BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro, düzenlediği basın toplantısında komisyonun Suriye raporunu paylaştı.
Buna göre raporda, Suriye'deki durumu istikrara kavuşturmak için, Suriye'nin Arap Ligi'ne yeniden katılmasının da dahil olduğu diplomatik çabalar yürütüldüğü belirtilerek, "Suriyeliler, birçok cephede artan çatışma, huzursuzluk, şiddetli ekonomik bozulma ve sürekli insan hakları ihlalleri ile ilgili suiistimallerinden dolayı mağdur durumda." ifadeleri yer aldı.
Ülkelerin tek taraflı zorlayıcı tedbirlerini ve bunun Suriyeliler ile insani yardım aktörleri üzerindeki etkilerini gözden geçirmeleri gerektiği vurgulanan raporda, depreme karşı yaptırımların hafifletilmesine yönelik atılan yapıcı adımların sürdürülmesi çağrısı yinelendi.
Raporda, Suriye'deki acil ihtiyaçlar için uluslararası yardımların etkinliğinin ve sunumunun acilen gözden geçirilmesi yönünde çağrıda da bulunuldu.
Şubat ayındaki yıkıcı depremlerin ardından Şam yönetimi ve diğer tarafların hayat kurtaran yardımları gereksiz olarak engellediği ve depremden etkilenen bölgedeki hedefleri bombalamaya devam ettiği vurgulanan raporda, 25 Haziran'da İdlib'de bir açık pazarda gerçekleştirilen hava saldırısında 37'den fazla sivilin öldürüldüğü veya yaralandığı hatırlatıldı.
"Depremden etkilenen bölgedeki 15 saldırıdan birçoğu savaş suçu teşkil edebilir"Raporda, "Depremden etkilenen bölgedeki 15 saldırıdan birçoğu savaş suçu teşkil edebilir. İsrail'in şüpheli hava saldırıları, insani operasyonlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturdu ve önemli ulaştırma altyapısını çalışmaz duruma getirdi." ifadeleri kullanıldı.
Son haftalarda İdlib'de binlerce kişinin yerinden edilmesine, Deyrizor'da onlarca kişinin ölümüne neden olan çatışmaların arttığına yer verilen raporda, başta Süveyda olmak üzere rejim kontrolündeki bölgelerde ekonomik, sosyal, sivil ve siyasi haklar talep eden büyük ölçekli protestoların yaşandığı belirtildi.
Raporda, şunlar kaydedildi:
"Suriye'deki güvensiz ortam cephe hatlarının çok gerisinde de yaygın olmaya devam ediyor. Bu durum da Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü imkansız kılıyor. Ayrıca komşu ülkelerden dönen Suriyeli mültecilerin rejimin güvenlik güçleri tarafından kötü muameleye maruz kaldığı vakalar da belgelendi. Bu kişilerden bazıları serbest bırakılmaları için şantaja uğradı, bazıları ise güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Aralarında çocukların da bulunduğu pek çok kişi o zamandan beri kayıp."
Çatışmanın taraflarının, kontrol ettikleri bölgelerde sivilleri keyfi olarak gözaltına alarak, işkence yaparak, zorla ortadan kaldırarak ve infaz ederek savaş suçları ile insanlığa karşı suçlar işlemeye devam ettiğinin de altı çizildi.
Raporda, Suriye'de keyfi olarak gözaltına alınan tüm kişilerin serbest bırakılması ve bağımsız gözlemcilerin tüm gözaltı yerlerine erişebilmesi yönündeki çağrı da yinelendi.
Suriye'de terör örgütü PKK/YPG'nin işgalindeki DEAŞ'lı teröristlerin ailelerini tutulduğu Hol ve Roj kamplarında kadın ve çocuklar da dahil 5 yıl boyunca yaklaşık 52 bin kişinin zalimce ve insanlık dışı muameleye maruz kaldığı, bu kişilerin kişisel onuruna hareket edilen yaşam koşullarının da belgelendiği aktarıldı.
Pinheiro, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, Suriye'nin artan şiddet ve ekonomik bozulma neticesinde daha kötü duruma düşmemesi için kilit aktörlerden sivillere yönelik saldırıları durdurma ve onların acil ihtiyaçlarına yanıt vermesini istedi.
Son dönemde artan gösterilere ilişkin rejimi dikkatli olmaya, Suriyelilerin meşru istek ve haklarına olumlu yanıt vermeye de davet eden Pinheiro, bunun çatışmayı sona erdirmenin bir anahtarı olabileceğini de belirtti.
Pinheiro, raporun sunumunun 22 Eylül'de BM İnsan Hakları Konseyi'nde de yapılacağını kaydetti.
Komisyon üyesi Lynn Welchman ise deprem müdahalesindeki başarısızlıklardan öğrenilecek derslerin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Welchman, "Taraflardan ve uluslararası toplumdan sınır ötesi insani yardımın gerekli ölçekte, ilkeli, ihtiyaç odaklı ve sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini sağlamalarını istemek çok mu olur?" ifadelerini kullandı.
"Hol ve Roj kamplarındaki durumu yoğun şekilde inceledik"AA muhabirinin "Deyrizor'da PKK/YPG'nin Arap aşiretlerine ait topraklarda onlara karşı güç kullanmasını, çok sayıda kişiyi öldürmesini ve hakimiyetini empoze etmesini nasıl yorumluyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Pinheiro, rapor kapsamında farklı tarafların davranışlarını izlediklerini ve Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'nin üzerine yoğunlaştıklarını söyledi.
Geçmiş raporlarda da PKK/YPG'nin yaptığı gözaltı ve işkenceler hakkında bilgi verdiklerini anımsatan Pinheiro, gündeme getirdiklerinde bazen bu raporların soruşturulduğunu ve bazı kişilerin gözaltına alındığını dile getirdi.
Pinheiro, "Raporun ayrıntılarında göreceğiniz üzere, Hol ve Roj kamplarındaki durumu yoğun şekilde inceledik. Burada çoğunlukla kadın ve çocuk yaklaşık 52 bin kişi tutuluyor. Ayrıca on binden fazla DEAŞ ile ilişkisi olduğundan şüphelenilen kişi de Suriye Demokratik Güçleri (PKK/YPG) tarafından tutuluyor. Önceki raporlarda olduğu gibi bu raporda da iyi delillerimiz var. Bu suçların işlenmiş olabileceğini ve harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.