden risk alarak bu yapıyı sürdürmek istiyorlar ve sürdürmek zorundalar. Madem böyle bir toplumsal sorun var eğer bir fırsat yakalanabilirse, Dayton'un yeniden görüşülüp tartışılması gibi bir kamuoyu oluşturulabilir. Bu bir şans ama bunun oluşabilmesi için uluslararası destek lazım. ABD ve AB'nin desteklemesi lazım. Türkiye'nin çok ciddi bir biçimde rol oynaması lazım. Aksi takdirde yeni oluşacak yapı daha da kötü olabilir.
Bir yazınızda bu yaşananların Dayton antlaşmasına tepki olduğunu belirtmiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Bu ayaklanma yalnızca antlaşmadan mı kaynaklı? Dış güçlerin de etkisi yok mu?
On yıldır gerçekleşmedi de neden şimdi patladı? Belki bu sorudan yola çıkılabilir. Dengeleri her an değişen çok dinamik bir toplum. Dünyada cereyan eden olaylarla bir tutmak doğru olmaz. Ukrayna'nın dinamikleriyle Türkiye'nin ya da Bosna'nın dinamikleri, siyasal yapısı ve sosyolojisi tamamen farklı. Bosna'da Sistem hiçbir çözüm üretmiyor. Bu yapıyı ve dışarıyı, dışarda insanların nasıl yaşadığını gençler görüyor. Belki insanlar açlıktan ölmüyor ama tam bir yoksulluk yaşanıyor. Geleceğe dair umudun olmaması çok önemli bir faktör. Bunun üzerine her türlü siyasal operasyon yapılabilir. Tahrik edilebilir. Kitleler ayaklanır ve belli unsurlar bunu belli yönlere kanalize edip provoke edebilir.
Şu an olaylar yatışmış görünse de uzun ya da kısa vadede Bosna'da daha büyük ayaklanmalar yaşanabilir mi? Boşnaklar daha büyük bir zarar görebilir mi?
Göreceği kesin. Dayton antlaşmadan çok bir ateşkesti. Sadece kanın akmasını durdurdu. Sorunu dondurdu. Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar birbirine silah çekmiyor ama bu seferde ekonomik bir savaş yaşanıyor. Dayton revize edilmeden Bosna'nın ayakta kalması mümkün değil. Bu nasıl önlenebilir? Toplumsal olaylardan önce savaş tehlikesi var. Tekrardan bir bölünme ya da çatışma vuku bulursa çok daha kanlı olabilir. Burada tarafların birbirini tahrik etmemesi için ortadaki problemlerin kalkması lazım. Sırbistan AB yolunda. Hırvatisyan AB'ye girdi ama Bosna'yı dışladılar. Nasıl ki bölge dışı küresel güçler müdahale ederek savaşı durdurduysa yeni bir savaşı önlemek içinde taraf olabilecek ülkelerin orada devreye girerek daha adil bir çözüm üretmesi lazım. Dayton katili ödüllendiren bir antlaşmaydı. Ama daha fazla kan akmasını önlemek için yapılan zoraki bir antlaşma yapıldı. Uluslararası konumu olmayan bir ülkeye kimse yatırım yapmaz. Her an iç savaş tehlikesi olan bir ülkeye sermaye gitmez. Sadece siyasal ve ekonomik taleplerle toplumun ayağa kalkması değil, üç ayrı etnisitenin tekrar silaha sarılma tehlikesi var. Bu yüzden bir arada yaşamayı mümkün kılacak bir yapı oluşturulmalı. Adeta mayın tarlası gibi maddeler konulmuş. Uluslararası bir kamuoyu oluşturulması lazım. İnsanların gelecek vaadetmeyen temel sorunlarını ve taleplerini karşılayacak bir yapının ve umudun olmaması sorundur. Bu yapı daha uzun süre sürdürülemez, ertelenemez.
1992 savaşına Boşnaklar hazırlıksız yakalandı. Sizce olası bir savaşta Boşnaklar neler yapabilir? Ayrıca savaştan sonra İslami kimliklerine ne kadar sahip çıktılar?
Bosna'da bir medeniyet savaşı yaşandı. Savaş döneminde İngiltere Dışişleri Bakanı "Evet! Boşnaklar haklı ama ben kendimi kültürel olarak Sırplardan yana hissediyorum." demiştir. İşte bu psikoloji diplomasiyi de, stratejiyi de belirleyen bir şeydir. Boşnakların kimliğini unutmaları için önemli çalışmalar yapılıyor. Bosna hala gözetim altında bir ülke. İslami çalışmaların hala engellendiğini biliyoruz. Bunu aşmak için ince bir strateji uygulanması lazım. Arap kültür ve medeniyetini Boşnaklar anlayamaz. Toplumun kültürel yapısıyla uyuşmayan, uzun sakallı kısa pantolonlu bir takım kişilerle bu kimlik diriltilmez. Buraya rahatlıkla bir entegrasyon içinde medeni bir iletişim kurulması lazım. Sivil toplumun yeniden buraya kanalize edilmesi lazım.
Röportaj Özlem Doğan
Yarın Metin Boşnak