Türkiye’nin İlk Silahlı İnsansız Deniz Aracı ULAQ savunma sanayii çevrelerinden tam not aldı.
Uzmanlara göre havada SİHA ile tarihi bir dönüşüm yakalayan Türkiye denizler için de benzer bir yol haritası izleyecek ve kısa sürede önemli mesafe alacak.
Yerli ve milli savunma sanayiinde son yıllarda önemli projeleri art arda hayata geçiren Türkiye, denizler için de çok önemli bir dönüşümün ilk adımlarından birini attı. Ülkemizin ilk Silahlı İnsansız Deniz Aracı (ULAQ), Meteksan Savunma ve Ares Shipyard tarafından düzenlenen ortak basın toplantısı ile tanıtıldı.
Bu yıl aralık ayı itibarıyla suya inip, 2021 ilk çeyreğinde mühimmatlı atış testlerini yapacak platformun sahip olduğu özellikler savunma sanayii sektöründe heyecanı artırdı.
Ares Tersanesi ve Meteksan Savunma, Türkiye'nin ilk silahlı insansız deniz aracını (SİDA) geliştirdi.
Lansmana katılan isimlerden biri olan Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin, Ares ve Meteksan’ın kendi alanlarında son derece tecrübeli ve uluslararası piyasalarda bilinen firmalar olduğuna işaret etti.
“Ares’i özellikle ihracat başarısı da elde ettiği devriye botu gibi ürünlerle, Meteksan’ı ise haberleşme, radar, su altı akustik ve simülasyon alanında yaptığı işlerle biliyoruz” bilgisini paylaşan Şahin, insansız silahlı deniz aracının da iki temel ihtiyacı karşılaması gerektiği görüşünde.
Bunlardan ilkini ‘geminin kabuğu bu işe özel olmak zorunda’ cümlesiyle açıklayan Şahin’e göre diğer unsuru ise uzaktan komuta sistemlerinin sağlamlığı ve gelişmişliği oluşturuyor.
Anıl Şahin, Türkiye’nin silahlı ve silahsız insansız hava araçlarında kısa zamanda büyük bir sıçrama yaptığını ve mevcut durumda dünyanın en iyilerinden biri olduğuna dikkat çekerek, “Kara ve denizde insansız araç konusunda bir adım gerideyiz. ULAQ ile denizlerdeki açığı gidermekle kalmayıp, bu alandaki dönüşümü başlatacak çok büyük bir adım atıyoruz. Havadaki başarıyı denizlere taşımanın vakti geldi" dedi.
ÖZELLİKLERİ İLE GÖZ KAMAŞTIRIYOR
Şahin, söz konusu platformun sahip olduğu imkan ve kabiliyetlerle Türkiye’ye ne kazandıracağı sorumuzu ise şöyle yanıtladı:
“Saatte 65 kilometre hıza ve 400 kilometre seyir menziline ulaşabilecek bir ürün ULAQ. Keşif, gözetleme ve istihbarat, silahlı eskort, kuvvet koruma, su üstü harbi, stratejik tesis güvenliği gibi görevler için kullanılabilir.
ULAQ yine yerli ve milli imkanlarla ürettiğimiz CİRİT ve L-UMTAS gibi şimdilik iki farklı füzeyi atabilecek. ULAQ’ın bir sonraki hedefi Atmaca’yı da ateşleyebilmek ki bir süre sonra bu kabiliyete de kavuşacak.
Söz konusu ürünün bir diğer önemli özelliği de elde ettiği görüntü ve diğer verileri diğer yüzer unsurlara, karadaki araçlara, SİHA ve İHA gibi hava araçlarına, ayrıca harekat merkezine anlık olarak iletebilmesi. Bu açıdan bakıldığında da Türk Silahlı Kuvvetlerinin ağ merkezli harekat kabiliyetine ULAQ’ın ciddi faydalar sağlayacağını söylemek mümkün.
Gelecek dönemlerde farklı farklı deplasmana sahip modelleri de olacak bir platform olması, ULAQ’ı Mavi Vatan için kilometre taşı bir ürün yapıyor. Aslında denizlerdeki dönüşümün en önemli unsurlarından birinin doğuşuna şahitlik ediyoruz.”
Şahin, ULAQ’ın tanıtılan versiyonunun ‘başlangıç’ modeli olduğunu vurgulayarak, “Gelecek dönemde silah sistemleri ve dolayısıyla boyutları artacak modeller göreceğiz. Sonar takılı bir SİDA’mız dahi olabilir ki bu zaten hafif torpido ve denizaltı savunma harbi roketleri ile denizaltı dahi avlayabilir anlamına gelir. Kaldı ki Atmaca füzesinin etkisinin ne denli büyük olduğu herkesin malumu… 5 farklı araç ile 10 tane gemisavar füzesini denizde istediğiniz bir hedefe farklı açılardan gönderdiğinizi düşünün... Bu araçlar normal araçlar değil; radar kesit alanı düşük ve dolayısıyla tespiti zor araçlar. Ne denli kritik bir ürün olduğuna bu örnek üzerinden de bakmakta fayda var. Bu söylediklerimiz bugünden yarına olacak bir durum değil. Zaman içinde aşama aşama gerçekleşecek bir dönüşümden bahsediyorum” ifadesini kullandı.
YUNANİSTAN İÇİN SIKINTILI SONUÇLARI OLACAK
Türkiye’nin deniz unsurlarıyla ilgili gelişmelerin Yunanistan’ı çok yakından ilgilendirdiğini hatırlatan Anıl Şahin, Ankara’nın silahlı insansız deniz aracına sahip olmasının Atina için ciddi sonuçları olabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumun Türkiye ve Yunanistan arasındaki hava mücadelesine benzemesinin yüksek ihtimal olacağını kaydeden Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin, ULAQ’ın Ege’ye etkilerini şu sözlerle anlattı:
“Eskiden hem Türkiye hem Yunanistan F-16’lar ile birbirine üstünlük kurmak istiyordu. Sonrasında Ankara çok gelişmiş İHA ve SİHA’lar ile bu görevi icra etmeye başladı. Atina bu duruma karşılık veremedi ve Türk SİHA’larına karşı mecburen F-16 kaldırmayı sürdürdü. Ancak bir süre sonra bunun çok ciddi bir ekonomik yük olmaya başladığını görüp, vazgeçtiler. Böylece çok büyük bir alan keşif, gözetleme ve istihbarat faaliyeti icra edilmesi açısından Türkiye’nin denetimine girdi ve havada dengeler bizim lehimize bozuldu.
Şimdi aynı senaryo denizlerde gerçekleşecek. Türkiye ve Yunanistan karşılıklı olarak hücumbot, korvet ya da fırkateyn kaldırıyor. Biz bir süre sonra sıkıntılı bölgeye silahlı insansız deniz araçlarımızı göndereceğiz. Bu durum hem maliyeti düşürecek hem de çok daha önemli olan personelin can güvenliği meselesinde riski en aza indirecek.
Yunanistan’ın mevcut durumda buna karşılık verme ihtimali yok. Mavi Vatan’ın Adalar Denizi kısmında havada Türkiye lehine dönen fiili durum bu kez denizlerde de Ankara lehine dönecek. Bu sadece stratejik açıdan değil psikolojik açıdan da çok büyük bir üstünlük anlamına gelecek.”