BOP''un cenazesi Suriye''de kaldırılacak

22 İslam ülkesini bölmek için kurgulanan Büyük Ortadoğu Projesi’nin koronavirüs yüzünden Suriye topraklarında can vereceği belirtildi. Sağlık sistemini ayakta tutan bir Türkiye, bölgenin kurtarıcısı olacak.

İsmail Zelvi

Tüm dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 virüsünün, 22 islam ülkesini bölmek için kurgulanan Büyük Ortadoğu Projesi’nin de sonunu getireceği açıklandı. SADKOM / Stratejik Araştırma, Düşünce ve Koordinasyon Merkezi Hukuk, Güvenlik ve Dış Politikalar Merkez Kurulu yayınladığı ‘Suriye için olasılık hesapları ve konvansiyonel stratejiler’ raporunda gelişmeleri ele aldı.

Suriye iç savaşının ABD-İngiltere menşeli Ting-Tang kuruluşları tarafından kurgulandığına dikkat çekilen raporda, bugün kurguların, yaşanan gerçeklerin önüne geçtiği vurgulandı.

Sapkın tarikatlerin hayelleri

Suriye’yi yalnızca Esed ve Rusya bağlamında değerlendirmenin yanlış olacağı belirtilen raporda, “Suriye; Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki konumu, batılı sapkın tarikatlerin hedefleri, dünyanın hatırı sayılır enerji koridorlarından olması, petrol yatakları, su kanalları, Türkiye ile olan derin bağları, Avrupa ile olan sözleşmeli bağımlılıkları ve tüm bunlardan kaynaklı olarak İsrail, Amerika, İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya ve İran’ın direkt diğer batılı ülkelerinde sair nedenlerden dolayı ilgi duyduğu stratejik açıdan çok önemli bir ülke konumundadır. Bu nedenle yine bu bölgede DAEŞ, Haşdi Şabi, PYD/YPG gibi terör örgütlerinin yanı sıra diğer illegal milis gruplarda yoğun olarak varlıklarını sürdürmektedir” denildi.

Resimaltı- Küresel güçler, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında; Ortadoğu Bölgesi’ndeki ülkeleri böl-parçala-yönet taktiği ile güçsüz bırakarak, Büyük İsrail İdealleri’ni gerçekleştirmeye, bölgenin enerji, petrol ve diğer yer altı zenginliklerini kontrollerinde tutmaya çalışmakta ve buna ulaşabilmek için stratejik çalışmalar yürütmektedir.

Raporda, “Suriye’de iç savaşın başlatanların, bugün tüm dünyanın davranış şekillerini analiz eden ve fikri konvansiyonel silahlara sahip, legal olan ve illegal faaliyetlerde bulunan yapılara malzeme tedariki sağlayan, big data, yapay zeka teknolojisi, sosyal medya etkisi ve web tabanlı yazılımlar, günümüzde en önemli stratejik lojistik güçler olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadeleri yer aldı.

Dengeler değişiyor

Sahada Suriye halkının baskı ve şiddet yanlısı Esad’ı desteklemediğinin görüldüğü belirtilen raporda, “Kaldı ki rejim ordusu da yıllardır süren ve her geçen gün daha da kötüye giden bu durum karşısında psikolojik olarak yorgun düşmüş ve ordu kimliğini de kaybetmiş, herhangi bir örgüt unsuru gibi rejim güçleri olarak adlandırılmaktadır. Aslında ABD bölgede sessizliğe çekildiği andan itibaren bu daha net ortaya çıkmış böylece Rusya, bölgede tüm Avrupa’nın gözleri önünde bir anda ortada kalarak aslında yüklenemeyeceği çok büyük bir sorumluluğu almak durumunda kalmıştır. Bu da Rusya’nın ciddi anlamda çıkmaza girmesine ve sahada çok büyük yanlışlar yapmasına neden olmuştur. İran ise zaman kazanabilmek adına Serakib ve İdlib bölgelerine milis tedariki yapmaktan öte sahada artık hiçbir varlık gösterememektedir” ifadelerine yer verildi.

Psikolojik harp çok önemli

Harpte, psikolojik harp unsurları da en az askeri unsurlar kadar hatta günümüzde askeri unsurlardan daha da etkili olabileceği belirtilen raporda, “

Türkiye Suriye’de bir savaşın tarafı değildir, olmamıştır ve savaşmamaktadır. Türkiye menfaatleri doğrultusunda tehdit olarak gördüğü unsurların bertarafı için bir mücadelenin içerisindedir. ve bu mücadele asla savaş değildir. Bu nedenle Türkiye askeri unsurlarını, özellikle rejim unsurları ve terör grupları açısından psikolojik etki oluşturabilmek adına zaman zaman harekat adı altında direkt olarak sahada kullanmaktadır. Bu durum hem sahada ÖSO mensuplarına alan açmakta, hem de insanlık adına koridor açılmasına destek sağlamaktadır” denildi.

*************

Büyük Orta Doğu Projesi veya Genişletilmiş Ortadoğu İnisiyatifi (Greater Middle East) ya da tam adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık (Partnership for Progress and a Common Future with the Region of the Broader Middle East and North Africa)

21 'inci yüzyılın ilk on yılında, özellikle İslam dünyasından İran, Türkiye, Afganistan ve Pakistan ile çeşitli ülkeleri kapsayan, Amerika Birleşik Devletleri'nde Bush yönetimi tarafından ortaya atılan siyasi terimdir.

Büyük Orta Doğu Projesi, ABD'nin dünya hâkimiyeti, 21'inci asırda büyük Amerikan İmparatorluğu kurma maskesi altında "Nil'den-Fırat'a Büyük İsrail Projesi"dir. Dünyaya hâkim olmanın yolu dünyanın kalbi ve servetlerinin kaynağı olan Orta Doğu'dan geçer. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin itirafına göre bu proje; “Fas'tan Endonezya'ya kadar 22 İslam ülkesinin sınırları, dengeleri ve istikrarını değiştirme politikasıdır.” İsrail'in güvenliğini sağlama projesidir.

“Proje’nin alt amaçlarından biri de; İsrail'in güvenliği için başta Türkiye olmak üzere Suriye, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan, Yemen, Azerbaycan, Pakistan, Endonezya, Sudan, Malezya, Afganistan ve daha nicelerini parçalayarak küçük devletler kurmaktır.”

Kronoloji

Küresel güçlerin stratejik çalışmaları ile birlikte yakın zamanda sınırlarımızda mayınlar temizletilerek, hem bir terör koridoru açılmasına hem de göçmenlerin sınırlarımızdan kolayca geçmesine bir zemin hazırlanmış oldu. Türkiye, sığınmacılara kucağını açarak, 4 milyonu aşkın sığınmacı ve bunun yönetimsel sorunları ile karşı karşıya kaldı. Hizbullah ve İran, Suriye’deki Şiileri koruma bahanesi ile Esad Rejimine destek sağlamaktadır. Ancak hiçbir zaman tehdit altında olmayan Suriye’deki Şiiler ister istemez bir oyunun içerisine sürüklenmektedir. ABD’nin çekilme hamlesi klasik İngiliz manifestosunun bir göstergesi idi. Rusya, Türkiye ile diplomatik ve ekonomik ilişkiler bakımından bu kadar yaklaşmışken bir anda sahada ABD’nin de çekilmesi ile karşı karşıya kaldı. Aslında bu noktaya kadar Astana süreci ve Soçi Mutabakatları bir yere kadar işletilebiliyordu ancak bu noktada ipler koptu. Bu hamle; Türkiye ile Rusya ilişkilerine zarar verecek, Rusya ve İran’ı uluslararası toplum nezdinde suçlu yapacak ve Türkiye’yi tekrar NATO, BM ve AB üçgenine kazandıracaktı. Bu büyük ölçüde başarıldı. Rusya güvendiği, destek verdiği terör gruplarının da bilgi kirliliği içerisinde inanılmaz hataların tarafı oldu. Ancak hesap etmedikleri nokta; artık sadece duyguları ile hareket etmeyen aklı ile de hareket eden bir devlet karşılarına çıkmıştı. Mültecileri bir yandan sınıra hareket ettiren Türkiye, diğer yandan iç dinamikleri belli bir seviyede tutmayı başarmıştı. Türkiye’nin sahadaki askeri başarısı, Rusya’yı, durma ve BM garantörlüğü altında anlaşma yapma zeminine çekti. Tüm bunlar sahada olurken Suriye’nin kuzey hattında Irak sınırına kadar güvenli bölge tesisi arayışımız bir türlü gerçekleşemedi. Petrol bölgeleri ABD kontrolünde PYD unsurlarını beslemeye devam ediyor. PYD / YPG ve DAEŞ sessizliğini koruyor. Aslında bütünde bakıldığında harekat alanlarımız daha çok bomba patlayan alanlarda yoğunlaşıyor ve masada güçlü olamadığımız için istediğimiz sonuçları bir türlü alamıyoruz. Bir taraftan problemler başladığı gibi hatta neredeyse aynı tazelikte durmaya devam ederken, diğer taraftan bir sonraki adımları atabilmek için de stratejiler üretmekte zorlanıyoruz.